Bilmediğim bir sokakta sadece olduğum yerden olduğunca uzağa gitmek için yürüyordum. Öyle halsizdim ki bir yer bulamazsam yere yığılacaktım. Arkama baktığımda kimsenin gelmediğini gördüm. Bir ara sokağa girip yere oturdum. Derin derin nefes alıp vermeye başladım. Sonunda kaçabilmiştim. Gökyüzüne baktım. Özgür hissediyordum. Peki ya bundan sonra ne yapacaktım?. Benim gibi kaçanlar ne yapıyorlardı, bilmiyordum.
Bir süre dinlendikten sonra yerimden kalkıp ara sokaktan çıktım. Hızlı hızlı yürüyerek sokakları geçiyordum. Bir sokağa girdiğimde ileride çöplerin orada iki kişi ellerinde siyah şişelerle oturuyorlardı. Bana bulaşmaları hayatımda istediğim en son şeydi. Amacım hızlıca yanlarından geçip gitmekti ama istediğim gibi olmadı. Gülerek ellerindeki şişeleri sallayarak önüme geçtiler.
"Vay vay kimleri görüyorum.. Yavru bir ceylan" deyip güldü biri.
"Bırakın geçeyim" deyip sıkıntıyla nefes verdim."İzin veriyor musun Markus?"
"Tabiki... Hayır" diyerek güldüler. Yanlarından geçmek için hareketlendiğim de kolumdan tuttu biri. "İzin yok" diyerek kaşlarını çattı. "Size son uyarım yoksa canınızı yakarım" dediğimde kolumu sıktı. Bunun canımı acıttığını sanıyordu ama bu bana güç veriyordu. Kolunu tutup yüzüne baktım. "Ne oluyor lan?" diyerek arkadaşına baktı. Arkadaşıda bana doğru geldiğinde onunda kolundan tutup ikisine de baktım. "Acı" dediğimde vücutlarına acı vermiştim. İkisi de saniyeler içinde yere yığıldılar. Amacım öldürmek değildi, öldürmemiştim de zaten. Sadece acıdan bayılmışlardı.Yanlarından geçerek yürümeye devam ettim. Biri kolumdan çektiğinde sert bir duvara sırtımı çarpmıştım. Beni çeken kişiye baktım.
"Etkileyici bir gösteri. Ne yaptın onlara?" diyen karşımdaki yabancıya baktım. "Bu seni ilgilendirmez. Aynısının başına gelmesini istemezsin." dediğimde sinirle gülümsediğini gördüm.
"Denemek istersen çekinme ama benim de gösterecek bir şeylerim var" diyerek duvara dokundu ve gözden kayboldu. Kaşlarımı çatarak etrafıma bakındım. Yoktu, oda bizden biriydi. Kulağımın dibinde bir nefes alış duyduğumda arkaya doğru döndüm. Bana bakıp sırıtıyordu. "Bana etkileyici diyorsun ama bu yaptığın daha etkileyici" dediğimde küstahça omuz silkti.
"Tek başına mısın?"
"Evet, yeni kaçtım" dediğimde başıyla onayladı. "Kalacak bir yerin yok gibi" dediğinde derin bir nefes alıp etrafa bakındım. "İlk defa oradan kaçtım gidecek bir yerim tabiki yok. Sen ilk kaçtığında nereye gitmiştin?""Beni hiç yakalayamadılar"
"Çünkü gücün sayesinde kaçtın, anladım.""Kaldığım yere gelmek ister misin?" dediğinde gözlerimi kısarak ona baktım. "Korkmana gerek yok, bizim gibi bir çok kişi var orada. Seni zorlamıyorum tabi ama gece vakti gidecek başka bir yer yok" diyerek yürümeye başladı.
Düşünmeme gerek yoktu. Oda benim gibiydi. Diğer kaçanların yanına götürecekti. Bana zarar vermek isteseydi çoktan verirdi. "Geliyor musun?" diyerek bana baktığında "Geliyorum" diyerek yanına hızlıca yürüdüm. Ve beraber yürümeye başladık.Bir sürü sokaktan geçmiştik. Tek kelime konuşmamıştık. Orman yoluna doğru girmiştik. Etrafıma dikkatli olmak üzere bakınıyordum.
