-12-

1.2K 111 15
                                    

Bahane üretme zamanı! 

Evet, çok yorum gelmiyorduuu, okunma azdııı, kimsee istemiyordu falan filan- şaka yapıyorum, bende ilham istek vs yoktu. O yüzden bu kadar uzattım.

Ee, özlediniz mi hikayeyi?

Güzel, çünkü sizi bu bölümde büyük bir sürpriz bekliyor. Sonraki bölümü heyecanla beklemenizi istedim, umarım düşündüğüm gibi heyecanlı olmuştur.

Biraz kısa, ama yaz ayında bilgisayar başında oturmak da eziyet bea, pişiyor insan.(Niye bu kadar ısınması gerekiyor sanki bilgisayarların!)

Bu arada Twitter'ı olan, beni takip etmek isteyenler varsa-hiç kimse yoktur ve yazar rezil olur.- @busepjo olarak arayabilirsiniz beni. tanıtımdaki Twitter araç çubuğundan da tıklayıp bulabilirsiniz.

Her neyse, iyi okumalar dilerim! XoXo :? (ne anlama geldiğini bilmiyorum ama bir kere söylemesem içimde kalırdı :P)

XII

Annabeth

Annabeth planı başkasının yapmasından nefret ediyordu.

Nico, buraya gelmeden bütün planını yapmış, bizi iki gün içinde San Francisco'ya götürmeyi planlıyordu. Annabeth planı beğenmişti beğenmesine, ama yine de planı kendisi yapmış olmayı tercih ederdi. Bu şekilde kendini bilmediği bir denizde yüzüyormuş gibi hissediyordu.

Yemek vaktinde ayrılma planları suya yattı. Çünkü Nico'ya göre şu anda gitmek çok daha güvenliydi. Yemek saatine doğru Kronos birliklerini geride kalanları 'temizlemek' amacıyla şehre yolluyordu. Birbirinden farklı onlarca canavar da şehri talan ediyorlardı.

Annabeth son kez Athena'yla konuşmayı düşündü fakat daha sonra bundan vazgeçti. Athena ondan birçok şey saklıyordu. Annabeth onun bir tanrı olarak her zaman bir şeyler sakladığını biliyordu ama yine de kırgın hissediyordu. Athena'nın İşareti'ni izlemek için onca şeyi yaptıktan sonra, arkadaşlarının yaşadığını bilmek Annabeth'in hakkıydı. Athena bu kadarını ona borçluydu. 

Ama Athena hiçbir şey söylememişti.

Annabeth bunu düşünmemeye çalıştı. Nico'nun verdiği çantalardan birinin içine özel eşyalarını hızla yerleştirdi ve odasından dışarı çıktı. Annabeth'in odası Percy'ninkinin hemen yanındaydı. Kimseye gözükmeden Percy'nin odasına girdiğinde onların da hazır olduğunu gördü.

''Burası gökyüzündeyse nasıl yere ineceğiz?'' diye sordu Percy sıkıntıyla.''Uçağa falan binmem ben.''

Nico dudağını ısırdı.''Şey, biraz risk almamız gerekiyor o konuda. Atlayacağız.''

Percy ağzı açık bir şekilde Nico'ya baktı.''Kafayı mı yedin sen? Zeus bizi havada patlatır!'' 

Nico başını iki yana salladı.''Bizi havada patlatırsa yerimizi Kronos'a belli eder. Gücünün zerresini kullanmaya cesaret edebileceğini sanmıyorum. '' 

Yine de Percy huzursuz gözüküyordu. Annabeth erkek arkadaşının elini tuttu.''Rahatla Percy, ben de Zeus'un bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Vakit kaybediyoruz hem. Nico'nun planı işe yarasa iyi olacak.''

''Yarayacak.'' dedi Nico kısık sesle. Daha çok kendini inandırmaya çalışıyor gibi gözüküyordu. Annabeth bu durumdan hoşlanmamıştı fakat plana uymaktan başka çaresi yoktu.

''Yere düşerken hızınızı yavaşlatabilirim.'' dedi Kalipso. Kalipso kahverengi saçlarını at kuyruğu yapmış, üstüne beyaz bir tişört, altına da bir kot pantolon giymişti. Pantolondan rahatsız olmuş gibi gözüküyordu falat bir şey demedi. İnsan üç bin sene pantolon giymeyince rahatsız olması normaldi.

The Last Time (Percy Jackson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin