-5 YIL ÖNCE
"Hadi Rabia." diyen Emirhan'a göz devirmiştim. Şu an Emirhan'ın yüzüne su attığım için boş bir sınıfa girip kapıyı kilitlemiştim. Kesin beni öldürecekti.
"Tamam söz, dışarı çıktığında seni yumruklamayacağım." dediğinde istemsizce gülmüştüm. Yavaşça kapının kilidini açtım ve tam kapıyı aralayacaktım ki birden kapı açıldı ve içeri Emirhan girdi ama bir dakika ben sadece şişenin kapağına su doldurup suyu yüzüne atmıştım, oysa beni büyük bir şişeyle ıslatacaktı.
"Hayır! Ben sana küçücük şey yaptım." dedim itiraz edercesine. Tek kaşını kaldırıp;
"Şey yaptım derken? 'Sevgilimi sinirlendirdim' desek ona." dediğinde söyleyecek bir şey bulamadım. 32 diş gülümsedi ve yavaşça bana yaklaşmaya başladı. Bende geriye doğru gidiyordum. O sırada şişeyi almak için elimi uzattığımda elimi tuttu ve beni kendine çekti. Gözleri yeşildi ve yüzünde bir iz vardı. O kadar güzel bakıyordu ki tekrar aşık oldum sanırım. Ben onu ve yakınlığımızı düşünürken bana bir anlığına sinsice bakıp kafamdan aşağı suyu boşaltmıştı. Şu an kesinlik ötesi suya düşmüş kedi yavrusu gibi olmuştum.
"Hay ben senin-" derken ağzımı tutup kahkaha atmaya başladı. Onun bu sevimli haline daha fazla dayanamadım ve bende gülümsemeye başladım. O kadar tatlıydı ki anlatamam. Yanımızdan geçenler bize 'bunlar deli ama biz alışkınız' bakışlarını atıyorlardı. Artık herkes alışmıştı bizim saçmalıklarımıza. Emirhan bir anda;
"Fazla cıvık olmaya gerek yok." dedi ciddi bir sesle. 'Ay fazla gülsen karizman çizilir, bir yerlerin eksilir' diyen iç sesime hak veriyordum. Yüzüm biraz düşmüştü. Okulun zili çalınca içeriye girmek için önden yürümeye başladığımda kafama vurup yanıma geldi.
"Tamam belki biraz olabiliriz. " dediğinde kafam acıdığı için kafamı ovuşturdum. Dengesiz ya yemin ediyorum dengesiz! Kafamın acıdığını fark edip gülmeyi bırakıp sarılmıştı. "Seni seviyorum."
"Bende seni seviyorum dengesiz."
****
Derste bana seslenince tüm dikkatim bozulmuştu. Kafamı ona çevirdim ve 'ne var' anlamında salladım. Eline tükenmez kalemle 'R' yazmıştı ve bana bakarak sırıtıyordu. Bende gülüp elime 'E' harfini yazıp 'emirhaaan' deyip sırıtmaya başladığımda ikimizde gülmeye başladık. Artık hocalar tarafından bile takılmıyorduk. Tüm günlerimiz saçmalayarak geçiyordu ve bu güzeldi.
-1 hafta sonra
Emirhan bu gün okula gelmemişti. Aradım ama öyle bir numaranın olmadığını söyleyen sekreterden başka bir şey yoktu. Yeni numarasını da mesaj atmamıştı. Hemen Emirhan'ın arkadaşlarının yanına gidip onu sordum. Kimse nereye gittiğini bilmiyordu. Sanki başka şeyler dönüyordu.
Hemen çantamı alıp okuldan çıktım ve Emirhanların evine gittim. Kapıyı defalarca çalmama rağmen tık yoktu. İçeriden ne ses geliyordu ne de açan vardı. Hemen evin yanına giderek camdan içeri baktım ama ev boştu. Tek bir eşya bile yoktu.
Gözlerim dolmaya başlamıştı. O yoktu... gitmişti... beni terk etmişti.
Kapının ilerisindeki merdivenlere oturdum ve onun beni bırakmayacağına inandırmaya çalıştım. Sonra ilerden bir teyzenin sesi geldi.
"Kızım bu evde oturanları bekliyorsan... bekleme onlar gittiler. Hemde 2 gün önce." dediğinde bir umutla sordum.
"Nereye gittiklerinden haberin var mı teyze?" dediğimde teyze umutsuzca bana bakıp başını iki yana salladı.
"Olsaydı söylerdim kızım." dedikten sonra gitmişti. Şu an kendimi bomboş hissediyordum. Ben sevdiğim adamı kaybetmiştim. Bacaklarımı kendime doğru çekip gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Ağlıyordum...yaşanmışlıklar için... güzel günler için... onu sevdiğim için...onu kaybettiğim için...terkedildiğim için. Kendimi tutmuyordum, tutamıyordum. İçimden geldiği gibi ağlıyordum. Aklıma saçmaladığımız anlar geliyordu. Beraber gülüşlerimiz, beraber yaşadığımız tüm duygularımız aklıma geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8 HARF
Teen FictionSadece bir olay 8 kişinin ölüm fermanı olmuştu. Onlar ölümden kaçmıyorlardı sadece intikam için gereken her şeyi yapmaya çalışıyorlardı. "Etrafında kimse kalmadığında saklanabileceğin her yere saklan ama sakın kaçma. Çünkü kaçtığın an ailenin ölümün...