2.BÖLÜM-Görev

7.3K 371 79
                                    

       Oy ve yorum yapmayı unutmayın..

Keyifli okumalar...

                                41 Gün                               GÖREV

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                41 Gün
                               GÖREV

İnsanlar dünyada kökleriyle var olurmuş. Dünyada eğer sağlam bir kökün varsa hiç bir rüzgar köklerine zarar veremez.  Ben dünyanın çok yerine gittim ama hiç bir yere kök sallamadım. Altı yıl önce dostum dediğim insanlar ile bu dünyaya kök saldığımı sanırken aslında hastalıklı kökler saldığımı çıkan küçük bir rüzgardan anladım. Hepsi şu an karşımda oturmuş ve kendilerince benimle sohbet ediyorlardı ama ben sanki yabancı insanları görüyor gibiydim.

Yıllarca beraber büyüdüğüm, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, canlarımızı birbirimize emanet ettiğimiz insanlar değiller de sanki bugün tanıştığım insanlar gibi geliyordular. O kocaman toplantı masanın etrafında oturmuşuz ve bana sordukları sorular ile geçen bir sohbet ediyorduk ama hepsinin bakışlarında aynı duygu vardı. Bana karşı utanç ama benim gözlerimde onlara karşı sadece hissizlik vardı.

"Temelli döndün değil mi?" diye sorduğunda Atakan bakışlarımı ona döndürdüm. Toplantı masasının bir başında ben, diğer başında Poyraz otururken Atakan benim solumda, Poyraz'ın hemen sağında kalırken elinde bir kalemi döndürüyordu. Atakan'ın kalem takıntısı vardır muhakkak elinde bir kalem tutardı ve bunu neden yaptığını o bile bilmezken halen bunu devam ettiriyor olduğuna şaşırdım.

Daha ben Cevap vermeden Özlem ilk konuştu. "Elbette temelli. Bunca yıl sonra geldi ve gidecek değil ya" dediğinde ben yine cevap vermeden onları izledim.

"İyi oldu döndüğün, özlemiştik" diyerek bu kez Sıla konuşarak elinde bir kahve ile yanıma yaklaşıp beyaz kupa bardağı önüme koyduğunda şaşkınca o bardağa baktım.

Eğitim yıllarımızda herkesin kendisine ait bir bardağı vardı ve bana bu bardağı o yıllarda Poyraz almıştı ve ben giderken özellikle bu bardağı almamıştım ve bunca yıl saklamış olmalarına şaşırdım. Çok kısa bir an bakışlarım karşıda oturan Poyraza kaydığında onunda bakışlarının bardakta olduğunu gördüm.

Çok şey değişmiş diyordum ama sonra çok küçük bir şey gördüğümde sanki hiç bir şey değişmemiş gibi hissediyordum. Sıla hemen solumda boş olan sandalyeye ve Atakan'ın yanında oturduğunda elimin tersiyle bardağı ileriye doğru iteledim.

Onlar hiç bir şey olmamış gibi davrana bilirlerdi ama ben davranamazdım ve bu görev bitene kadar sadece onlar ile görüşeceğim. Görev bittiğinde ise tıpkı eskisi gibi onlarla görüşmeyi keseceğim. Bir süre bütün bakışlar itelediğim için beyaz masaya dökülen kahveye ve bardağına kaydığında hiç kimse tek kelime etmedi.

"Temelli dönmedim sadece bir görev için geldim ve o bittiğinde hemen döneceğim." dedim buz gibi bir sesle ve o bakışlar bana uğramadı.

Gerçekten kalacağımı düşünecek olmalı saçmalıktı ve bu saçmalığına inanmaları ise ayrı bir saçmalıktı. Sessizlik bir süre içeride devam ederken toplantı odasının kapısı açıldı ve içeriye siyah kumaş pantolon, beyaz gömleği ve sımsıkı toplanmış topuzu ile Meliha hanım girdiğinde hepimizi ayağa kalktık.

41 GÜN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin