-Jimin'in bakış açısından-
Tomurcuklar çiçek vermeye başladığında Jungkook çoktan soğuk hastane odasına geri dönmüştü. Onu görmeyeli neredeyse on gün olacaktı. Küçük bir çocuk gibi beni arayıp neden yanına gitmediğimi soruyor, her seferinde iş yerinden izin alamadığımı söylüyorum ama homurdanıyordu. Bugün geliyorum sevgilim, sürpriz yapacağım sana. Şimdi bir çiçekçiye uğradım senin için papatyalar alıyorum. Papatyalardan taç yapacağım kalbine, sen üşüme orada diye.
Dipsiz hastane koridorunda Jungkook'un kapısının önünde bekliyordum, genç ve güzel bir hemşire gülümseyerek beni odanın içine davet edip kendisi çıktı. Jungkook hastane önlüğü içinde tüm dişlerini göstererek etrafa bakınıyordu. Hemen yanındaki sandalyeye oturdum. Jungkook'a uzun uzun baktım, onu o kadar özlemiştim ki bunu anlatabilecek herhangi bir kelime yoktu. Elimle saçlarını karıştırdım, hemen kıkırdadı, sonra omuz silkti.
- Terk ettin sandım Park Jimin, on gündür beni görmeye gelmedin.
- Seni terk etmiş olsam açar mıydım telefonlarını?Jungkook verdiğim cevaptan memnun değildi, elini uzattı bana hemen tuttum. Birkaç öpücük bıraktım avcumdaki zayıf ele.
- Jungkook... Bundan sonra düzenli olarak geleceğim merak etme. Bir haftadır bunun için uğraşıyorum.
- Gerçekten mi? Benim yüzümden başına iş almanı istemem.
- Hayır hayır sadece programımı buna uydurmaya çalışıyorum.
- Teşekkür ederim.Bir süre konuşmadık ama ellerimiz hala sıkı sıkıya birbirlerine kenetlenmişti. Sonra yanımdaki papatya demetini yavaşça Jungkook'un kucağına koydum. Bir süre şaşkınlıkla eliyle demeti yokladı.
- Bu ne?
- Koklasana...
Jungkook yavaşça paketi yüzüne yaklaştırdı sonra içime güneş olup doğdu gülümsemesi.
- Papatya almışsın Jiminie...
- Sana papatyadan taç yapacağım.
- Burada mı?
- Evet, bir sıkıntı mı var?Jungkook gülerek pakedi bana uzattı. Ben yine beceriksizliğime rağmen elime çiçek saplarını aldım birbirine geçirip örmeye başladım. Jungkook hastanede tanıştığı kişileri, annesiyle konuşmalarını, doktorunun dediği şeyleri hızlı hızlı anlatmaya başladı.
-... Bir de hemşire Jae-Hwa var. Bana karşı çok nazik, buradaki herkes onun gibi güzel ve nazik bir hemşirenin benimle ilgilendiği için şanslı olduğumu söylüyor. Güzel mi bilmem ama gerçekten çok tatlı bir sesi var.
Elimdeki taçtan gözlerimi kaldırıp ona baktım. Beni kıskandırmaya mı çalışıyordu? Bunu bile öyle bariz yapıyordu ki tatlılığından öpmek istedim ama onun oyununa devam edecektim.
- Beni özlediğine emin misin sen? Hemşire Jae-Hwa varken bana ihtiyacın olmamıştır.
Jungkook dişlerini göstererek güldü.
- Öyle değil tabii... Kimse Park Jimin'in bana baktığı gibi bakamaz.
- Tabii ki bakamaz.
Jungkook gülerek sırtını yatağa yasladı. O an gözüme takılan şey koca odada bir başka kocaman yatağın oluşuydu.
- Bu odada bir tek sen mi kalıyorsun?
- Evet, genelde odalar iki yataklı ama bu odada benden başka hasta yok. İlk geldiğimde yaşlı bir amca vardı ama taburcu olup gitti, şimdi boş.
- Anladım..."Acaba Jungkook da taburcu olup çıkabilecek mi buradan?" diye düşünmeden edemedim. Nedenini bilmesem de bir süre boş yatağa baktım. Aklımdan bin bir farklı düşünce geçiyordu ki kolumda Jungkook'un elini hissettim.
- Bitirmedin mi hala?
- Bitti!Hazırladığım tacı yavaşça Jungkook'un başına yerleştirdim. Jungkook o kadar mutluydu ki sonsuza kadar burada onunla kalabilirdim. İsterse bu odayı ona çiçek bahçesi de yapardım. Jungkook eliyle tacını yoklarken ben de onu birkaç kez öptüm burnundan. Gıdıklandığı için hemen yüzünü eğdi, kıkırdadı. Yatağın yanındaki engeli indirip düz hale getirince Jungkook'un yanına oturdum. Bir süre yüzünü okşadım, yanağından öptüm hiçbir şey demedi. Sulanmayı bekleyen bir çiçekmiş gibi öpücüklerimle tüm yüzünü besledim. Bir elini kaldırıp yüzüme koydu, uzun uzun yanağımı okşadı, ben de iki elimle onun boşluktaki eliyle oynuyordum, aradığım çiçek bahçem buradaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ephemeral ° Jikook
FanfictionHayatımın bir dönemi, Hayatımın aşkı, Hayatımın bir damla gözyaşı gözlerime bıraktığı... Hayatımın çok ama çok kısa süren mucizesi, Jungkook. "son - 22.01.2018"