"Yani Parker Lockwood'la beraber yaşayacağım. İnanabiliyor musun? Bu bir kabus olmalı!""İnanamıyorum, hayır inanamıyorum, sanırım bayılacağım. Çok heyecalı Luna!"
"Heyecanlı olmana sevindim Penny ama ben değilim." Kendimi yatağa attım. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim.
"Başka bir yolu olmalı. Bir yandan başkalarının benim hakkında düşündükleri umrumda değil ama diğer yandan bakınca bu çok utanç verici."
"Luna sakin ol, bunu herkes yaşayabilir. Şuanda zor bir durumdasınız ve bu sizin tek şansınız."
"Penny neden ben?!" Telefonu Penny'nin suratına kapattım. Yanlış birşey söylememişti. Beni sakinleştirmeye çalışmıştı evet ama sinirliydim ve daha fazla konuşamazdım. Erken uyuyabilmek için kendimi zorladım. Ne kadar fazla uyursam o kadar az düşünürdüm. Öyle de oldu. Sabaha kadar çok rahat bir uyku çektim.
Sabah Penny bizdeydi. Hala beni teselli etmeye çalışıyordu
"Hadi ama, göründüğü kadar kötü değil."
"Göründüğünden bile daha kötü Penny."
"Arkadaş olduğunuzu hayal et, eeekk bütün partilere gidebiliriz. Heyecan verici değil mi?"
"Fazla heyecanlı değil, böyle mutluyum."
"Partilerden bahsetmişken, Dustin'in partisi hakkında bir karar verdin mi?"
"Bilmiyorum. Şuan endişelenmem gereken daha önemli konular var."
"Tabi, anlıyorum." cevap vermedim. konuşmaya devam etti.
"Ne zaman taşınıyorsunuz? Tarihi belli mi?"
"Haftanın bitimine kadar taşınmamız gerekiyor."
Penny'le biraz vakit geçirmek iyi geldi. Kafamın dağılmasına yardımcı oldu. Pazartesi sabahı okul günüydü. Her zamanki gibi sabahki rutinlerimi yaptım ve annemin yanına gittim.
"Günaydın tatlım, işten bazı arkadaşlarım bana bu akşam taşınmak için yardım etmeyi teklif etti. Ama eşyalarımızın çoğu depoya gidecek. Şanslıyız ki, 60 hafta için onları saklayacağımız bir yer buldum. Fazla tutmayacak ama sadece önemli eşyalara ihtiyacımız var."
"Bu güzel bir haber. Yani ne zaman taşınıyoruz?"
"Cumartesi, ne zaman olduğunu bilmiyorum ama sabah diye umuyorum. Bay Gilling en geç öğleden sonra çıkmamız gerektiğini söylüyor."
"Peki."
"Herşey yoluna girecek, sadece bir süre farklı olacak."
"Evet, tamam anne."
Okula gittim ve Bayan Meadows'un dersine girdim.
"Peki,bütün asitlerin ortak elementi nedir? Luna?" Tabii ki yine ben.
"Hidrojen."
"Evet, doğru. Bravo Luna." Kapı açıldı. Parker bütün coolluğuyla içeri girdi.
"Saatin kaç olduğunu düşünüyorsunuz Bay Lockwood?" Bayan Meadows biraz durup devam etti.
"Bana ve arkadaşlarına dersinden daha önemli ne yapmaya karar verdiğini söylemek ister misin?"
"Neden geç kaldığımı öğrenmek isteyeceklerini sanmıyorum." bütün sınıf kahkahaya boğulmuştu.
"Ama ben istiyorum, lütfen hızlı ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNA - WATTYS2018
Teen FictionLuna'nın hayatı her genç kız gibi çok güzel ilerlerken, babasının ölümüyle herşeyi kaybettiler. Annesiyle birbirlerinden başka dayanakları kalmadı. Ona destek olmak için bu güne kadar elinden geleni yaptı. Ama yeterli olmadı. Şimdi, yeni evinde yeni...