Başımdaki ağrı ve vücudumdaki yanma ile gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey beyaz tavan oldu. "Uyandı, sen git haber ver"
Julia odadan çıkmıştı. Alice ile kaldığımız odadaydık. Üzerim değiştirilmişti. Siyah tişört ve gri eşofman vardı üzerimde.Alice yanıma gelip elimi tuttu. Hava karanlıktı. Ne ara akşam olmuştu. "Bizi çok korkuttun!"
"Matt iyi mi?" dediğimde güldü. "Senden daha iyi olduğu kesin." dediğinde kapı açıldı içeri ilk Matt girdi. Derin bir nefes alıp başımı arkaya attım. Diğer herkes içeri girdiğinde bana merak içinde baktılar.
"Olanlar için çok üzgünüm Jessıca. Beni kurtardığın için de teşekkür ederim." deyip elimi tuttu. O anda kollarım dikkatimi çekti. Kaşlarımı çatarak ellerimi Alice ve Matt'in ellerinden çektim. Kollarıma baktığımda izler olduğunu gördüm. Sırtımdaki gibi izler vardı. Yanmış gibi. Güçlerimi hissedemediğim gibi bir de kollarım mahvolmuştu.
"Üzgünüm Jessıca" dedi Matt yine.
Gözlerim dolu bir şekilde ona baktım. "Ya senin ölmene izin vericektim ya da acı çekicektim.. Ömrüm boyunca vicdan azabı çekmektense acı çekmeyi tercih ederdim. Bu sadece senin için geçerli değildi. Hepiniz için aynı şeyi yapardım." dedim.
" İşte şimdi bizden biri oldun" dedi Eddie.
"Ailemize hoş geldin Jessıca" dedi Julia.
Yalnız kalmak istiyordum. Bağırarak ağlamak istiyordum. Ama beni yalnız bırakacaklarını sanmıyorum.
"Acı çektiğin için böyle oldu. Peki başka yan etkisi var mı? Ya da açsındır bir şey hazırlayayım sana" dedi Alice.
"İstemiyorum bir şey Alice. Ben ilk defa bu kadar fazla ilaç aldım. Depo'da bu kadar vermezlerdi bana. Ne olacağını kestiremiyorum ama bir şeyden eminim."
"Neyden?" dedi Matt fısıldar gibi.
"Güçlerimi hissetmiyorum. Sanırım onları kaybettim." dediğimde kimse bir şey diyemedi.
"Jessica ben-"
"Yalnız kalmak istiyorum, lütfen.." dediğimde kimse lafımı ikiletmedi. Herkes odayı boşalttığında Alice kapıdan çıkmadan önce bana bakıp, "Her zaman yanındayım Jessıca. Bir şey olursa aşağıdayız" deyip kapıyı kapattı. Göz yaşlarımı serbest bıraktım. Ben şimdi ne yapacaktım?.
Bir süre ağladım. Duş'a girip soğuk su ile duş aldım. İçim yanıyordu sanki. Duş' tan çıkıp bir kazak aldım dolaptan. Aldıklarımı yerleştirmişti Alice. Eşofmanı giyip üzerine kazağı giydim. Kollarımın bu halini görmek bana acı vermekten başka bir şey yapmıyordu. Saçlarımı tararken aynada kendime baktım. Eskiden saçlarımı annem tarardı. Şimdi ben tarıyordum. Annem gidince bir parçamın koptuğunu hissetmiştim. Şimdi de sanki diğer yarım yok olmuş gibiydi. Beni ben yapan şeyi, güçlerimi kaybetmiştim. Artık diğer insanlar gibiydim. Ama mutlu ya da başka bir duygu hissetmiyordum. Sanırım bir şeyin değerini kaybedince daha çok anlıyorduk.
Camdan dışarı baktığımda agaçların altında oturan Matt'i gördüm. Elinde bir resim gibi bir şey vardı ve ona bakıyordu. Bakışlarımı gök yüzüne çevirdim.Hava kapalıydı Aralık ayındaydık. Ben kış aylarını daha çok severdim annem ve arkadaşlarımla kar topu savaşı yapardık. Onları özlemiştim ama en çok da annemi özlemiştim.
Cam'dan çekilip yatağa oturdum. Öylece yere baktım. Vücudum yandığı için fazla hareket edemiyordum. Başım ağrıyordu ve acı ile beraber çekilmez oluyordu. Sanırım uyursam geçer, ya da ben kendimi böyle kandırıyorum. Yatağa girip uzandım.
Kapı açıldığında Alice bana baktı daha sonra yatağına yattı. "Daha iyi misin?" dediğinde başımı hayır anlamında salladım.
"Uyuyacağım" deyip arkamı dönüp gözlerimi kapattım.