-LUNA-
Size kendimden bahsetmiştim. Küçük bir evde annemle birlikte yaşıyorum. En yakın arkadaşım Penny. Başka arkadaşım olduğu söylenemez zaten. Annemi yalnız bırakmamak için pek dışarı çıkmam. Bu yüzden sosyalleşme konusunda da pek iyi değilim. Babamın vefatıyla beraber, bir çok sorunla yüz yüze geldik. Annemin bunları tek başında kaldıramayacağını biliyorum o yüzden ona her şekilde destek olmaya çalışıyorum. Ama mutluyum. Şehrin en iyisi olan Willow Hill Kolejinde yarı burslu okuyorum. İyi bir üniversiteden burs alabilmem için büyük bir avantaj bu sayede anneme yük olmam diye düşünüyorum.
Uyandığımda alarmım 7:10'u gösteriyordu. Dersim 8 de başladığı için, en geç 7 de kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Okula her gün Penny'le yürüyerek gidiyorduk ve yol en az 20 dakika sürüyordu. Yani benim hazırlanmamla beraber dersin başlamasına 10 dakika kala okulda oluyorduk. Hemen okul formamı giyip saçlarımı taradım. Hafif bir makyaj yapıp parlatıcı sürdüm. Annem bağırıyordu;
"Tatlım, Penny geldi!"
"Geliyorum!" Çantamı alıp kapıya koştum. Saat 7:26'yı gösteriyordu. Annem kapıda beni bekliyordu.
"Güzel bir gün geçir canım."
"Denerim."
"Hadi ama, böyle olma. Geriye dönüp-"
"Evet anne geriye dönüp baktığımda ne kadar çok şeyi kaçırdığımın farkına varacağım."
"Herneyse, gitsen iyi olur. Akşam yemeğinde sana turta yapacağım."
"Evet tamam, sonra görüşürüz." Annemi öpüp Penny'nin yanına gittim. Her zamanki gibi neşeli ve heyecanlı görünüyordu. Penny ne olursa olsun her zaman neşelidir. Onu üzen bir şey varsa bile, bunu anlamanız çok zor olur.
"Luna. Ne olduğuna inanamayacaksın."
"Ne?"
"Bizi Dustin'in partisine davet ettirdim! Eeeek."
"Zaten beni sevindirecek bir haber beklemiyordum..."
"Hadi ama Luna! Hiç bir partiye davet edilmiyoruz."
"Bunun nedeni kimsenin bizi tanımaması olabilir mi? Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum Penny."
"Açıkçası tanıyorlar. Bebe bizi davet etti ve o, okulun en havalı kızlarından biri."
"Havalı? Gerçekten mi, çünkü bu çok önemli bir şey." Penny gözlerini devirdi. Konuşmaya devam ettim. "Bizimle sadece etrafta kimse olmadığında konuşuyor."
"Bu doğru değil, biz uzun yıllardır arkadaşız, üçümüz sürekli pijama partisi yapıyorduk, hatırlasana!"
"Kesinlikle! Yapıyor'duk', o 'havalılar' sınıfına girmeden önce."
"Lütfen! Lütfen, lütfen, lütfen, lütfen..."
"Bunu düşüneceğim."
"Yaşasın!"
"Düşüneceğim dedim Penny. Herneyse, artık okula gitmemiz gerekiyor." Hızlıca okula gittik. İçeri girdiğimizde her zamanki gibi havalı çocuklar bir tarafta, havalı kızlar diğer tarafta duruyordu ve diğer öğrenciler sürekli onlara bakıp imreniyorlardı. İnsanları anlamıyordum. Hiçbir zaman. Penny, okula girdiğinde bir dedikodu dehası oluyordu. Bir şey olduğunda herkesten önce onun haberi oluyordu. Nasıl olduğunu ben bile anlamıyordum.
"Parker Lockwood'un araba aldığını duydun mu? Ne kadar denese de daha fazla havalı olamaz!"
"Evet çok 'havalı'" Parker Lockwood, klasik liselerde herkesin peşinde koştuğu, aşık olduğu burnu havada çocuk! Neyse ki o kızlardan biri olmadığım için kendimi şanslı sayıyorum. Penny Parker'a hayranlıkla bakarken gözlerimi devirdim. Konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNA - WATTYS2018
Teen FictionLuna'nın hayatı her genç kız gibi çok güzel ilerlerken, babasının ölümüyle herşeyi kaybettiler. Annesiyle birbirlerinden başka dayanakları kalmadı. Ona destek olmak için bu güne kadar elinden geleni yaptı. Ama yeterli olmadı. Şimdi, yeni evinde yeni...