Gücüm telekineziydi ve bu gücü bilen birinden yardım almalıydım. Odadan çıkıp al kata indim. Matt ve Aidan aynı odada kalıyorlardı. Odanın önüne geldiğimde kapıyı çaldım.
"Gir" dediğinde kapıyı açıp içeri girdim.Matt duşta olmalıydı, su sesi geliyordu. Aidan da silahı ile ilgileniyordu. Beni görünce gülümsedi.
"Hayırdır? Baklavalarım morarmış mı diye bakmaya mı geldin?" dediğinde güldüm."Hayır, küçük bir yardım almaya geldim senden"
"Yardım edebileceğim bir şey ise tabi"
"Bana telekinezi gücünü çalıştırman gerekiyor"
"Yeni gücün telekinezi mi?" dediğinde başımla onayladım.
"Başka birine söyledin mi?"
"Hayır, ilk sana geldim. Kısa sürede öğrenmek istiyorum"
"Tamam biraz işim var sonra aşağıya geleceğim"
"Tamam görüşürüz" deyip odadan çıktım.
Karşı kapı açıldığında Jason çıktı. Meredith'in üzerini giyindiğini gördüm. Göz teması kurmadan merdivenlere ilerledim. Kolumdan tutulduğumda Jason'a baktım. "Ne işin var dı o odada? Ah yoksa Matt'in öpücüğü seni sarmadı fazlasını mı istiyorsun?" dediğinde suratına tokatı patlattım.Bana böyle bir şey'i yakıştırması beni kırmıştı.
"Bana böyle bir şeyi nasıl yakıştırabiliyorsun?. Bana böyle davranmanı haketmiyorum ben. " dediğimde burnundan soluyordu. Gözlerim dolduğunda merdivenleri koşarak indim. Botlarımı giyip evden çıktım.
Arka bahçeye doğru yürüdüm. Ormanın içine doğru ilerledim.
Ağlayarak ağaçlara tutuna tutuna ilerledim. Evden uzaklaşmıştım.
İnsanların bana hak etmediğim şeyleri söylemesinden nefret ederdim. Küçüklükten beri bu böyleydi. Annem ve babam birbirlerine aşık olarak evlenmişler. Babam annemin güçleri olduğunu ben 12 yaşıma gelinceye kadar öğrenememiş öğrendiğin de de zaten annemi gözlerimin önünde öldürmüştü.
Benim de güçlerimin olduğu an ki bakışını hiç unutmam. Kendi öz babam bana 'Ucube' demişti. Onu affetmemiştim, affetmeyecektim.Büyük bir kütük bulup üzerine oturdum. Gözlerimi sıkıp ağlamaya devam ettim. Sadece özgürlük istiyorum, babamın beni hapsetmesini değil.
Akşam karanlığı çöktüğünde yavaş yavaş geldiğim yoldan gitmeye başladım. Gözlerimi silip ağrıyan başımı ovaladım.
"Jessıca?!" bağırış sesini duyduğumda bir ses vermedim. Muhtemelen meraklanmışlardı benim için. Ellerinde fener ile gelenleri gördüm. Jason, Matt, Aidan ve Cara. Matt feneri yüzüme tutunca durdum.
"Neredeydin? İyi misin?"
"İyiyim Matt, biraz hava aldım"
"Bir şey mi oldu? Ağlamış gibisin"
"Önemli degil, eve gidebilir miyiz artık?. Hem boşuna zahmet ettiniz bana bir şey olmazdı." deyip yürümeye devam ettim.
Eve gelince hemen odaya çıktım. Üzerimi değiştirip yatağa girdim. Bugün başka kimseyi çekemeyecektim. Kolyemi tutup gözlerimi kapattım.
----
Üzerimin örtüldüğünü hissettiğim de yavaşça kıpırdanıp gözlerimi açtım. Alice'in yatağı boştu. Gördüğüm kişiyle kaşlarımı çattım.
"Burada ne arıyorsun? Odalarımı karıştırdın? Sevgilin alt katta" dediğimde mahcup bir şekilde baktı yüzüme. "Ben özür dilerim. Seni o odadan çıkarken görünce sinirlendim sadece. Ama Aidan olanları anlattı" deyip yanıma geldi.