(B)ELLA= ÇİFTE BELA!

330 33 18
                                    

Ben Ela Portakal olarak doğup, Ela Portakal olarak ölmeyi bekliyordum ki ancak filmlerde olan bir şey başıma geldi. Kimine göre efsunlu bir peri masalı, kimine göre dehşet verici derecede gerçek dışı, kimine göreyse de sonu kestirilemeyen, çılgıncasına bir macera...

Son zamanlarda aklımı kaçırmama sebep olan şeyleri sıralayacak olursak;

1) Avenga Kraliyet Ailesi'nin prensesi oluşum.

2) Biyolojik anne ve babamın trajedi dolu geçmişi.

3) Bora'nın Victoria tarafından görevlendirilmiş bir takipçi olması.

4) PRENSES BELLA!!!

" Daha fazla bekleyecek miyiz? Ona göre kendime bir içki alacağım da." Dedi Bella dik bakışlarıyla bana bakaren. Kollarını göğsünde birleştirmiş, başını omzundan tarafa düşürmüştü. Yüzünde dalga geçer gibi bir hâl vardı, içten içe şaşkınlığım ona keyif veriyor gibiydi.

Bütün salon, hatta Victoria bile dikkat kesilmiş bizi izliyordu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Sanki zaman durmuştu ve sadece ikimiz vardık.

Kendimi gitgide daha kötü hissediyordum. Ayaklarımdan başlayarak tüm bedenime bir titreme yayılmıştı bir anda. Parlak gözledinden kendi yansımamı görebiliyordum.

Bora'nın elindeki bardağı hiç düşünmeden aldım ve içinde Allah bilir ne varsa suratıma çarptım.

Salondan gülüşme sesleri gelince gözlerimi açtım ve yüzüme dokundum.

Yapış yapış, kırmızı bir içecekmiş bu. Her ne kadar acı bir tadı da olsa beni kendime getirmediğini söylersem haksızlık etmiş olurdum.

" Sen..." diyebildim sadece. " İkizim misin? "

Bella şaşırmışçasına kaşlarını kaldırdı ve Boraya anlamlı bir bakış attı. Bunun üzerine Bora ellerini önünde birleştirdi ve başını eğdi. " Benden bahsetmemeni tembihlesem de yakın arkadaşını aldatmayacağını düşünmüştüm, Bora. Ne tapılası bir sadakat bu!"

Bu defa da ağzımdan koca bir " NE" çıkmıştı. Böyle bir şeyi benden nasıl saklardı? Biraz önce beni önemsediğini söylemesinin tam anlamıyla bir yalan olduğunu fark ettim. Üstelik Avenga Sarayına ayak bastığım gün ona bana söylemeyi atladığın bir şey varsa şimdi dökülmenin tam zamanı, teker teker gelen şokları kaldıramıyorum demiştim!

Tam Boraya çıkışmayı planlıyordum ki salona birden Teyzem ve Prens Edward girdi.

Vengaca konuklardan özür dileyip kalabalığı dağıttılar. Victoria ise hâlâ şaşkınlıkla bize bakıyor, Bellaya öldürücü bakışlar atıyordu. Bu parti bittiğinde azar yiyeceğimiz her halinden anlaşılıyordu.

Kargaşanın arasıda salondan sıvıştım ve odama kaçtım. Bora arkamdan gelmeye utanmış olacak ki hiç ses seda etmedi.

Orada hiç vakit kaybetmeden üzerimi değiştirip telefona sarıldım. Aklıma ilk gelen şey Sırmayı aramak oldu. Avengaya geldiğimden beri bir kez bile görüşmemiştik. Hemen numarasını tuşladım. Konuşmama fırsat vermeden " Ela!" dedi.

Sesini duyduğumda gözlerimden yaşlar süzüldü. Koca odanın içinde bir o yana bir bu yana gidiyor, az önce yaşananları sindirememiş olmanın hararetiyle hıçkırıklara boğuluyordum.

ELA BAŞA BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin