Türkfanfiction ve blogumla aynı anda Wattpad'de! :D Nasıl yürütülür bu iş bilmiyorum, ama hepsine aynı anda paylaşayım dedim.
Ne bileyim ya, ben de böyleyim.
Kadoline-All i want dinleyerek yazdım. İyi okumalar!
Saçmalamış olmam muhtemel, sizi seviyorum okurcuklar! :)
(Kapak yapmak isteyen? Pek beceremem, azıcık da üşenirim de. :)
- - -
IV
Sevilen
Güneş batar, gün biter, herkes evine gider.
Güneş battığında, aklınızdan geçen tek şey, yanınızda olacak sıcacık kollardır. Sizi sarıp sarmalayacak, soğuktan koruyacak, sıcacık kollar... Sevgiyi, sevildiğinizi hissetmek istersiniz. Güneş batarken hissettiğiniz boşluğu dolduracak birini ararsınız. Bu, hiçbir şeyiniz olmadığı zamanda, maddi anlamda boşluktayken, sizi hayata bağlayan şey gibidir.
Yanağınızda ıslak bir öpücük hissettiğinizde gülümsersiniz. Çünkü doktorlar sizi morfine boğmaya inat etse bile, o küçücük, yanağınızı ıslatan öpücük, belki de bulabileceğiniz en iyi ağrı kesicidir. Kötü düşüncelerden, acıdan, sıkıntıdan alıp mutluluğa götürür sizi.
Ailesiyle mutlu bir hayat süren insan, her gece korktuğunda yanında birini bulamamanın nasıl bir şey olduğunu bilemez. Çünkü korktuğunda mutlaka birisi yanında olur; Kocaman babası, zarif annesi...
Ailenin ne demek olduğunu bilmeyen biri içinse, sadece yorganı vardır. Başına kadar çeker, düşüncelerden sıyrılmaya çalışır. Çoğu zaman göz yaşlarına boğulur, kimi zamansa gıkı çıkmaz. Çok korkar, ama korktuğunu belli edemez. Çünkü bilir, yalnızdır. Yalnız birinin korkmaya hakkı olmaz.
Ailesine en çok değeri onu sonradan bulan, ya da kaybetme tehlikesini gören kişi verir. Çünkü onsuzluğun ne demek olduğunu çok iyi bilir. Adeta içine işlemiştir, bir gün görmese annesini, özler ve endişelenir. Bir gün kavga etse günlerce kendine gelemez.
Boşuna zamane çocukları demiyorlar ya, şimdikiler kavga ediyor, umursamıyorlar.
Bir Athena kızı olarak, annemle aramın mükemmel olduğunu söyleyemem. Annabeth Chase olarak, babamla da aramın iyi olduğunu söyleyemem. Ama ben olarak söyleyebilirim ki, Melez Kampı'nda hayatımda hiçbir zaman hissetmediğim o duyguyu hissetmiştim: Güveni.
Kheiron, kampımızın etkinlik müdürü, asla babamdan görmediğim şefkati göstermişti bana. Athena kulübesindeki kardeşlerim, üvey kardeşlerimden çok daha samimiydi. Beni oraya getiren Luke, kahramanım, bana bir abi gibi davranıyordu. Thalia, onu çok erken kaybetmiştim. Ama onun arkadaşlığını, bana yaptığı ablalığını asla unutamazdım.
İsyan etmek istemiyorum. Onca şey yaşadıktan sonra, isyan etmenin hiçbir işe yaramadığını oldukça iyi kavrayabiliyorum. O sadece içten içe insanı çürütüyor. Oysa isyan ettiğin kişi seni görmüyor bile.
O da bir fena dokunuyor insana.
Percy'yi tanımam, belki de başıma gelmiş en güzel şey. Onun karşısına çıkıp açıkça, ''Sen başıma gelen en güzel şeysin.'' diyebilirim. Çünkü hayatım boyunca hissettiğim her şeyin en dorukta olduğu, en gerçek olduğu kişiydi o. Aşkın, arkadaşlığın, güvenin, huzurun... O hem bana aile olmuştu, hem de sevgili. Bazen şaşkınlıklar yapmıyor değildi tabi, ama o benim Yosun Kafa'mdı. Doğası böyleydi işte.
Tekrardan bir Athena kızı olarak söylüyorum ki, Apollon çocukları kadar iyi yazma kabiliyetim yok. Yazım hataları yapmış olmam normaldir, ama konuşmada iyi olduğumu söylediklerini varsayarak yazıyorum ki, bunun Percy'ninkinden on kat daha iyi olduğu kesin.
Bu geleneği sürdürmenin amacının ne olduğunu bilmiyorum. Tanrıların izini bulmak için verdiğimiz savaşın sonu belli değil. Belki de onları asla bulamayacağız. Kötü kalpli büyük annemiz Gaia ve onun sevgili yandaşları işimizi bitirecek.
Ölmekten korkmuyorum. Çünkü Percy yanımda. Ve o yanımdayken bir şeyden korkmama gerek yok.
Şimdilik görüşürüz. Yakında, bu günlük yeni yazarların eline geçecek. Hala bu günlüğü adam edecek Apollon çocuğunu arıyoruz.
Hayatta kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Time (Percy Jackson Fanfiction)
FanfictionHer şeyin bir sonu vardır. Tıpkı Melez Kampı'nın olduğu gibi.