Tekrar merhaba. Size hayatımın bu zamana kadar geçirdiğim fakat buraya yazmadığım önemli olaylarını önceki yazımda özet geçmiştim. Ve orada bahsedip, daha sonra uzun uzun açıklamasını yapacağımı da belirtmiştim. Şimdi, size olayları uzun uzadıya anlatmaya başlıyorum.
İlk olarak; sömestrdan yaz tatiline kadar olan süreden biraz bahsedeceğim.
Boo ile ilişkim mayıs ayına kadar tam anlamıyla mükemmel geçti diyebilirim. Birlikte her şeyi yaptık neredeyse. Justin Timberlake konserine beraber gittik. Her ne kadar o yalnızca heavy metal ve trash dinlese dahi, beni kıramayıp benimle konsere geldi. -Hoş, şimdi ben de folk ve alternatif rock dinliyorum ama o zaman öyle değildi işte.- Eğlendi mi derseniz; hiç eğlenmedi. Hatta çok iyi hatırlıyorum, bi' ara bi baktım yere oturmuş telefonunu kurcalıyo. Aerosmith konseri için de bilet almıştı, ama billdiğiniz gibi konser hiç gerçekleşmedi.
Mart ayının sonlarına doğru, birbirimize arkadaş çevremizde "sevgilim, erkek/kız arkadaşım" şeklinde hitap etmeye, birbirimizi yeni tanıştırdığımız insanlara da "sevgilim" diye tanıştırıyorduk. Bu beni çok mutlu ediyordu, hatta çoğu zaman yaşadıklarımın doğruluğunu sorgulayıp duruyordum. Rüya gibiydi bildiğin ya.
Onunla birlikte dövmeciye gitmiştik bi ara. Ben de, o da dövme yaptırmıştı. Ben belimin arkasına elmas yaptırıp içini maviye boyattım, o da kolunun arka tarafına "no sacrifice" yazdırmıştı. Birbirimizle ilgili bir şey yaptırmadık, çünkü şuan kabul etmesi acı olsa da; o zaman da o mutlu günlerimizin bir sonu olacağını biliyordum. Hayatımda tek tük de olsa yanılmamışımdır, bu da o 'tek tük' lerimden biri oldu.
Artık birbirimizin bedenini tanıyorduk üstelik. Seks yapardık, zamanın önemi hiç olmazdı. Bazen okula gitmeden önce, bazen anasının amı kadar zor matematik sınavından sonra. Yaptığımız seksler boş, duygusuz değildi hem. İçinde aşk, sevgi vardı ve bunu anlaması hiç de zor değildi.
Sömestrdan mayıs ortalarına kadar hiç kavga etmedik. En büyük problemimiz WhatsApp son görülmemizi kafamıza göre kapatmamız olurdu. Fakat sonra bir şeyler değişti ya. Adını koyamadığım bir şeyler... O zamana kadar aşktan gözü kör olup, hiç kavga etmeyen biz, evden beş dakika geç çıktığımda bağrış çağrış kavga eder olmuştuk.
Ama bu kavgalarımız bizi hiç ayırmadı. Aksine birbrimize daha çok bağlandık. Hatta okullar kapandıktan sonra yine bi kavga ettik, Boo'da benim gönlümü almak için arkadaşlarla Alaçatı tatili ayarladı. Nasıl mutlu olduğumu hala hatırlıyorum, nasıl sevdiğimi, ne kadar aşık olduğumu.
Alaçatı Tatili
Okulların kapanmasından üç hafta sonra uçakla Alaçatı'ya gittik. Altı kişilik arkadaş grubuyduk zaten. Yolda o kadar çok eğlendik ki hiç bitmesin istedim. Önceki gece Boo bavulu da yanına alıp bizde kalmıştı. Çünkü bavulumu yaklaşık iki gündür tam olarak hazırlayamıyordum ve o da uçağı kaçıracağımı düşünüyordu. (Yanlış düşünüyor da değildi yani.)
Sabah annemle vedalaştım, annem ve Boo da zaten tanışıyordu ve birbirlerini çok seviyorlardı. Karşılaştıklarında mutlaka şakalaşıyor ve muhabbeti kuruyorlardı. Öyle ki; bazı zamanlar aralarındaki iletişimi kıskandığım bile oluyordu. Ordan direk Atatürk Havalimanı'na gittik. Arkadaş grubumuzla da orada buluştuk. Havalimanında bulunan tesislerden birinde kahvaltı edip hemen uçağa bindik zaten. Ben baya heyecanlıydım ve bunu Boo'ya sürekli söylüyordum o da belli etmiyordu ama biliyordum, o da çok heyecanlıydı. Sonuçta birlikte ilk tatilimize çıkıyorduk yani illa ki heyecanlı olması gerekiyordu, değil mi ?
Uçaktan iner inmez direk açık havaya çıkıp sigara içtim. O kadar hararet yapmıştım ki iki-üç sigara ancak kesti beni. Boo, o zamanlar basketbol hayatına daha emin adımlarla devam etmek için sigarayı azaltmaya çalışıyordu. Dolayısıyla orada bana kızdı.