-Jimin'in bakış açısından-
-1 AY SONRA-
"Trenimiz 10 dakika içinde kalkacaktır, tüm yolcuların yerlerine geçmesi önemle rica olunur. Trenimiz 10 dakika içinde kalkacaktır, tüm yolcuların yerlerine geçmesi önemle rica olunur."
Çantamı şimdi yerleştirdim üstteki dolaba. Dışarıda kocaman güneş kibriyle parıldıyor. Artık gidiyorum Jungkook, yolculuk vakti. Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum, sen ellerimi bırakalı tam bir ay oldu. Sanki dün gitmişsin gibi hissediyorum ama seni hep gülümseyen yüzünle hatırlıyorum. Asla hasta değilsin, asla yorgun bakmıyorsun bana hayallerimde hep mutlusun. Kalemi elime alıp da yazmadığım bilmem kaçıncı mektubum da bir şekilde sana ulaşıyor, biliyorum. Sen ellerimdesin, sen yanımdan uçup geçen kelebektesin sen gökyüzüsün Jungkook, beni terk etmediğini biliyorum. Sen gideli bahar yerini yaza bırakmaya hazırlanıyor. İnsanlar gülüyor, çiçekler büyüyor ama asla papatyalar açmıyor Jungkook. Papatyaları da kendinle götürmüşsün, iyi ki de götürmüşsün dayanamazdım görmeye papatyaları. Ellerimde kuruyan yapraklara tutunarak yürüyorum artık. Bu bir veda mektubu değil Jungkook, asla öyle düşünme tamam mı? Ben artık Busan'a dönüyorum, bu işi bıraktım. Seninle yürüdüğümüz yolları terk ediyorum, korkunç bir şehir burası. Seni kendimle götürüp korkunç bir sis gibi çöken bu şehri artık terk ediyorum. Jeon anne ile de vedalaştım, beni anladığını söyledi. O da bu şehirden ayrılacakmış, teyzenin yanına yerleşecekmiş. Senin kokunu bilenler bu şehirde duramıyor Jungkook, sen gittin ama kokun bu şehirde. Gülüşün bahçelere saçılmış toplayamıyoruz. Sen gittiğinden beri demeyi sevmiyorum ama gittin Jungkook, öyle sessiz gittin ki sağır oldum yalnızlığımda. Bazı geceler ağlamamı durduramıyorum ama yıldızlar sana söyler de üzülürsün diye sessiz olmaya çalışıyorum. Yıldızların her dediğine inanma tamam mı? Bazen abartıyorlar. Öyle gençtin ki hep yirmi iki yaşında kaldın Jungkook, ben yaşlanıp çirkinleştiğimde bile sen yirmi iki yaşında çiçekten taçlar takacaksın, beni o zaman da sever misin Jungkook? Ben seni seveceğim çünkü. Sana sarılarak uyuyamadığım, seni yemeğe götüremediğim, seninle birlikte yaşlanamadığım her günün acısını çıkaracağım sen hiç merak etme. Yine elimde papatyalardan bir demetle geleceğim, sen bana heyecanla gülümseyip utanacaksın. Bunun hayaliyle devam edebiliyorum. Merak etme sana söz verdiğim gibi bu hayata devam edeceğim. Senin yapmak isteyip de yapamadıklarını, görmek isteyip de göremediklerini ben senin için yaşayacağım. Senin istediğin gibi, çünkü sen bana bu amacı verdin. Sen benim hayatıma devam etmek için bir amaç kattın. Ama başkasına çiçekten taçlar yapmayacağım Jungkook, bunu benden isteme. Ellerim başka saçlara uzanmaz, başka çiçekler içinde birbirine dolanır parmaklarım yapamam. Seni arayan ellerim savaş veriyor her gün, uzanamadığım seni arıyorlar artık ben de söz geçiremiyorum. Bir aydır korkunç bir kar yağıyor içime, iliklerimden damarlarıma kadar ulaşıyor. Nefesim kesiliyor acım gözlerime doluyor ama direniyorum. Beni içine hapseden yalnız baharı görüyorum her gölgemde. Kupkuru ve sessiz bir bahar var gölgemde. Asla konuşmuyor benimle ama çok soğuk, tüm ağaçlar dallarını dökmek üzere, o yorgun bahar ben miyim Jungkook? Kendi gölgemde yaşlanıyorum. Beni gerçekten duyuyorsun değil mi Jungkook, çünkü ben içimden birçok şarkı söyledim sana. Senin kızarmış yanakların ve utangaç gülümsemende yıkılıyorum her seferinde, nasıl ayağa kalkabilirim öğret bana. Nasıl dik durabilirim yokluğuna karşı, beni yıkıp geçiyor yokluğun. Tam ayağa kalkacağım diyorum ve beni sevdiğini söylüyor yokluğun, kuru yapraklar doluyor bu bahara. Keşke son bir kez daha söyleseydim seni ne kadar sevdiğimi ama eminim, sen zaten biliyorsun. Öyle mükemmeldin ki Jungkook bana hiç pişmanlık bırakmadın. Tüm sevgimi ve benliğimi gösterebildim sana. Öyle güzel sevdin ki beni tek kelime etmeden anlatabildim kendimi. Sen bu dünyaya fazla geldin Jungkook, bu dünyan seni kaldıramadı. Kıskanç bir yer burası, sadece benim gibi boş insanlara izin veriyor yaşamak için. Güzel her şeyi silip atıyor, is kokan pis bir yer burası sen buraya hiçbir zaman ait olmadın. Masumluğun şimdi küçük çocukların gülümsemesinde, görebiliyorum. Bazen aklımı kaçırıyor gibi oluyorum, seni arıyorum her bir canlıda. Uçan kuşta, büyüyen filizde, güzel bir kızın gamzesinde, utangaç bir oğlanın gözlerinde; seni her yerde görebiliyorum Jungkook. Şimdi dünyada güzel olan şeyler varsa senin bu dünyaya bıraktığın güzellik sayesinde parlayabiliyor. Öyle güzeldin ki kalbim titredi Jungkook, öyle sevmek istedim ki kendimden korktum. Hala korkuyorum. Senin gidişini bile sevdim Jungkook, böyle sevmek olmamalı, zararlı bu öldürüyor insanı. Öyle kısa bir sürede tanıdım ki seni tüm ömrüme bedel. Sen öyle anlık bir rüzgârdın ki hayatımda, bir kere estin gönül yıkıntıları içinde kaldım. Dediğim gibi bu bir veda mektubu değil, seni de alıp uzaklaşıyorum buralardan. İstersen birkaç yıldızın da bizimle gelmesine izin vereceğim, sen seviyorsun yıldızları. Arkamızda bırakıyoruz artık bu korkunç karları. Papatya kokunu kalbime sarıp gidiyorum Jungkook, artık yolculuk vakti. Teşekkür ederim seninle kalmama izin verdiğin için. Teşekkür ederim güldüğün için bana. Teşekkür ederim beni sevdiğin için. Seni tüm kalbimle seviyorum. Hayatımın bir dönemi, hayatımın aşkı, hayatımın bir damla gözyaşı gözlerime bıraktığı... Hayatımın çok ama çok kısa süren mucizesi sana... Teşekkür ederim beni bulduğun için.
--SON--
*Ne diyeceğimi bilmiyorum, bu hikaye benim için çok kıymetli ama şimdi sona ermiş bulunuyor... Bu bir veda değil ama, teşekkürler papatya prens! Jimin'in dünyaya tamamen küsmesi yerine Jungkook için yaşaması fikri benim içime en çok sinen son oldu. Jungkook da zaten tersini asla istemezdi :') Umarım sizin de içinize sinmiştir :') Bölümleri yayımlamadan önce onları okuyup benimle fikirlerini paylaşan hoshinochibi 'ye ve serendipity_jimin 'e çook teşekkürler.
Zaman ayırıp okuyan ve güzel yorumlarını eksik etmeyen herkes kocaman öpücükler, yeni hikayelerde görüşmek üzere :') *
Not: İlk paylaşımımda bilmediğim bir sebepten bölüm silindi, o yüzden tekrar paylaşmak zorunda kaldım kusura bakmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ephemeral ° Jikook
FanfictionHayatımın bir dönemi, Hayatımın aşkı, Hayatımın bir damla gözyaşı gözlerime bıraktığı... Hayatımın çok ama çok kısa süren mucizesi, Jungkook. "son - 22.01.2018"