"Oradakiler seni hoş karşılamayabilirler. Gücünden onlara bahsetmen lazım. Adamları saniyeler içinde bayılttığını yani" dediğinde derin bir nefes aldım.
"Bu arada ben Matt"
"Ben de Jessica" dediğimde gülümsediğini gördüm.Demir çitlerden geçtik ve bu ormanda tek olan ürkütücü üç katlı eve ilerledik. Kapıyı çaldığında sarışın bir çocuk kapıyı açtı. Önce bana sonra Matt 'e baktı.
Kapıdan içeri girip Matt' i takip ettim. Sarışın çocuk da arkamızdan geliyordu. Salon gibi bir yere girdiğimizde burada 5 kişi vardı. Bize baktılar. Daha doğrusu bana. Sarışın kız beni süzüp bize doğru geldi.
"Yeni, bizden biri değil mi? Değilse onu öldürmek gerekir" dediğinde Matt bana baktı. "Saniyeler içinde ona sataşan adamları bayılttı.""Gücünü göstermesi gerekir" diyerek içeri giren kumral adama baktım.
"Gücünü göster Jessica" diyen Matt 'e başımı' hayır' anlamında sallayarak cevap verdim."Size zarar vermek istemiyorum '' dediğimde sarışın kız kahkaha attı. Elinde bir ateş oluşturarak yanıma geldi.
" Bize zarar verebileceğini zannetmiyorum. Ya gücünü gösterirsin ya da bu ateşi üzerinde söndürürüm. " dediğinde kaşlarımı çattım." Beni tehdit etme!" dediğimde güldü. Ateşi koluma yaklaştırdığında bir milim kıpırdamadım. "Jessıca adamları yere sermen hoş ama gücünü göstermelisin. Meredith'in şakası yoktur" dedi Matt."Pekala, siz istediniz. Ben sizi uyardım" diyerek Meredith'in ateş olan elini tuttum. Ateş elimi yakmıştı. Ama bu benim sadece daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Şaşırdığında gözlerinin içine bakarak "Acı" dediğimde ona verdiğim acıyla bağırıp yere çöktü. Gözlerimi ondan çektiğimde acısı geçmişti.
"Ne yapıyorsun sen?" dedi kumral adam Meredith'i yerden kaldırıp bana bakarak.
Ellerimi göğsümde birleştirdim. "Gücümü göstermemi istediniz. Gücüm acı vermek. Sizi uyardım" dediğimde Matt güldü. "Jessıca inanılmazsın. Gücünün sınırlarını merak ediyorum"
"Ateşe bile dayanıklısın, nasıl?" dedi kumral adam. "Bana fiziksel acı sadece güç veriyor, canımı yakmıyor."
"Aramıza hoş geldin Jessıca ben Cara " dedi sarışın bir kız. Elini uzattığında elini sıkarak "Hoşbuldum " dediğimde gülümsedi.
"Ben Aidan" dedi bize kapıyı açan çocuk. Başımla onayladım.
"Yeni biri mi katıldı aramıza?" diyen sesi duyduğumda arkamı döndüm. Gördüğüm kişiyle gülümsedim. Demekki başarmıştı kaçmayı. "Alice!" dediğimde hızlıca gelip bana sarıldı. "Jessıca sende kaçmışsın ama nasıl? Amcan mı yardım etti?" dediğinde başımla onayladım.
"Siz tanışıyor musunuz?" dedi Meredith.
"Evet benim kaçmama yardım eden Jessica. Size anlatmıştım." dediğinde herkeste bir şok dalgası olmuştu.
"Amcan nasıl yardım etti? Görevli mi orada?" dedi Cara.
"Onun amcası Henry Amberson" dedi Alice.
"O halde bu-" diyen Meredith 'in lafını kumral adam kesti.
"Denek 1844!" dediğinde ona baktım. Dediğinde kesinlikle haklıydı.
***********
BÖLÜM SONU