-2-

2.6K 146 15
                                    

II

Direniş                            

                                                                                                                                                                                                                        30.07.2013

   Bugün melez kamplarının ve Olimpos'un yıkılışı üzerinden tam bir ay geçmiş oldu. New York'ta, Gaia ve yandaşçılarından saklanıyoruz. Tehlikeli olduğunu biliyorum, fakat gideceğimiz başka yer yok. Bizden başka hayatta kalan birkaç melez daha bulduk. Sayımız bir düzineyi geçmiyor, ama olsun. Hiç yoktan iyidir. Yine de bu başkalarını bulmak için uğraşıyoruz fakat melezlerin çoğu Melez Kampı'nda veya Jüpiter Kampı'nda yaşıyordu. Yani bir süre önce.

  Küçük bir ev bulduk. New York'un en uç kısımlarından birinde. Özellikle uç noktalardan bir yer seçtik. Olimpos'a ne kadar uzak olursak, Gaia'nın ve Kronos'un gücünden o kadar uzakta oluruz. O kadar da güvende.

  Size anlatmam gereken çok şey var. Ama hepsini bugüne, bu kağıda sığdırmam imkansız. Size tek söyleyebileceğim, büyük bir yenilgiye uğradığımız. Ve şuanda yok oluşun eşiğinde olduğumuz.

  Yeni melezlerden ikisi Romalı, geriye kalanı ise Yunan. Yunan olanın bir Apollon melezi olduğunu, annesini ziyaret için uzun bir tatile gittiğini öğrendik. Dediğine göre New York'a döndüğünde kendini bir kargaşanın içinde bulmuş. Hemen geri gitmiş ve bütün savaştan kılpayı kurtulmuş. Ortam biraz sakinleyince geri dönmüş. Ama başa Kronos'un geçtiğini bilmiyormuş. Ya da Gaia'nın saniyelik bir uyanışla Olimpos ve kampları yok ettiğini, sonraysa tekrar mışıl mışıl uyuduğunu. Ve de Kronos'u nasıl canlandırdığını.

  Onun için üzülüyorum, fakat kendim için üzüldüğüm kadar değil. Onun hiçbir şeyden haberi yoktu. Oysa bir her şeyi biliyorduk. Gaia'nın uyanacağını, Kronos'un havaya karıştığını. Bir tanrının ölebileceğini biliyorduk tabi. Ama Kronos'un bir titan olduğunu, babasının da gökyüzü, dolayısıyla hava olduğunu hesaba katmamıştık. Onu hayata döndürebileceğini..

  Annabeth harıl harıl çalışıyor. Bir çıkış yolu bulmak, tanrılardan birinin izine rastlamak için. Tanrıların yarısı kaçtı, kalanların yarısı da son direnişte silikleşti. Zeus ve Poseidon'dan haber yok. Ölüp ölmediklerini bilmiyoruz. Annabeth Zeus'un kaçtığına inanmıyor. Ben de Poseidon'un.

  Yani tanrılar yok. Sadece biz, on bir melez var. Hepimiz yorgun ve hastayız. Silahımız, yiyeceğimiz veya desteğimiz yok. Gaia ve kuvvetleriyle savaşabilmek için önce canavarlardan kaçıp hayatta kalmamız gerek. Bu evi bulmamızın bir nedeni de bu. Artık canavarların ini olan Olimpos'un, kokumuzu alamaması. Tartarus'un, Uranüs'ün veya Gaia'nın. Üçü de huzursuz bir uykuda gibi. Bir uyuyor, bir uyanıyorlar.

  Uranüs uyandığında hava kasvetli bir hal alıyor. Sert rüzgarlar vuku buluyor, birçok evi parçalıyor. Tartarus uyandığında canavarlar adeta bir yağmur misali üstümüze yağıyor, köşe bucak kaçacak yer arıyoruz. Gaia ise... O uyandığında bir göktelenin tepesine çıkıyoruz. Ama biliyorum, üçü de bizi hissediyor. Sadece daha çok acı çekmemizi, daha çok canımızı yakmak istiyorlar. Bu yüzden de bizi öldürmüyorlar.

  Aklımda yeni bir plan var. Bu çok tehlikeli ama deneyebiliriz. Deniz, ne Gaia'nın, ne Tartarus'un, ne de Uranüs'ün alanına giriyor. Su altında dev bir baloncuk oluşturabilirim, böylece Gaia, Uranüs veya Tartarus uyandığında, tehlikede olduğumuzda kısa bir süreliğine güvende olabiliriz. Çok kısa bir süreliğine olsa bile.

  Annemi uzun zamandır görmüyorum. Paul ve o güvende mi, yoksa başları dertte mi bilmiyorum. Tek bildiğim, eğer onlarla iletişime geçersem Kronos'un onlara zarar verebileceği. Ve ben bunu göze alamam. Onca kayıptan sonra bir de annemi kaybedemem. Bunu kaldıramam.

  Şimdi gitmem gerek, Annabeth çağırıyor. Sanırım yemek bulmuşlar. On bir kişiyi bir ekmekle doyuracağız, ama hiç yoktan iyidir. Hele geçen haftaki gibi iki günlük açlıktan çok çok daha iyi. Yine de şükretmek iyidir diyecektim ki aklıma bir şey takıldı. Artık kime şükredeceğiz ki? Kronos'a mı? Yoksa Gaia'ya mı? Hangisi daha kötü kararsızım.

  Umarım başka günleri de yazabilirim. Tabi bunu yapabilmek için yaşamam gerek. Şey, umarım yaşarım. Umarım, yaşarız.

The Last Time (Percy Jackson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin