Sabah okula gitmek üzere arabaya bindik ve yüzümüzde oluşan o istemsiz gülümsemeye engel olamadık. Yol boyunca birbirimize kaçamak bakışlar attık. Telefonumun titremesiyle romantik bakışlarımız kesildi. Penny.
"Parker'ın partisinde ne giyeceksin? Herkes bunu konuşuyor."
"Parker'ın partisi?"
"Evet, her yıl olduğu gibi kostüm partisi. Hani bizim hiç davet edilmediğimiz."
"Ah.."
"Bu yıl kesinlikle davetliyiz. Parker'la birlikte olduğuna göre :)"
"1.si biz birlikte değiliz. 2.si davet edilmezsek ne olacak ve 3.sü son partiden sonra gitmek istediğimi sanmıyorum."
"Bana 123'leme haha :D Parker'la birliktesiniz ve lütfen gidebilir miyiz lütfen lütfenn . Seni sonsuza kadar severim."
"Zaten beni sevmelisin!"
"Evet ama daha fazla severim. Seksi kediler veya kelebekler ya da melekler olarak gidebiliriz."
"Hmm, belki." Telefonu çantama koyup Parker'a döndüm.
"Bana partinden bahsetmedin?"
Ah, evet unutmuş olmalıyım. Ee geliyor musun?"
"Eğer istiyorsan?"
"Evet tabii!"
"Tamam, ne olacaksın?"
"Bir fikrim yok." Okula girdiğimde her zamanki gibi Penny dolabımın önünde heyecanla gelmemi bekliyordu. Penny'i görmemezlikten gelip dolabımı açtım ve kitaplarımı aldım.
"Ne yapmaya çalıştığının farkındayım ama alışverişe gitmemiz gerekiyor. Ne zaman boşsun?"
"Parti ne zaman?"
"Galiba cumartesi, yani okuldan sonra bir gün gidebiliriz."
"Tamam yarına ne dersin?"
"Evet! Tamam çok heyecanlı."
Penny'le konuşurken herkesin bir noktaya kitlendiğin gördüm. Dönüp baktığımda pembeye dönük bir saç rengi olan ve okulda hiç görmediğim bir kız etrafına bakınıp yürüyordu. Bella yanına gitti ve kızla birşeyler konuştu. Daha sonra kızın koluna girdi ve oradan uzaklaştılar. Bu yeni kız olmalıydı. Müdür yardımcısı okulumuza Chicago'dan yeni öğrencinin geleceğini çoktan duyurmuştu. Ama itiraf etmeliydim, bu kadar güzel bir kız olacağını düşünmemiştim. Penny'e döndüm. Kızın arkasından bakakalmıştı.
"Saçlarını gördün mü! Çok güzel."
"Evet." takmıyormuş gibi Penny'nin yanından geçip yürüdüm. Bay Taylor'ın dersine girdiğimde Tony yine yanımdaki sırada oturuyordu. Bana döndü, önündeki kalemi alıp oynamaya başladı.
"Hey."
"Bu çok garip."
"Garip olmak zorunda değil. Herşeye yeniden başlayabiliriz."
"İstemiyorum Tony."
"Neden?"
"Sadece, yalnız kalmaya ihtiyacım var. Lütfen." Bu korkunçtu. Onun yaptığı tek şey bana inanmak yerine başkalarına inanmaktı. Ona karşı kaba olmak istemiyordum. Ama duygularıyla oynayamazdım. En iyisi bu olacaktı.
O gece telefonumun titreşimiyle uyandım. Neden insanlar sürekli ben uyurken mesaj atıyorlardı? Parker bana resmini yollamıştı.
"Belki özlemişsindir."
"Düşündüğün için teşekkürler." Bende ona çekip yolladım.
"Çok güzelsin."
"İyi geceler:)"
"Ben güzel değil miyim?"
"Haha. Evet sende öylesin."
"İyi geceler."
Cumartesi akşamı, parti için hazırlandım ve Penny'i beklemeye başladım. Penny'e yarasa kız kostümü almıştık. Bana da kraliçe tacı ve saten bir elbise. Her zaman sadelikten yana olduğumu söylerim. Aşağı indiğimde herkes delicesine eğleniyordu. Gözlerim ilk Parker'ı aradı. Theo'nun yanındaydı ve muhteşem görünüyordu. Gözlerini ve suratının yarısını kaplayan bir maskesi vardı. Beni gördüğünde hızlı adımlarla yanıma geldi.
