4.Bölüm

1K 110 31
                                    

   Jimin şapkasını iyice indirip kafasını cama yasladı. Dün gece çok içtiği için kendine gelemiyordu. Birazdan Jungkook'un evine varacaktı ama baş ağrısı yeni yeni azalıyordu. Jimin şapkasını sıkıca tutarken sabahki gördüğü grup konuşmasını hatırlayınca bu sefer utançla başını iyice cama gömdü. 

" - Jiminie, dün gece tam bir fiyaskoydun kkk
- Gecenin en güzel kızını kaçırmak için ne yaptın acaba??
- Jungkook kim?
- Hiç bu kadar arkadaşım adına utandığımı hatırlamıyorum, tam bir FAIL
- Jungkook kim sevgilin mi kkkk
- Jimin yoksa....kkkkkkkkkk
"

Jimin "Başından beri gitmemeliydim..." diye düşünürken sonunda inmesi gereken durağa gelmişti. Bundan sonra tüm günü Jungkook'la geçecekti bunun verdiği tatlı huzurla üstünü başını düzeltti, şapkasını çantasına tıkıştırıp evin zilini çaldı. Jungkook'un annesi tatlı bir şekilde Jimin'i içeri buyur ettikten sonra onu mutfağa davet etti. Jimin'e kendisine özel olarak gelmiş bir çay paketinden güzel kokulu bir çay hazırlayıp ikram etti. Jimin utanarak fincanı iki eliyle çocukça bir şekilde kavradı.

- Zahmet ettiniz...
- Ne demek, senin benim doğum günüm için yaptıklarından sonra...
- Beni utandırıyorsunuz.

Jimin utanarak çayından büyük bir yudum aldı. Sonra Amerikan tarzı mutfağın yarım duvarından salona baktı, Jungkook telefonda birileri ile konuşuyordu. Jungkook'un annesi söze atıldı.

- Jungkook şimdi telefondayken benim de sana demek istediğim küçük bir şey vardı.
Jimin ciddiyetle fincanını masaya koyup kadına baktı.
- Tabii buyrun lütfen.
- Yarın Jungkook'u kontrol için hastaneye götüreceğim. Doktorun diyeceklerine göre Jungkook evde kalmaya devam edebilir veya hastaneye dönmesi de gerekebilir... Sağlık merkezini her türlü durumda haberdar etmek için arayacağım zaten ama yine de haberin olsun diye söylemek istedim.

Jimin anladığını gösterir biçimde başını salladı. Aslında bu konuda biraz gerilmişti çünkü Jungkook'un hastaneye dönmesi demek, ciddi bir şeyler olduğu anlamına gelirdi ve bu şu an duymak istediği en son şeylerden biriydi. Jimin'in düşünceli halini gören Jungkook'un annesi yavaşça eğilip Jimin'e gülümsedi.

- Çayı beğendin mi?
- A-ah tabii! Çok lezzetli çok teşekkürler!
- Beğenmene sevindim... Bu arada senden bir ricam olacak. Yarın hastaneye gideceğiz ve ne zaman hastaneye gidecek olsak Jungkook banyo yapar. Ben yardım etmek için teklifte bulunsam da utanıp reddetmeye çalışıyor. Geçen aylarda Jungkook yine bana alınıp kendi banyo yapmaya karar verdi. Uzun bir süre beni yardıma çağırmasını bekledim ama sesi hiç çıkmadı. Baktım herhangi bir ses de yok o zaman panikle banyoya girdim. Girmemle yüreğim ağzıma geldi. Jungkook banyoda yere düşmüş ve de kalkamamış, gözü bir açılıyor bir kapanıyor. Elim ayağım boşaldı, hemen ambulansı aradım. Neyse ki sadece tansiyonu düştüğü için başı dönüp düşmüş ama neler hissettiğimi tahmin edebiliyor musun?

Jimin şaşkınlıkla Jungkook'un annesini dinliyordu. Annesi olayları anlatırken bile sanki yaşıyormuş gibi gerilip sesini yükseltiyordu.

- Tabii oğlumu da anlıyorum, genç oğlan sonuçta. Annesinden yardım almak istemiyor ama... Böyle bir durumdayken yapacak bir şey yok. Neyse ki Jimin hyungu varken kendini daha rahat hisseder diye umuyorum. İkiniz de erkeksiniz sonuçta, o yüzden sana bozulacağını düşünmüyorum. Bu konuyu uzattığımı düşünüyor olmalısın... Jungkook çok hassas bir çocuk. Annesi olarak onun en küçük bir olayda bile kırılıp üzülmesini istemiyorum o yüzden sana anlatmak istedim, lütfen onu anlamaya çalış.
- E-evet anladım efendim. Siz hiç merak etmeyin.

Jungkook'un annesi gülümseyerek ayağa kalktı, salona gidip oğlunun yanağına bir öpücük kondurup sonra da çantasını alarak iş için evden ayrıldı. Jimin çay içtikleri fincanları bulaşık makinasının yanına dizip Jungkook'un yanına geçti. Jungkook elinde bir cep telefonu tutuyordu. Jimin'in olduğu yere doğru gülümsedi:

ephemeral ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin