O gece bizim evde kaldı. İnsanların "ahlaksızlık" olarak tabir ettiği hiçbir şey yapmadık. Sadece oturduk, film izledik, konuştuk. Sonra salondaki koltukta uyuduk. Önceki geceki ruh halimle karşılaştırıldığında çok daha iyi hissediyordum, kat kat daha iyi. Onun yanında güvende hissetmiyordum ama huzurluydum. Sanki güvensizlik onun yanında olunca normal ve güzel bir olaymış gibi hissediyordum. Sabah uyandığım an zaten onu yanımda gördüm ya, daha büyük bir keyif yoktu benim için.
Yavaşça kalktım, banyoya girdiğim gibi alnımı kontrol ettim. Çok bir şey değişmemişti. Bağırmamak için kendimi zorlayarak yüzümü yıkadım. Saçlarımı şekle sokturmam gerekiyordu. Bir anlık öfkeyle kesmiştim, güzel de olmuştu ama böyle olmazdı. Direk eyeliner çektim, kaşlarımı da hafifçe taradım ve rimel sürdüm. Ona güzel görünmek istiyordum. Hoş, o alın ile nasıl güzel görünmeyi planlamışsam artık. Bunu o zaman da farkettim, aklıma bir fikir geldi benim de. Odama çıkıp yanlış hatırlamıyorsam River Island'tan büyük bir hevesle sipariş ettiğim G4LIFE beanie'sini taktım kafama. Alnımı kapatıyordu, ve işte o zaman güzel göründüğümü hissettim. Sanki alnım eskisi gibiydi, zarar verilmemiş, birisi tarafından darp edilmemiş gibi.
Üstüme de dolabımdan bulduğum bir şeyleri geçirdim. O sırada saate baktım, 7:30 civarıydı. Bu kadar erken uyanmama şaşırmamıştım. Zira yanımda uğruna başıma gelmeyen kalmamış erkek vardı ve onu ne kadar uzun süre yanımda hissedersem o kadar iyiydi. Önceki geceden sonra hiç "ilişki" ve "birliktelik" hakkında konuşmamıştık. Elimden gelse ben konuşurdum ama onu sıkboğaz etmek istemedim. Mutfağa inip doğru dürüst yapabildiğim tek kahvaltılığı -pancake'i- yapmaya gittim. Mutfağa girmeden önce onu da görmek istedim. Bir insan uyurken dahi bu kadar çekici olmamalıydı, en azından benim gözüme öyle görünmemeliydi. Deri ceketini kenara atmış, Judas Priest tişörtü hafif sıyrılmıştı. Dün gece bitirdiğimiz Marlboro paketlerini de kenara fırlatmıştık. Onları da çöpe attım.
Sonra pancake yapmak için malzemeleri çıkardım ve yapmaya başladım. Çocukluk anılarımı hatırlattığı için uzun süredir belki 8-9 yaşımdan beri yapmıyordum. Evde aç kalıp, pancake yapma malzemeleri olsa bile aç yattığım zamanları hatırlarım. Fakat şimdi sadece onun için, Boo için, pancake yapıyordum. Başta unutmuş olabileceğimden ve ikimizi de zehirleyebileceğimden korktuğum için internetten tarife baktım, unutmamıştım. Yaparken bir yandan Instagram'da fotoğraf like'lıyordum, bir yandan benim gibi tatil günü sabahın köründe kalkmış bir arkadaşımla mesajlaşıyordum. Tabi sonradan onun sömestrı fırsat bilip Filiplinler'e tatile gittiğini ve hâlâ bu saatte uyanan tek beyinsizin ben olduğunu öğrendim.
Koca bir tabak dolusu pancake yaptım. Sonra yanına gittim, uyuyordu. Bu kadar mı çok yorulmuştu ? Onu uyandırmayı o kadar istedim ki. Ama nasıl uyandıracağıma karar veremedim. Öperek uyandırmayı çok fazla istedim ama daha ilk öpüşmemizi dün yaşadığımızdan absürt kaçacağını düşündüm. Onun tarafından bakınca tabi, benim için hava hoştu.
Baktım uyanacağı yok, ben de hiç dinlemememe rağmen bir hevesle aldığım Avenged Sevenfold albümünü taktım, sevdiğini biliyordum. Çalmaya başladı, o da yavaş yavaş gözlerini araladı. Ben kenarda durduğumdan beni farketmedi, biraz etrafı izledi, sonra saçlarını eliyle hafif arkaya ittirdi. Şarkıya eşlik ede ede telefonunu kontrol etmek için öne eğildi sonra içgüdüsel olarak koltuğun kenarına baktı ve beni gördü. Biraz baktı, sonra konuştu.
"Avenged Sevenfold ?"
"Evet, sevdiğini biliyorum."
"Severim ama bir öpücük ile uyandırsan daha güzel olurdu sanki."
"Ah, keşke." diye geçirdim içimden.
"Şimdi öpersin belki."
Neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Gerçek miydi bunlar ?