"Luna Luna Luna Luna, kendine bir bak! Bir saniye benimle gel." Beni elimden tutup mutfağa sürükledi. Tezgaha çekti ve önümde durdu. Nefesi boynuma doğru konuşurken tenime değiyordu.
"Şuanda üstündeki kıyafetlerden kurtulmayı dilerdim." Dudaklarıma yapıştı ve 5 saniye sonra telefonum titredi.
"Bekle." Penny geldiğini haber vermişti.
"Penny gelmiş. Gidip onu bulsam iyi olur."
"Tamam ama son bir öpücük?" Kendime çekip onu öptüm ve salona gittim. Penny kapının önünde beni bekliyordu.
"Luna! Çok güzel görünüyorsun!"
"Sen daha güzelsin. Kendine baksana!"
"Selfie çekmeliyiz. Ama önce bana içkilerin nerede olduğunu göster."
"Bazıları burada ama gidip mutfaktan daha iyilerini alabiliriz." Mutfağa gittiğimizde Parker hararetli bir şekilde biriyle konuşuyordu. Telefonu sertçe kapadı. Yanına gittim.
"Ne oldu?"
"Benim pislik babam anneme gideceğini söylemiş! Telefonda ağlıyor. Onu öldüreceğim! Anneme onca affedilmeyecek şey yaptı ve şimdi de gidiyor! Annemin onu terk etmesi gerekiyordu uzun zaman önce!"
"Çok, çok üzgünüm Parker."
"İçkiye ihtiyacım var!" Dedi ve gitti.
Parti tüm hızıyla devam ediyordu. Parker fazla içmişti ve ayakta zor duruyordu. Koltuğa oturup bütün gece onu izledim. Dustin endişeli görünüyordu. Theo'ya yaklaştı.
"Dostum, çok sarhoş oldu. Onu hiç bu kadar kötü görmemiştim."
Saat gece 2 olduğunda herkes iyice dağıtmıştı. Parker'ın etrafından ayrılmıyordum. Onun için endişeleniyordum. Dustin ve Parker konuşuyorlardı.
"Ah, çok sarhoşum."
"Bende. Çok iyiyim dostum!" Dustin'in memnuniyeti yüzünden belli oluyordu. Onlara dinlediğimi belli etmemek için biraz arkalarında şişelerle oynuyordum. Theo onlara yaklaştı.
"Kızlar şişe çevirmek için bekliyorlar. Yani aksiyona hazırlanın! Ayılın beyler, yoksa sandığınız kadar zor olamazsınız." güldüler.
"Aptalca birşey yapmama izin vermeyin! Önümü bile çok zor görüyorum." sallana sallana gittiler. Mutfağa koştum. Penny 5. şişesini kafasına dikmekle meşguldü.
"Başka bir berbat parti daha."
"Aww Luna, başka partiler de olacak."
"Bir başkasını daha kaldırabileceğimi sanmıyorum." Penny telefonuna gelen mesaja baktı.
"Üzgünüm, Brad beni almak için gelmiş. Annem burada kaldığımı düşünüyor ama Brad onlarda kalabileceğimi söyledi."
"Ah, tamam zaten birazdan uyuyacağım."
"Sana yarın yazarım. Seni seviyorum."
"Aptalca birşey yapmadığından emin ol ve kendine dikkat et."
"Peki anne." Güldü ve çantasını alıp çıktı. Biraz mutfakta durduktan sonra içimdekileri daha fazla tutamayacağımı hissedip banyoya koştum. Kapıyı açtığım anda gördüğüm şeyle yıkıldım. Parker ve yeni kız öpüşüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNA - WATTYS2018
Teen FictionLuna'nın hayatı her genç kız gibi çok güzel ilerlerken, babasının ölümüyle herşeyi kaybettiler. Annesiyle birbirlerinden başka dayanakları kalmadı. Ona destek olmak için bu güne kadar elinden geleni yaptı. Ama yeterli olmadı. Şimdi, yeni evinde yeni...