Tony'le akşamımız güzel ve yorucu geçmişti. Eve gittiğim gibi uyudum. Sabah uyandığımda, koridorda Parker ve Lili konuşuyordu. Lili üzgün görünüyordu.
"Parker lütfen, okula gitmen gerekiyor."
"Neden? Babam gibi bir pisliğe dönüşeceğim zaten?"
"Böyle söyleme Parker, lütfen."
"Hayır anne!" Lili ağlamaya başladı ama Parker aldırış etmiyordu. Yanından geçip gitti. Beni görünce durdu.
"Sende mi beni sorguya çekmek için bekliyorsun?"
"Parker ben-"
"Kendine sakla." Dedi ve yanımdan hızla geçip odasına girdi. Peşinden gittim. Sinirli bir şekilde odasında dönüp duruyordu.
"Hayır! Yanımdan öylece geçip gidemezsin!"
"Luna, şuanda buna ihtiyacım yok!"
"Seni umursayan insanları kendinden uzaklaştıramazsın!"
"Sen? Sen beni umursuyor musun?"
"Bazı nedenlerden dolayı evet! Seni ve düşüncelerini önemsiyorum! Orada, babana dönüşeceğini söyledin. Ama neden? Sen sensin, o değilsin. Kendi kararlarını verebilirsin." Parker bana umursamayan gözlerle bakıyordu ama ben devam ettim.
"Annenin ne kadar zarar gördüğünü ve üzüldüğünü görmüyor musun? Sen farklısın Parker. Sen, yeteneklisin. Potansiyelin var. Baban, sadece baban diye, onun gibi olacağını düşünmen çok aptalca. Neden senin hayatını yönetmesine izin veriyorsun?"
"Ben-ben bilmiyorum." Derin bir nefes alıp devam etti.
"Annemi ilk aldattığında, 8 yaşındaydım. O zamandan beri ben sadece, bilmiyorum. Hiçbir zaman davranışlarım için babamı suçlamadım. Sadece isyan ettim. Ve sanırım, sadece hiçbir şeyle ilgilenmeyen ve her istediğini yapan bu kişiye alıştım. Başkalarını incitse de." Başını öne eğip yatağının üstüne oturdu. Konuşmaya devam etti.
"Beni çok öfkelendirdi. Annemin çektiği acıları gördüm ama hiçbir şey yapamadım."
"Ama artık yapabilirsin. Sadece onun yanında ol. Ve daha fazla senin için endişelenmesine izin verme."
"Sanırım haklısın."
"Okula gitsem iyi olur, geç kalacağım. Sonra görüşürüz." Dedim ve yavaşça odasından çıkıp merdivenlerden indim. İnerken Parker'ı düşünüyordum. Her adım atışımda onu düşünüyordum. Onun yanındayken bile onu düşünüyordum. Aklımdan bir saniye bile çıkmıyordu. Tam kapıyı açıp evden çıkacakken, birinin koştuğunu duydum.
"Bekle!" Parker okula gelmeye karar vermişti. Kapıyı açıp önce benim çıkmam için eliyle işaret etti. Arabaya bindiğimizde, içimin rahatlamasına neden olan o sıcaklığı hissetmiştim. Yolda giderken Parker sessizdi. İlk konuşan ben oldum.
"Ee, Rose..." suratım düşmüştü.
"Ee, Rose..." taklidimi yapıp güldü.
"İyi görünüyordu."
"Evet, sanırım." Ve yol boyunca hiç birşey konuşmadık. İneceğim yere yaklaştığımızda, arabanın arkasından çantamı almak için uzandım. Döndüğümde her zaman indiğim yeri geçiyorduk.
"Beni bırakacağın yeri geçtin?"
"Ah, evet, sanırım geçtim." Bilerek yaptığı çok belliydi. Hoşuma gitmişti ama belli etmemeye çalıştım. Okulun önüne geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim. Bütün okul neredeyse bize bakıyordu. Kızların ağzı şaşkınlıkta açılmıştı. Bella'ysa bana öldürücü bakışlar atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNA - WATTYS2018
Teen FictionLuna'nın hayatı her genç kız gibi çok güzel ilerlerken, babasının ölümüyle herşeyi kaybettiler. Annesiyle birbirlerinden başka dayanakları kalmadı. Ona destek olmak için bu güne kadar elinden geleni yaptı. Ama yeterli olmadı. Şimdi, yeni evinde yeni...