Jungkook uçaktan adımlarını dışarıya attığında gerginlikten terleyen elini pantolonuna sildi.Onu almaya annesi gelecekti.O biraz endişeliydi.Bütün gece uyuyamamış bütün ihtimalleri göze alarak gelmişti buraya. Annesi karşısında ona gülümseyerek kollarını açtı. Güzel kadındı. Beyaz teni ,büyük gözleri kısa saçları yutkundu. Ve yüzüne burukça bir gülümseme yerleştirdi. Gülmeye gücü kalmamıştı. Yavaş adımlarla annesinin yanına gittiğinde kollarının arasına girdi. Ne zaman ağladığını bile bilmiyordu.Küçük bir çocuk gibi savunmasızdı şuan.Annesi saçlarını okşadığında gözlerini kapattı. Küçüklüğünden beri bu duyguyu merak etmişti. Ayrıldıklarında arabaya bindiler.Annesi dizinde duran ellerini ellerinin arasına alıp yüzüne gülümseme yerleştirdi.
''Geleceğini tahmin etmezdim Jungkook''
''Sen çok büyümüşsün''
Jungkook tutulan ellere baktığında bir süre cevap veremedi.O her şeyi daha yeni yeni kabulleniyordu.Sadece kafası ile onaylayıp bakışlarını dışarıya çevirdi.Sun'un şuan ne halde olduğunu düşündüğünde içi içini yiyordu.Ona mesaj atmak istiyordu fakat korkuyordu.Bu düşüncelerinden ayrılmasına sebep olan arabanın durması olmuştu. Lüks bir evin karşısında durduklarında evi bir süre süzdü. Annesi kapıyı açan hizmetçinin olduğu tarafa giderken bir yandan da oğluna bakıyordu. İkisi de birlikte içeriye geçtiklerinde babası karşıladı. Kollarını açan babasının karşısında sadece eğilerek selam vermişti. Daha tam affetmiş değildi onları. Abisi için buralara kadar gelmişti.Babası moralini bozmadan yemek masasına geçtiler.
''Jungkook yarın şirketin başına geçeceksin buna hazır mısın?''
Jungkook elindeki çatalı tabağa bıraktığında hafif öksürüp sesini düzeltti.
''Ne yapmam gerekeceği hakkında bir fikrim yok.''
Babası gülümsemiş suyundan bir yudum almıştı.
''Bunu bildiğimden yanında bir arkadaş tuttum''
''Yarın onunla tanışacaksın''
Jungkook derin nefes verdiğinde lavabo ihtiyacı duymuştu. Bir hışım yerinden kalktığında yemediği yemeyi boşaltmıştı. Fazla stres altına girmişti.Yüzünü yıkamış bir havlu yardımıyla kurulamıştı. Kapıya belini yasladığında olduğu yere çökmüştü. Ayaklarını kendine çektiğinde arada kalan boşluğa kafasını gömdü.Ve orada saatlerce ağladı...
*
Sun bütün gece uyumamış gözleriyle sadece pencereden gözüken boş binaya baktı.Ağlamaktan delicesine başı ağrımış,bir sürü ilaç içmişti. Masada duran fotoğrafları göze çarptığında uzanıp elini aldı. Yanaklarına yeni gözyaşı eklendiğinde derin nefes çekip fotoğrafı kalbine bastırdı.
''Senden nefret ediyorum Jungkook''
''Kalbimi sökmüş gibi hissettirdiğin için''
Bayan Yon tekrardan ağlama sesleri duyduğunda hafifçe kızının odasının kapısı açtı. Telefonunu eline aldığında Jongin'i aradı.Birkaç saat sonra kapı çaldığında açmaya gitti.Jongin nefes nefese kaldığını gördüğünde içeriye davet etti. Jongin hızla Sun'un olduğu odaya girdiğinde Bayan Yon oturma odasına ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. Kendi çocuğu gibi sevmişti oda Jungkook'u.
''Sun!''
Sun hızla gelen kişiye kafasını çevirdiğinde ağlaması dahada şiddetlendi. Jongin ona sarıldığında saçlarını okşadı.
''O gitti Jongin''
''O beni terk etti''
Jongin sadece sustu.Sun'u böyle görmek onu derinden yaralamıştı.Açıkçası oda şaşırmıştı Jungkook'un gitmesine.Sun elindeki fotoğrafı sıktığında ellerinden kayıp yere düştü.
O güne ait kalan tek şey yere düşen bükülmüş küçüklük fotoğraflarıydı.
sa millet
şu kakaotalk meselesine gelirsek ayarlamaya çalışıyorum
halledince küçük bir not yazacağım zaten ♥
bugünkü köşemiz;
bizim fakirlikten kesemediğimiz sakallar sosyeteye moda olmuş.
ds,igklasğişdfsa
dşas,iülfdsai,dlai,dsa
MC YARALI
* bu arada*
İyi ki doğdun güzel kalpli çocuk ! ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friend ➥jeon jungkook
Fanfiction''çok yakınsın bacaklarımı hissedemiyorum. Ellerimin soğukluğunu veya bu odanın boşluğunu hissedemiyorum çünkü hissettiğim tek sensin''