DORUK
Geldiğimde etrafta kimse yoktu. Baran’ları beklemeye başladım. Beni çağırdığı yer eski bir depoya benziyordu. Işıkları yanıyordu. Beni fark ederler diye biraz daha uzağına arabamı –babamın arabasını- park ettim. 5 dakika sonra Baran’ın arabasını –babasının değil, ta kendisinin- gördüm. Arkasında 2 tane minibüse benzer araç vardı.
“Gelmişsin.”
“Geleceğimi söylemiştim.”
“Hala sana kızgınım. En azından 3-4 adam dövmezsen en sonunda ben seni döverim Doruk.”
“Ayıp ettin.” dedim. Karşılıklı gülmeye başladık. En uzun küslüğümüz 1 gün sürerdi bizim.
Depoya doğru yürüdük. Her ne kadar bundan öncede Baran’la kavgalara gitmişsekte heyecanlanmıştım. Baran kendine has havalı girişiyle –elleri cebinde kapıya tekme atarak- içeri girdi. Dışarıdan hurdalık gibi gözüken yerin içi, gayet güzel donatılmış bir evdi.
“Aaraas elma dersem çık armut dersem çıkmaa.”
“Hangi it böyle gird- Baran?”
“Çok sevgili Baran’ın seni okşamaya geldi.”
“S-sen nerden biliyorsun burayı?”
“Benden kaçmak ha? Seni böyle kolay bırakacağımı mı sandın?”
“Fevzi! Çıkın lan dışarı!”Aras denen çocuk böyle seslenince kenarlardan insanlar çıkmaya başladı. 40 kişi? Yok bunlar en az 50 vardır. İyi dayak yiyeceğiz gibi geliyor. Baran ben senin… Tam bunları düşünürken Baran’ın Aras’a sağlam bir tekme atmasıyla -resmen çocuğa geçirdi- kavga başladı. Kişi olarak fazla olabilirdiler ama hiçbiri dövüşmeyi bilmiyordu. En az 4 kişi dövmüştüm. Tabii gözüme de bir yumruk yemiştim.
“Aras nerdesin lan çık ortaya!”
“Abi Aras kaçtı diye gördüm.” Bunu duyunca Baran koşarak dışarı çıktı.
BARAN
Nereye gitmişti en ufak fikrim yoktu. Hislerimi dinleyip sol taraftaki patikadan indim.
“Korkak gibi saklanmasana lan! Çık dışarı!”
Hah işte tam o ağacın altında topallayarak yürüyen bir Arascık.
“Nereye güzelim? Bırakıyım mı?” sözümü duyar duymaz kaçmaya çalıştı. Ensesinden tutup yere ittim.
“Baran lütfen rahat bırak beni. Her şey için özür dilerim.”
Sağlam bir kahkaha attım.
“Özür dilerim mi? Özür dilerim mi?!”
Ağzını açmasına izin vermeden burnuna geçirdim. Artık elimden kimse alamazdı onu. Bayılana kadar hiç acımadan dövdüm. Zerre kadar umurumda değildi.
***
MİNA
Sabah erkenden okula gelmiştim. Tüm akşam Baran’ın kavgasını düşündüm. Doruk belki bir şey biliyordur diye onu bekliyordum. Elimle sıraya vurup ritim tutmuşken Doruk geldi. Sol gözü morarmıştı. Açıkçası bu hali… Cidden komikti.
“D-Doruk?”
“Hı?”
“Gözüne ne oldu?” diye sordum. Tam ağzını açıp bir şey anlatacakken sınıfın kızları Doruk’un peşine toplandı.
“Doruk gözüüüün?”
“Doruk ben sana kıyamammmm.”
“Kim dövdü seni söyle korumama dövdürteyim.” Huh? Koruma mı? Yok artık. İç çekip dolabıma kitaplarımı almaya gittim. Tabii o sırada hemen bir kız yerime geçmiş. Hani sıram lanetliydi benim? Doruk tılsım mı da o olunca oturuyorsunuz? Hey Allahım ya. Kitaplarımı sırama koyup dışarı çıkmaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Ulaşmak
Teen Fiction"Onu sevmiyorum, ondan hoşlanmıyorum. Sadece ona ulaşmak istiyorum."