Multimedya da Aral var.İyi okumalar...
Gözlerimi araladığımda Aral baş ucumda burnuma kolonya tutuyordu. Burnuma yaklaştırdığı kolonyaya tip tip bakıp,
"Ya tamam çek şunu!" dedim ve kolonyayı elimin tersi ile ittim. Yatakta doğruldum. Ayağıma bakarak,
"Sen neden düğünün Enes'in düğünü olduğunu söylemedin bana?"
"Ne biliyim ben kimin düğünü? Ayrıca damatın Enes dediğin kişi olduğunu bayılmadan önce adını mırıldandığında öğrendim."
"İyi bok yedin biliyo musun! Ve ben de o düğünü engelleyemedim bayıldığım için. Önce bilseydim, tedbirli olurdum. Şimdi ben bir daha Enes'i göremeyecek miyim Aral?"
"Malesef, göremeyeceksin. Düğünde bayılmasaydın doya doya görürdün."
"Enes benim bayıldığımı gördü mü?" dedim sıkıntıyla.
"Tabiki gördü hatta herkes şaşkın şaşkın bakarken yanına tek koşan o oldu."
"Nee! Of ya bu çok kötü işte. Sonra?"
"Sonra da olay çok büyümeden Başkan seni odana götürmemi ve seni ayıltmamı istedi. Ben de seni buraya getirdim." Bir iç çekip Aral'a baktım.
"İnşaallah o kız ona iyi bakar." Aral 'bilemem' anlamında dudaklarını büzüştürdü. Ben de konuyu değiştirip
"Of ya sıkıldım ne yapıcaz?" dediğimde Aral yanımdan kalkıp karşıdaki kitaplıktan birkaç tane kitap alıp yanıma oturdu.
"Ne yapıcaz? Şöyle ki sen bizim dili öğreniceksin."
"Yaaağ bir de o var dimi. Ne kadar sürer?"
"Bayağı..."
"Yuh! Ama gerçekten bu kadar çalışma bünyeme zararlı."
"Bunu öğrenmen gerekiyor Alya. Artık ölene kadar bu ülkede olacağını bilmelisin."
"Ama şuana kadar karşılaştığım herkes Türk'tü. "
"Neden acaba? Onlar bizim çevremiz olduğundan olabilir mi? "
"Olabilir..."
"Eninde sonunda öğrenicen hadi zorlaştırma!"
"Tamam ama şimdi hazır değilim yarın."
"İyi o zaman şimdi ne yapıcaz?"
"Bilmiyorum. Ya sen hergün burada tek napıyodun."
"Ben tüm gün burada durmuyodum ki akademiye gidiyordum ama şimdi sana bakmaya mecburum!"
"İyi bak o zaman ayağımın sargı bezini değiştirmekten başla." Evet bu iyi fikirdi Aral'ı sinir ederek eğlenebilirdim.
"Nee!"
"Duydun işte çabuk!"
"Ya ben senin sargı bezini nasıl değiştireyim!"
"Şöyleki kitaplığın üstündeki sargı bezini alıcaksın, ayağımdakini çıkarıp bileğime merhem sürüp yenisini saracaksın." Bana sinirle bakan Aral'a masum bir şekilde gülümsedim ve kitaplığın üstünü işaret ettim.
Hızla yanımdan kalkıp sargı bezini aldı ve ayağımın ucuna oturdu. Ayağımı kaldırıp sargı bezini hızlıca dolamasını açıp yere bıraktı. Acıyla,
"Hih, napıyosun!" diye bağırdım.
"Aa acıdı mı pardon." diyen Aral'a ürkütücü bakışlarımdan fırlattım. O nasıl oluyo demeyin, oluyo işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adsonya #Wattys2018
Teen FictionAcı çekmek... Zor. Ama o mavi gözler için acıya katlanmak, zor olduğu kadar güzel... Bir uçak... Benim hayatımı sonlandıran, yeni bir hayata yelken açmama yardımcı olan. Belki de eski hayatımın sadece yer ve bir kaç kişi değişikliği ile devamı...