Mezar bekçisine doğru ilerledim. Kolumdan tutulup ağzımı bir el kapayınca içimi bir korku kapladı.
Ağacın oraya çekince elini çekmeye çalıştım. Kulağıma doğru konuştu. "Korkma benim Jess, Jason!" deyip elini çekti. Ona döndüm hızlıca.
"Ne yaptığını sanıyorsun Jason?. Bir daha sakın bana yaklaşma!. Senin değişken hallerinle uğraşamam." dediğimde kaşlarını kaldırdı.
"Ben senin hayatını kurtarıyorum senin dediğin şeylere bak!""Neden bahsediyorsun sen?"
"Annenin yerini öğrenmek için mezar bekçisine gidiyordun değil mi?. Mezar bekçisine bak bir. Hiç belinde silah olan bu kadar genç bekçi olur mu?" dediğinde bekçiye baktım. Haklıydı.
"Hadi gel gidelim buradan" deyip önden yürümeye başladı. Onu takip ettim. Sanırım ona haksızlık etmiştim.
--------Arabaya binip eve gelmiştik. "Sen bir yere gidicektin, neden gitmedin?."
"O kadar da önemli değil başka zaman giderim." deyip indi arabadan bende indiğimde ondan özür dilemem gerektiğini hatırladım.
"Jason!" dediğimde durup bana döndü.
"Ben özür dilerim. Seni dinlemeden dediklerim için. Sanırım ikimizde birbirimizi dinlemeden yargılıyoruz."
"Beni hayatına sokmak istemedin.Beni affetmediğini biliyorum ama benden nefret ettiğini bu kadar belli etmemeliydin" diyerek benim bir şey dememe izin vermeden gidip kapıyı çaldı. Jason'a ondan nefret etmediğimi söylemem gerekiyordu.
Julia kapıyı açtı. Bende arkasından girip kapıyı kapattım. Salona geçtiğimiz de Jason olanları anlatmıştı.
"Konuşalım mı artık?" dedi Meredith Jason'a bakarak. Jason oturduğu yerden kalkıp Meredith ile salondan çıktı.
"Bu akşam film gecesi yapalım mı?. Aidan projeksiyon cihazını ayarlarsın değil mi?"
"Olur Cara ama film seçimi sizde. Benim seçtiğim filmleri sevmiyorsunuz" dedi yakınarak.
"Sen de korkulu filmleri açıyorsun. Sanki hayatımız yeterince korkulu değilmiş gibi!" dedi sıkıntıyla.
Matt'in bana baktığını fark ettiğimde bende ona baktım. Olanlardan sonra konuşmamıştık. Ona kendimi ifade etmem gerekiyordu.
"Matt biraz hava alalım mı?" dediğimde sanki bunu bekliyormuş gibi oturduğu yerden kalktı. "Tabi olur"Dışarı çıktığımızda derin bir nefes aldım. Koluma dokunup konuşmaya başladı. "Bak yanlış anlaşılmak istemiyorum. Dün gece seni öyle öpmemeliydim, özür dilerim."
"Matt benim ilk öpücüğümü aldın. Bunu görmezden gelmemi bekleme. Ben sende yanlış bir izlenim bıraktıysam özür dilerim ama ben seni boşuna ümitlendiremem." beni bir şey demeden dinlemeye devam ediyordu. Onu kırmak istemiyordum.
"Arkadaş'dan başka bir şey olamayız bunu anlamanı istiyorum. Kız arkadaşının acısını atlatman için yanında olacağımı söylemiştim o hâlâ geçerli" dedim burukça gülümseyerek.
Yüzünde mahcup bakışla bana tebessüm etti. "Teşekkür ederim" dediğinde başımla onayladım. İçeri geçerken ona döndüm. "Geliyor musun?" dediğimde etrafa bakış atarak "Sanırım ben biraz daha hava alacağım"
Kafasını toparlamaya ihtiyacı vardı. İçeri girdiğimde salona girip koltuğa oturdum.
Ellerim titrediğinde sıkıntıyla oflayarak kalktım koltuktan. "Ben biraz uyuyacağım" diyerek salondan çıktım.
Odaya girip üzerimi değiştirecekken bir çığlık sesi duyduğum da odadan çıktım. Merdivenleri hızla indiğimde kapıda gördüğüm kişiyle şoke oldum.