"Ah!" Bu kafama gelen 4. toptu!
"Ay, cidden bilerek olmuyor. Topu çekiyorsun sanırım." dedi atan kız. Canım ya, bayılıyor benim burada olmama!
"Sorun değil." diyerek gülümsedim. Çok güzel rol yaparım.
"Toplanın başlıyoruz!" Takım kaptanı üzerinde eşofmanlarla yanımıza geldi. Onun dışında herkes etekliydi. Pek kolay olacağını sanmıyorum...
"Aramızda tek bir yeni var, Mina. Onunla ben ilgileneceğim. Asya ve Gülay gruplara ayrılıp maç yapın." Kızlar kaptanın -Didem'in- lafını dinleyip iki gruba ayrıldılar. Cidden o kısacık etekle nasıl oynayacaklarını merak ediyordum.
Didem arkasına dönüp baştan aşağı beni süzdü. Eteğime gelince gözleri takılı kaldı.
"Altında şort var değil mi?"
"H-hayır."
"Ciddi misin? Sınıftaki tüm kızlar giyer. Etekle oynayabileceğini sanmıyorum."
Ding dong! Kızların bu kadar rahat olmasına şaşırmamalıydım. Nereden bilebilirdim ki giymem gerektiğini?
"Bugünlük git istersen, hocaya söylemem. Ama yarın benimle kalmak zorundasın." diyerek gülümsedi. Minnettar olduğumu gösteren bakışlar atarak spor salonundan çıktım. Didem iyi kızdı. Sınıfta benim gibi kimseyle konuşmazdı. Ama konu spor olunca tüm kızlar onu dinlerdi. Sınıfta gizli bir otoritesi vardı.
"Mina." Gelen sesle gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim. Karşımda Doruk duruyordu.
"Hı."
"Dalgın gözüküyorsun."
"Tamam." diyerek esnedim. Doruk 32 dişini göstererek gülmeye başladı. Yüzümde bir şey mi vardı? Açıklama bekleyen bakışlar attım.
"Sadece, bu halin fazla şirin."
He?
Hönk?
Vat?
Şirin?
Ben?
Bunu Doruk dedi?
Ben şirinim?
Şirinim ben?
"Ş-şirinler!" diye bağırdım. Mina, salaksın. Cidden salaksın. Beyin yerine ne var sende bilmiyorum. Şirinler ne? Ne şirini? Kafan mı iyi?
Doruk tüm bahçedeki -bizim kocaman bahçemizin bile- insanların duyabileceği şekilde gülmeye başladı. Ne yapacağımı şaşırmış şekilde durması için sırtına vurmaya başladım. Sırtına vurdukça daha çok 'anırmaya' başladı.
"Ya! Doruk sus! Herkes bu tarafa bakıyor!"
"Ya ama gülmemek elde değil." dediğini kahkahalarının arasından çıkarabilmiştim. Tamam, rezil olmaya alıştım zaten. Daha ne olabilir ki?
***
"Şişenin ucu gelen kişi soruyor, arkası gelen kişi cevaplıyor. Tamam?" Sueda ve ben kafamızı sallayıp onayladık. Öğle saati arka bahçede oturmuş Doğruluk mu Cesaretlilik mi oynuyorduk. Beyza başlatmak için şişeyi çevirdi.
"Doğruluk mu cesaretlilik mi?" diye sordu Sueda bana.
"Doğruluk." diye cevap verdim. Ne sorabilirlerdi ki?
"Doruk'tan hoşlandığını zaten biliyoruz. Başka ne so..."
"Ne!?" Hı? Ben Doruk'tan mı hoşlanıyordum? Ben ya ben. Doruk'tan hoşlanmak mı? Yok, değil. I-ıh olmaz. Ben değilim o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Ulaşmak
Novela Juvenil"Onu sevmiyorum, ondan hoşlanmıyorum. Sadece ona ulaşmak istiyorum."