BİLİNMEZE DOĞRU

992 77 55
                                    

Gözlerimi aydınlık bir odada açtım. Neredeydim ben? Yoksa burası araf mıydı? Ölümüm çok ani olmuştu ve ben ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bu noktada bana yol gösterecek bir melek olmalıydı. Ay, yoksa yolumu karıştırmıştım ben? Aptal kafam! İnsan nerede olduğunu bilmez miydi? Durun biraz. Eğer ben öldüysem neden tam karşımda Bora kahverengi deri bir koltukta uyukluyordu? Daha da önemlisi neden kafamda dayanılmaz bir ağrı hissediyordum? Hey, bir dakika! Ayağımdaki bu koca alçıda neyin nesiydi?

" Yaşıyorum!!"

Ani bir şekilde yatmakta olduğum hasta yatağından fırladığımda içimde tarif edilmez bir mutluluk yeşerdi. Ben yaşıyordum! En son hatırladığım şey bana çarpan o arabaydı. Yere doğru serilmem ve parlak araba farları...

Bora'nın olduğu taraftan bir hareketlilik olduğunda uyandığını anladım. Gerçi tam da uyuyormuş gibi değildi. Benim matematik dersindeki halimden farklı sayılmazdı.

" Ela?"

Yavaş yavaş doğrulurken gözleri gözlerimde sabitlendi. Yorgun ve solgun görünüyordu. Uzun zamandır burada olduğu belliydi. Amber rengi gözlerinin altında halkalar oluşmuştu. Saçları her zamanki gibi bakımlı görünüyordu ama biraz dağınıktı. Üzerindeki beyaz gömlek uzandığı için biraz buruşmuştu. Uyndığımı fark edince derin bir soluk aldı. Şaşkın ve biraz da garip bir ifadeyle alçıdaki ayağımı inceliyordu.

" Nerdeyiz biz Bora? Sen neden buradasın?"

Aklıma gelen şeyle bir an sıçradım.

" Olamaz! Annem, annem nerede? Aman Allahım korkudan delirmiş olmalı!"

Panikle söylediğim şeyerden sonra Bora beni sakin karşılamıştı. Yavaş yavaş oturduğu yerden kalkıp yanıma yaklaştı. Yutkundu ve iç çekti.

Ben ne yapmaya çalıştığını daha kestirememişken elleri saçlarımdaydı bile. Donup kalmıştım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Sıcacık eli başımdayken ne yapabilirdim ki? Beni incitmek istemez gibi bir hali vardı.

" Çok korktum." Dedi yumuşacık bir tonda.

Onca soruma karşılık olarak söylediği bu iki kelime her ne kadar büyülü olsada şu an büyüyle uğraşacak bir vaziyette değildim. Merak ettiğim şeylerin cevabı bu değildi.

İçindeki odunu susturup biraz insan olur musun Ela?

Biraz rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdanadım. Boranın eli hala saçımdaydı. Parıldayan gözlerinin örttüğü ipeksi kirpiklerinin arasından süzülen bir şey görür gibi oldum fakat bu sadece birkaç saniye sürdü. Bora diğer eliyle hemen yaşını silerken gülümsedi. Bu gülümseme aklına komik bir şey gelmiş gibiydi.
Ne düşündüğünü merak ediyordum.

" Sana, sana bir araba çarptı. Ama şimdi iyisin, endişelenme. Nerede olduğuna gelecek olursakta hastanedesin. Annen, Defne teyze, Sırma...hepsi kafeteryaya indiler. Biraz sonra gelirler." Anlar gibi göz kırptım. Şu an ki odak sorum dilimin ucundaydı fakat nasıl soracağım hakkında bir fikrim yoktu. Yavaşça başımı ona doğru kaldırdım.

" Sen.." diyebildim utangaç bir tavırla.

Bora ne söylemeye çalıştığımı hemen anlamıştı.

" Şey, ben Sırmadan aldım haberi. Duyar duymaz da geldim. Hem, sana söyleyecek bir şeylerim vardı. Tabii uygun bir zaman değil ama..."

" Dinliyorum." Dedim meraklanarak. Anımsadığıma göre annemin de kaza geçirmeden önce bana söyleyeceği bir şey vardı. Şu sıralar önemli şeyler hep üst üstte gelmişti.

ELA BAŞA BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin