13. Bölüm: Sensei'in Parfümü

1K 49 31
                                    

----

Uyarı!

Bu notu kitabı düzenlerken yazıyorum. Bu bölümden itibaren işler biraz garipleşip enteresan yerlere gidebilir. Kitabın yazıldığı yılı göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum. Şu an adımız gibi bildiğimiz karakter ve bölümlerin bu yazılırken daha çıkmamış olabileceğini unutmayınız. Ayrıca İngilizce'de "4. duvarın kırılması" diye bilinen karakterlerin ve yazarın doğrudan okuyucuyla konuşmasından veya kurgu dünyasından bağımsız karakterlerin hikayeye girmesinden hoşlanmıyorsanız birkaç bölüm atlamanızı tavsiye ediyorum. Açıkçası ilk kitabım olan bu kitabın kalbimde yeri büyük olsa da şu an bakınca bir bebek yazmış gibi geliyor, bir deyişle "cringe" oluyorum. Sonuç olarak bunu sevmiyorsanız size daha yeni (ve tabii ki kaliteli) kitaplarımı önerebilirim, bu durumdan şikayetçi değilseniz okumaya devam edebilirsiniz.

----

"Merhabalar! Bu vidouyu izliyor olma sebebiniz çok gizli bir görev. Bunu size yüz yüze söyleyemiyor olmam tehlike altında olmamdır. Şimdi masaj salonuma gidip tüm mucizeleri dağıtmanızı istiyorum."

"NE!?"

"Biliyorum, zorlu bir görev ancak hemen bunu yerine getirmelisiniz. Mucizeler kötüye kullanılıyor. Hepsi ele geçirilmeden, özellikle de Tanrısal Güç'ü yaratan mucizeler, sizin mucizeleriniz, bir an önce harekete geçmeliyiz. Her zaman hazır ve tetikte olun. Bol şans..."

Daha söyleyeceklerimiz bitmemişti ancak biliyorduk ki video bitmişti. Suratımızda alışveriş merkezinde kaybolmuş, ne yapacağını bilmeyen çocuk suratı aranmıyor, birbirimize ne yapacağız diye bakıyorduk.

"Masaj salonuna gitmeliyiz."

"Hadi, gidelim."

"Ama dönüşmeyelim, HawkMoth bunu görürse bizi şaplaklar."

"Tamam tamam, yürü hadi."

***

Masaj salonuna vardığımızda Master Fu'yu bulamadık. Tehlike altında olduğu konusunda ciddiydi.

"Mucizeler nerede?"

"Ben buraya 1. sezonun sonunda gelmiştim. Şifreyi gördüm. Gireyim." dedim ve bir öneride bulundum.

"İyi, gir."

Elim titreye titreye şifreyi girdim. Mucizelerin içinde olduğu kutu çıktı. Kutuyu açtık.

"Master Fu'nun mucizesi burada. Tilki ve Arı da burda."

"Onları kime vereceğiz?"

"Aklımda harika 3 isim var." dedim.

***

"Sena, aikido dersine geç kalacaksın!"

"Tamam Kiraz Teyze, çıkıyorum!"

"Hadi Sena, sen çık ben de çıkacağım."

"Tamam Kiraz Teyze."

***

"Huya!"

*Şlak

"Aferin Sena, çok iyiydi."

"Sağ olun Sensei. Parfümünüz çok güzel kokuyor..."

"Efendim?"

"Şey, sağ olunun Sensei."

"Yerine geçebilirsin."

"Hai."

***

"Cidden parfümünü beğendiğini söyledin mi?!"

"Ya sus, öyle demek istememiştim."

"Gerçekten mi? En son Sensei'in perfümünden bahsettiğimizde Dayımın oturduğu koltuğun yastığına sarılıyordun."

"Ama güzel kokuyor n'apaym? Bu arada, öğrenebildin mi ne markaymış?"

"Ya uff Sena."

"Ya uff Duru."

"Peki."

***

"Buraya geliyor? Ne yapacağım?!"

"Kim geliyor?"

"Aras, kim olacak?"

"Tamam, sakin ol. O yokmuş gibi konuşmana devam et, sakın yanlış bir şey deme!"

"Hai."

"Yani dayımın ne marka parfüm kullandığını nereden bileyim? Sonuç olarak adam ne zaman sorsan başka yerde. Parfümü her yerden almış olabilir."

(YN: Hala anlamadıysanız, Duru Aras'ı seviyor.)

*Aras bahçeye çıkar*

"Oh, gitti."

"Cidden onun yanında bunu söyledin mi Duru, her yerinden zeka akıyor."

"Neyse sen onu boşver Sena. Gel bahçeye çıkalım. Sonuç olarak insan kesmek önemlidir değil mi?"

"Al işte, zekana hayranım... Ayrıca neden bahçeye çıkıyoruz?"

"E, Aras'ı kesicez ya?"

"NE? NE DEMEK ARAS'I KESİCEZ? İNSAN SEVDİĞİNİ KESER Mİ LAN?!"

"Biraz daha anır da tüm dünya duysun sivrizeka, gözlerimizle keseceğiz. Mecaz yani. Diyorum ya, mecaz konuştuğumda beni kimse anlamıyor."

*Bahçede

"Şimdi ne yapacağız?"

"Öylesine sahanın etrafında dolaşalım."

"Bu işi sen biliyorsun, ben değil. Ne dersen o."

"Şimdi, 'Şimdi, hadi gıybet yapalım.' de yüksek bir sesle. Ama anırma."

"Şimdi gıybet yapalım."

"Gıybet iz bed Sena. Gıybet iz samting yu şuldınt du!" *yüksek sesle*

Aras dönüp onlara baktı. Ancak zavallı Durucuk bunu göremedi.

"Duru, Duru! Bize baktı!"

"Çünkü anırdık." dedi ve sinsice güldü Duru.

***

"Yani mucizeleri onlara mı vereceksin?"

"Evet, onlar tam da aradıklarımız..."

----

Selam arkadaşlar! Evet, hikayeye "Duru" isimli birini soktum. Beni yansıtmaz, lütfen yazar ile karıştırmayınız. Hehehhehe. Diğer giren karakterler gerçek hayattan uyarlama olup belirli bir noktada hayal ürünüdür. Neyse, bu bölüm de 600 kelime oldu. Neden, çünkü yarın LGDS'm var. Bu da çalış ergen çalış bayraklarını astığım anlamına geliyor. Şans dileyin!

Bölüm şarkısı: Feel It Still (Portugal. The Man) (Benim de çooook sevdiğim bir şarkı) 😍😁

En Büyük Aşklar Kavga ile Başlar (Adrinette) ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin