Jungkook keyifle kahvaltısını yaparken annesi de gülümseyerek onu izliyordu. Cuma günkü kontrolde doktor bir süre daha hastanede kalmasına gerek olmadığını ama yakın bir zamanda tekrar kontrole gelmesi gerektiğini söylemişti. Aslında Jungkook'un durumu adına herhangi iyi bir haber yoktu ama yine de evinde kalıp Jimin'le zaman geçirebilecek olmak Jungkook için yeterince iyi bir haberdi.
- Anne sağlık merkezini arayıp haber verdin mi? Jimin yoksa bugün gelmeyecek mi?
- Oğlum saat daha erken, ayrıca haber verdim... Benden çok sever oldun Jimin hyungunu bakıyorum da...Jungkook gülerek annesinin elini tuttu.
- Jimin hyungu mu kıskanıyorsun? Çok saçma!
- Onunla herhangi bir sıkıntı yaşamıyorsun değil mi?
- Hayır hayır, onun gelmesinden çok memnunum.
- Düşünüyorum da Jimin hyungun çok güzel bir oğlan, böyle bir iş yapmasaydı idol olma şansı vardı.
- Jimin hyung o kadar güzel mi?!
- Yüzü gerçekten güzel. Büyük dolgun dudakları var, yüzü de oldukça biçimli...
- Anne yoksa...
Bu sefer Jungkook'un annesi güldü.
- Sadece düşündüğümü söylüyorum. Saçma şeyler kurma kafanda.Jungkook'un annesi kahvaltı masasını topladıktan hemen sonra kapının zili çaldı. Jungkook mutfak kapısının girişinde heyecanla sırtını dayanmış Jimin'i bekliyordu. Jungkook'un annesi kapıyı açtı, Jimin'le biraz ayaküstü konuşup iş için evden ayrıldı. Jimin içeri geçip de biraz yürüyünce koridorda onu bekleyen Jungkook'u gördü. Jungkook neşeli gözüküyordu. İçinden ona sarılmak geldi ama isteğini bastırıp elini omzuna koydu.
- Bugün keyfin yerinde gözüküyor.
- Doktor bir süre daha evde kalabileceğimi söyledi. Aslında her an geri gitmem gerekebilirmiş ama bir sonraki kontrole kadar evde kalacağım. Sanırım ben konusunda ne yapacağını bilmiyor. Sonuç olarak burdayım!Jimin içinden "Bu iyi haber mi kötü haber mi..." diye düşünse de o da mutluydu aslında. Jungkook'u tekrar görmeyi çok istediği için gerginlikle ofiste beklemiş, Jungkook'un annesinin telefonu ile yüzünde güller açmış derin bir oh çekmişti.
- O zaman Jungkook... Bunu kutlamaya ne dersin? Hani şu daha öce gittiğimiz pastaneye gidelim mi?
Jungkook sevinçle elini kaldırdı.
- Gerçekten bunu kutlamak istiyor musun?
- Tabii ki! Birkaç saat sonra gidelim.Lee Dong ve iş yerinden bir arkadaşı mahallenin köşesindeki güzel pastane önünde bir şeyler konuşuyordu.
- Ben içerdekilere selam verip geleceğim Lee Dong, sen de gelmek ister misin?
- Hiç gerek yok, ben seni bekliyorum.
- Tamam, biraz konuşup geleceğim.
- Merak etme zamanımız çok.Lee Dong cebindeki paketten bir dal sigara çıkarıp yaktı. Öğle arasının bitmesine ne kadar süre kaldığını hesaplarken kulağına uzaktan gelen bir "Jimin" sesi ilişti.
" Jimin, daha önce oturduğumuz yer boşsa yine oraya gidelim!"
" Tamam Jungkook, sen şimdi şuradan geç önce..."Lee Dong şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Karşıdan Jimin ve onun koluna girmiş genç bir oğlan geliyordu. Oğlan göremediği için bastonuyla adım atacağı yerin güvenli olup olmadığını anlarken bir yandan da gülümseyerek Jimin'le konuşuyordu. Jimin'in üzerinde beyaz bir gömlek ve pantolon vardı.
"Jungkook?" diye içinden geçirdi Lee Dong. Parti verdiği o akşam Jimin'i evine bıraktıktan sonra onu bir daha göreceğini hiç düşünmüyordu. Merakla bir süre onları izledi, tam bu sırada Jimin onu izlemekte olan Lee Dong'u fark edip istemsizce yüzünü buruşturdu. Lee Dong hızlı adımlarla onlara doğru ilerleyince Jimin de yürüşünü sonra da eliyle Jungkook'u durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ephemeral ° Jikook
FanfictionHayatımın bir dönemi, Hayatımın aşkı, Hayatımın bir damla gözyaşı gözlerime bıraktığı... Hayatımın çok ama çok kısa süren mucizesi, Jungkook. "son - 22.01.2018"