~TEMİZLİK~

4.2K 331 21
                                    

Tam yarım saattir oteli temizliyordum. Pardon! Temizliyorduk.

Otelin sahibi geldiğinde bu karışıklığı kimlerin çıkardığını sormuştu. Ben ve bavulumun karıştığı çocuk olduğunu öğrendiğinde odasına çıkardı ve ufak(!) bir konuşma yapmıştı. Anladığım kadarıyla bu çocuk otelin sahibinin oğluydu. Adı neydi? Hah! Boraydı. Otelin sahibi annemi çağırmamı söyleyince kızlarla yanında giderek söylememesi için yalvarmıştık.

Uzun bir uğraştan sonra dağıttığım yerleri temizlemem ve perdeyi takmam karşılığında annemi çağırmamayı kabul etmişti. Tabi tek sorumlu ben olmadığım için oğlunuda bana yardım etmesi konusunda tembihlemişti.Buda benim işime gelmişti aslında! Getir götür yapardı.

Çayı döktüğüm yerleri temizlemek için dizlerimin üzerine eğildim. Bir yandanda cam kırıklarına basmamak için büyük bir uğraş gösteriyordum.

" Sen bırak şimdi eline falan batırırsın." Dedi alaycı gülümsemesiyle." Birde seni hastaneye götürmekle uğraşamam."

Bu defa ben alaycı ve küçümseyici bir bakış attım ve konuştum. " ayaklarım var çok şükür. Eyer böyle bir şey olursa kendim yürüyebilirim."

" Aman dikkat et. Sabah gazetemde "hastaneye giderken tıra çarptı" başlıklı bir ölüm haberi okumak istemem."

Gözlerimi devirip homur homur homurdanmaya başladım.

" Ay! Beyefendi sabah sabah gazetede okurmuş. Sen bu beyinle iki harfi yan yana getirebilme potansiyeline sahip miydin ya?"

İyce sinirimi bozmaya başladı bu gereksiz.Sadece kendim temizlesem daha iyi olurdu aslında. En azından beni işimden alı koyan biri olmazdı.

Söylediğim şeyleri önemsemeyip tekrardan işini yapmaya döndü. Bana laf yetiştirememişti tabi! Yada ayı gibi homurtularımın ardından duyma yetisini kaybetmişti. Bilemeyiz!

Cam kırıklarını dikkatli bir şekilde toplayarak biraz ilerimde bulunan çöp kovasına attım. Dökülen çayı temizleyerek olduğum yerden doğruldum.

O sırada telefonuma bir bildirim sesi geldi. Gönderen Sırmaydı.

Uludağ Sırma: teyzemi idare ettik. Ne zaman bitiyor işiniz?

Ben: İşiniz değil Sırma. İşim! Oturdu koltuklardan birine öküz! Kalkmıyor sabahtan beri. Temizliği bitirdim. Perdeler kaldı sadece😓

Uludağ Sırma: tamam😄 kolay gelsin SİZE kuzi😄😄

Mal diye geçirdim içimden.

Ben: kolaysa başına gelsin İnşallah.

Biz mesajlaşırken duyduğum sesle kafamı telefondan kaldırdım.

" Burada bulunduğumuz süre içersinde mesaj ve arama yapmak yasak sakar kız."

Bakışlarım gözlerine kaydığında gülmekten kısılmış olduğunu gördüm. Bu ona sempatik bir hava katsada ne kadar cıvık ve uyuz biri oluşu aklıma gelince bu düşünceyi hemen unutu verdim.

Bana sakar kız demişti! Ne kadar dikkatsiz olduğumu biliyordum ama bu ağrıma dokunmuştu. Bende onun bir huyuyla dalga geçmeliydim. Asıl soru hangisiyle?

Aşağıdan yukarıya süzdüğümde tek bir kusur dahi göremedim. Lanet olsun! Banada tipsizi denk gelmezdi ki!!!

Cevap vermemeyi seçip perdeleri kucakladım. İşimi hemen bitirip eve gitmek istiyordum.

" Sen merdiveni getir. Perdeleri ben asarım." Dedim sinirli bir şekilde.Yüzüme ciddi bir ifade takınmaya çalışaraktan.

Başıyla onaylanıp yanımdan ayrıldığında boş boş etrafa bakmaya başladım. Lüks bir otel olmasına rağmen insanı evinde gibi hissettiriyordu. "Buradaki insanlar harbi rahatına düşkün ya"diye sesli düşünürken arkadan gelen yabancı sesle irkildim.

" Hey! Sen."

