Merhaba! Nasılınız? Vizelerim bitti şükür iyi kötü bir şekilde geçti gitti. Uzun bir aradan sonra tekrar buradayım. Ders çalışırken kendimi o kadar tuttum ki yazmamak için sonunda oturdum ve yazıyorum bu bölüm Sarenin ağzından olacak. Huzurlu hissediyorum. Sizleri özledim <3
KEYİFLİ OKUMALAR!
Önceki bölümün son sahnesi:
Defterin arasında parlayan yıldızı görünce durdu.
Yıldız gibi parlayan gözleriyle, " ama bu... Çok güzel " dedi.
" Hadi bir dilek tut " dedim onun heyecanına eşlik ederek, defterin içindeki parlayan yıldızı ellerinin arasına alıp gözlerini kapattı.
Bana dönüp " kaydırdığın yıldız hatırına sende bir dilek tutmalısın " dedi.
Olumlu bir şekilde başımı sallayıp, bende onun ellerini ellerimin içine aldım. Çünkü o benim yeryüzünde, gökyüzünde ve denizin üstüne yansıyan en güzel yıldızımdı.
Bende onun gibi yapıp gözlerimi kapattım ve ona doğru eğildim. İçimden tuttuğum dilek tam karşımdaydı aslında ama ben yine de onu diledim.
Gözlerimi açmadan onu kendime çektim ellerini bırakmadan.
Kulağına sessizce mırıldandım " artık sende benim ilk dileğimin şahidisin küçüğüm. "
YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM '' Sarılırsam Geçer Mi? ''
SARE:
Başımın ağrısıyla gözlerimi araladım. Gün ışığı odanın içine dolmuştu, gözlerim kamaştığı için tekrar kapattım ve kolumu arkama doğru atıp yanımı yokladım. Saracın yokluğunu anlayınca hızla arkamı döndüm, yoktu. Gece yanımdayken uyuya kaldığımı hatırlıyordum.
Komidinin üzerindeki telefonumun saatine baktım. Sabahın sekiziydi. Gitmiş olabilir miydi?
Yavaşça yutkundum ve başımı geriye doğru yasladım. Kapının açılmasıyla başımı kaldırmadan kimin geldiğine baktım.
Saraçtı.
Yavaşça yatağa doğru kayıp yorganı üzerime çektim umursamaz bir şekilde ama içten içe içim rahatlamıştı, bırakıp gitmesinden korkmuştum.
Uykulu sesimle '' neredeydin? '' dedim ve gözlerimi kapattım. Yatağın üzerindeki kıpırdamayı hissedince '' ne yapıyorsun? '' diye sordum bu sefer.
Cevap vermek yerine, yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp. Saçlarımı okşamaya başladı.
Gözlerimi açtığımda bal rengi gözlerinin içine baktım. Yanıma yatmış masumca yüzümü izliyordu.
'' Yapma '' dedim saçlarımı okşamaya devam ederken, kaşlarını çatıp ''neyi? '' diye sordu.
'' Saçlarımı okşama '' dedim.
'' Neden? '' dedi cılız bir sesle. Başımı hafifçe kaldırıp yüzüne baktım '' biraz daha okşamaya devam edersen tekrar uyuyabilirim çünkü '' dedim sersem bir şekilde.
Gülümseyerek saçlarımı öptü ve kendini yastığa bırakıp tavanı izlemeye başladı.
'' Taburcu olacaksın bugün '' dedi.
'' Gölgeyi istiyorum '' dedim, dediğine nazaran. Yüzünü buruşturup bana baktı ve '' Gölge '' dedi, beni taklit ederek.
''Kedimi '' dedim, bir müddet durup ''yoksa '' dedi şaşkın bir şekilde bana doğru dönerek. Cümlesini tamamlamasını bekledim, '' evdeki küçük kedi senin mi? ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK NEVALE
Ficción General" Mesafelerin sevmek için önemsiz olduğunu o mezar taşını öpünce anlıyorsunuz aslında... " Her şey Sare'nin o akşam ki merakıyla başladı ve Saraç'ın umursamaz tavrıyla devam etti. Oyunun içinde geçmişini bulacak olan Saraç her şeyden habersiz itmişt...