Kuzularım canlarım biliyorum bir ay oldu neredeyse yayınlamadım. Ama sizleri unutmadım ve hep aklımdaydınız bu uzun süreçte tabiki içim hiç rahat değildi ama malum herkes öğrenci. Finallerim vardı ondan bu kadar uzun sürdü. Tekrardan sizden özür dilerim affınızı isterim. Elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum..
Sizleri seviyorum desteklerinize her zaman ihtiyacım var bunu unutmayın
Keyifli okumalar ^_^
Sırtım duvara vurunca bağırmak için ağzımdaki ellerini çekmeye çalıştım ben olduğum yerde tepindikçe o sesimi kesmek için daha çok bastırıyordu.
" Kimsin sen? " dedi sessizce
Alçılı ayağımı hızla bacağına geçirdim. O acı ile birden yere çömeldi.
Açık olan kapıdan tam çıkacakken ışıkların yanmasıyla duraksadım. Kim olduğunu görmek için arkamı döndüğüm de oda benimle aynı düşünmüş olacak ki aynı anda birbirimize baktık.
Gördüğüm manzara ile olduğum yerde kaldım.
Nasıl yani? Yok artık?
" Kayraa! "
" Saree! "
dedik aynı anda onu kaldırmak için elimi uzattım, ama o bunu görmezden gelip ayağa kalktı.
" Ne işin var senin burada? " dedi cevap vermemi beklemeden ayağıma baktı ve
" Ayağına ne oldu! " dedi.
Kapıyı kapatıp yavaşça salona geçtim Kayra koluma girerek beni koltuğa oturttu.Benim şaşkınlığım ve onun şaşkınlığı farklı yerlereydi. Daha fazla düşünmeyip aklımdaki soruyu ona sordum.
'' Senin Hazal'ın evinde ne işin var? ''
'' Peki, senin ayağına ne oldu? O gün sos için dışarı çıktın ve daha gelmedin seni aradım ama telefonlarımın hiç birine cevap vermedin? '' dedi bana sorgulayıcı bir yüz ifadesi ile.
Ne diyeceğimi bilmiyordum elimle ensemi sıkıştırdım ve ona açıklama yapacakken sözümü kesti ve
''Sen Hazalı nereden tanıyorsun daha yeni taşındı buraya '' dedi bunları bilmesi üzerine daha çok şaşırdım.
Acısını yeni hissetmiş olacaktı ki eli ile başını ovuşturuyordu yüzündeki acıya bana bakınca kızgınlıkta eklenmişti.
Sevimli bir şekilde gülümseyip.
'' Bana öyle bakma ne yapabilirim Hazal az önce çıktı ve erken gelmeyeceğini söyledi o gittikten sonra kapıyı birinin zorladığını duyunca hırsız sandım '' dedim masumluğumu ortaya koyarken elimdeki tavayı da kenara koydum bu sırada.
'' Heyy sana diyorum! Hazalı nereden tanıyorsun? '' dedim,
'' sus bea acımı yaşayayım anlatacağım. Nedir benim ve kafamın senden çektiği? Bir gün dişleyip kanatırsın şimdi bir yerini Jerry'nin tom'a vurup bir tarafını şişirdiği gibi şişirdin boşuna küçük yer faresi demiyorum sana '' dedi ve sustu.
Onun suskunluğuna eşlik edip bende sustum ama beynimdeki düşünceler durmuyordu beni o kadar aramıştı ama ben açmamalık yapmadım telefonum o ukala pislikteydi. Ne yapmaya çalışıyordu anlamıyordum biran önce ayağımın iyileşmesi lazım ve söyleyeceği görevi yapıp telefonumu ondan alıp daha yüzünü görmemek istiyorum. Gerekirse işten bile ayrılırım yeter ki buz kutuğu olan o suratı ile tekrardan karşılaşmayayım.
Düşüncelerimi dağıtan anahtar sesi ile gözlerimi kapıyı döndürdüm. Bu sefer gelen Hazal olmalıydı kesin.
Kapıda beliren Hazal güler yüzü ile '' büyük ihtimal tanışmış olmalısınız ben gelene kadar. '' dedi ve elindeki poşetleri kapının kenarına koydu. Tam yanıma oturacakken koltuğun üzerindeki tavaya ve bana baktı ardından eli başında olan Kayraya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK NEVALE
General Fiction" Mesafelerin sevmek için önemsiz olduğunu o mezar taşını öpünce anlıyorsunuz aslında... " Her şey Sare'nin o akşam ki merakıyla başladı ve Saraç'ın umursamaz tavrıyla devam etti. Oyunun içinde geçmişini bulacak olan Saraç her şeyden habersiz itmişt...