Arkamı dönüp gelen kişiye baktığımda sarışın bir kızın bana doğru yöneldiğini gördüm. Ne var dermiş gibi başımı salladığımda karşımda durup konuştu.

" Bora Paşazadeyi bul bana."

Dik dik kıza bakmaya başkadım. Kendini ne sanıyordu bu şıllık?

" Pardon da hizmetçin yok burda. Çok istiyorsan bir zahmet gidip kendin ara!"

Bana yukarıdan bir bakış attı. Saçlarını savurarak alaycı bir şekilde sözlerini sürdürdü.

" Bana bak!sen kim oluyorsunda benimle bu şekilde konuşuyorsun ha? Ben Melis Akıncıyım. Kovulman bir göz yaşıma bakar!"

" Ben buranın çalışanı değilim gerizekalı!" Dedim bağırarak.

Tam konuşmaya hazırlanıyordu ki Bora merdiveni yüklenmiş bir şekilde bize doğru ağır adımlarını yöneltti.

" Ne yapıyordunuz burada?"

Gözlerimi devirmekle kalmayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Bu çocuk ne kadar beyinsizdi. Kavga ettiğimizi fark edememiş miydi?

" Halay çekiyoruz canım gelsene sende."dedim alayla. Öyle soruya böyle cevap vermek gerekirdi.

Bu defa gözlerini deviren o olmuştu.Merdiveni uygun bir yere koyarak tekrardan bize döndü.

Dönmesiyle Melisin boyununa koala gibi sarılması bir oldu.

" Sevgilim seni çok özledim" dedi yapmacık bir şekilde.

Sarılmasına karşılık Bora, nazikçe boynunu bu yılışık kızdan kurtardı.

" Niçin gelmiştin sevgilim?" Dediğinde az kalsın kusacaktım. Bu kadar iğrençlik olmazdı. Az daha yakın dursalar birbirlerinin içine gireceklerdi.

" Seni merak ettim canım. Bir gidip bakayım dedim ama bu kız bana pek kibar davranmadı." Dediğinde patlamakta olan yanardağ gibi etrafa alev saçtım.

" Ben mi kibar davranmıyordum? Affedersin ama senin üslubuna benim sözlerim az bile!" Dedim öfkemi kusarak.

Sonra alay eder gibi çarpık bir gülümsemeyle Boraya baktım.

"Burada bulunduğumuz süre içersinde başkalarıyla iletişime geçmek yasak. Lütfen başka yerde yiyişiniz."
Dedim bana sattığı lafı ona tekrardan satarak.

Ben gülünce hafiften onunda bir gülesi gelmişti ama çaktırmamıştı.Ya da o öyle sanıyordu.

" Sevgilim sen şimdi evine git. Ben akşam uğrarım sana." Diyerek kızı başından saldı. Ama kız adeta sülük gibi yapıştı çocuğa!

" Aşkım ben seni arabada beklerim. İşin bitince beraber gideriz." Desede başaramadı. Somurtarak çıkışa doğru ilerledi. Yanımda Bora'nın olmasına rağmen umursamadım ve arkasından bağırdım.

" Yine bekleriz Melisciğim!"

Duymuş olmasına rağmen arkasına dönüp bakmaya tenezzül etmemişti. Omuz silkip Boradan tarafa döndüğümde merdiveni perdeleri astığımız yere doğru çevirdi.

" Bu şey umarım sağlamdır" dedim yüksek sesle. Yerlere yapışmak isteyeceğim en son şeydi çünkü.

" Sağlam olmasada senin için bir değişiklik yok aslında.En fazla düşersin. Alışık olduğun bir durum."

Kaşlarımı tweety gibi çattığımda homurdanmayı ihmal etmedim.

" Düşsem bile nasıl olsa senin başına patlıyor. O yüzden bir problem yok."

Susmayı tercih ettiğinde merdiveni göstererek konuştu.

"Buyrun hanımefendi. Önden düşünüz!"

Adımlarımı yavaşça atarken bir yandan perdeyi tutmaya çalışıyor bir yandanda merdivenin kenarlarını sıkıca kavrıyordum.

Sonunda takma işi bittiğinde ağır adımlarla tekrar yere indim. bu eziyetide ip atlar gibi atlatmıştım! Şükürler
Olsun yine birşeyleri devirerek şunun ağzına laf vermemiştim.

Çantamı ve bavulumu alarak çıkışa ilerledim. Nihayet buradan ve ukala çocuktan uzaklaşıyordum.

Oy vermeyi unutmayın😙😗😚

ELA BAŞA BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin