Bölüm 5

12 4 0
                                    

Melody

Albüm yayınlandığın da büyük ses getirdi. Albümümüzün adını yaklaşık olarak son iki yıldır yaşadığımız olaylardan dolayı "Serendipitous (şans eseri)." koyduk. Artık konserler veriyor ve giderek büyüyen bir hayran kitlesine sahip oluyorduk. İşler çok iyiydi her şey harika gidiyordu (ta ki o haberi alana dek.). Birgün konser sonrası bir telefon geldi. Arayan William'dı ve olanları hemen anlatmaya başladı.
" Kızlar şuan da hastanedeyim. Andrew'in durumu çok ağır ameliyata aldılar. "
" Neden? Ne oldu?"
" Kumarda çok fazla para kaybetmiş ve ödeyemiyormuş. Son bir haftadır da adamlar onu sıkıştırıyormuş. Bugün de adamlar parayı hala alamadıkları için onu vurmuşlar. "
"Sen ciddi misin? "
"İnanmıyorum. "
"Bu nasıl olabilir?" gibi şeyler söylemiş ve olanlara şok olmuştuk. Hastaneye geldiğimizde ise ameliyat hala sürüyordu. Bir kaç dakika sonra doktorlar işte duymaktan korktuğumuz o haberi vermişlerdi. Andrew artık aramızda değildi. Malesef onu kaybetmiştik. Gerçekten hepimiz çok üzüldük. Çünkü bizim için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Sanırım o Dünya'daki en iyi menajerdi. Andrew'in ölümünün üzerinden sadece bir hafta geçmişti. Onu her ne kadar özlesekte işler iyice ilerlemiş olduğundan William bizim acilen bir menajere ihtiyacımız olduğunu söylemişti. Bu yüzden iki gün sonra görüşmemiz için Sandra Martin adında bir menajer ayarladı.
Zaman su gibi akıp geçmiş Sandra ile buluşacağımız gün gelmişti. Buluşma öğleden sonra olduğu için her ne kadar erken kalksamda kızları uyandırmadım. Kızlar uyandıktan sonra hazırlanıp EMC (Empire Music Company) 'ye gitmek üzere yola çıktık.
Biz geldikten yarım saat sonra da Sandra geldi.

Yaklaşık 2 saat Sandra'yla konuşmuştuk ve açıkcası konuşmamız iyi geçmişti(ama asla Andrew de ki gibi değildi) ama kadına çok ısınamamıştım. Bilmiyorum belki Andrew'in ölümünden sonra kendimi henüz toparlayamamış olduğum içindir. Sanırım bu konuyu kızlarla da konuşmalıyız diye düşünerek yanlarına gittim daha EMC'den çıkmamıştık.

"Al, Em sizinle bir şey konuşmak istiyorum"

"Tabi ki"

"Bir sorun yok değil mi Mel"

"Hayır, aslında evet ama burda olmaz bir yere gitsek olur mu?"

"Olur"diye aynı anda beni onayladılar ve hep birlikte bir restorana oturduk zaten hepimiz acıkmıştık.

"Mel bizimle ne konuşmak istemiştin?" Tam konuya girecekken Al buna engel oldu.

"Aman tanrım yoksa bir sevgilin mi var ya da olamaz hamile misin?"

"Al sen ne saçmalıyorsun! Yok öyle bir şey! Hem ben daha çok gencim"

"Ve güzelsin"diye ekledi Em. Bunu başka biri söylese kesin utanırdım.

"Herneyse konu Sandra açıkcası ben ona pek ısınamadım"

"Ahh evet bende" dedi Al sonra devam et der gibi bakmaya başladılar.

"Acaba William'la konuşsak mı? Belki başka birini bulabilir"

"Belki ama çok emin değilim biraz zor gibi zaten yarın EMC'ye gitmemiz lazım"

"Evet olur yarın konuşalım ama artık yemek yiyebilir miyiz yoksa sizi yiyeceğim" dedi Em ve sonra yemeğimizi sipariş ettik ve ardından eve doğru yola koyulduk.

Emily

"Uyan artık şapşal kaydetmemiz gereken şarkılar var!"

"Benim kısmımı Al söylesin" bunu derken yüzüm yastığa gömülüydü.

"Em hadi artık şu son 1 yıldır seni kaldırmaya çalışmaktan bıktım"

"Eskiden tam tersiydi hatırlatırım" sonra Melody'ye baktım ve homurdanarak yataktan kalktım. Mel tam odadan çıkacakken ona;

"Ne giyeceksin"dedim.

"Bilmem sanırım siyah kot ve düz bir tişört giyinirim"

"Peki" dedim ve Mel'de odadan çıktı bende rahat siyah bir tayt ve nota desenli beyaz tişörtümü giyindim. Hiç makyaj yapmadan sadece saçımı topuz yaparak odadan çıktım. Ben çıktığımda Mel çoktan giyinmiş bizi bekliyordu. Aynen dediği gibi giyinmiş ve hafif bir makyaj yapıp saçlarını açık bırakmıştı. Benden hemen sonra Al çıktı, Al'de siyah tayt giyinmişti ve üstüne lacivert düz bir tişört giyinmişti tabiki de oda makyaj yapmamıştı ve saçını açık bırakmıştı.

Herkes hazır olunca aşağıya indik ve Al arabayı kullanmaya başladı.

Yaklaşık 30dk sonra gelmiştik hemen William'ın odasına çıktık girdiğimizde elinde bira vardı ve pek mutlu gözükmüyordu zaten kim yakın bir arkadaşı ölünce mutlu olabilirdi ki.

"Hey William biz geldik"dedi Mel çünkü daha geldiğimizi görmemişti elindeki bardakla dışarıyı izliyordu.

"Ahh kızlar üzgünüm dalmışım geldiğinizi fark etmedim"

"William sen iyi misin?"benimki de soru sanki nasıl olabilirdi.

"İyiyim yani sanırım olabildiği kadar işte. Herneyse oturun hadi sizinle konuşmam gereken bir konu vardı zaten" bizde dediği gibi yapıp koltuklara oturduk ve William'ı dinlemeye başladık.

"Kızlar dün akşam One Direction'la birlikteydim ve onlara biraz sizden bahsettim belki farkındasınızdır müzik tarzlarınız aynı. Onlara sizin birkaç şarkınızı dinlettim ve son zamanlarda kötü günler geçirdiğinizden şarkı yazmakta zorlanmaya başladığınızdan bahsettim ve onlar da sizinle tanışmak istediklerini, belki bir iş birliği yapabileceğinizi ve şarkı yazma konusunda yardım edeceklerini söylediler"

"Ne?!"

Gerçekten ne?!

"Bu, bu çok iyi olur William "

"Sağol William gerçekten bu aralar bir yardıma ihtiyacımız vardı"

"Tamam o zaman yarın akşam hemen bir yemek ayarlıyorum size sonra nerede ve ne zaman olacağını söylerim" bizde onu onaylayıp odasından çıktık. Sanırım mutlu olmamız gerekiyordu ama yarın Andrew'in cenazesi vardı bunu umarım atlatabiliriz, çünkü onu gerçekten özlüyoruz. Belki akşam yemeği için hazırlanmayız bile.

"Ben sanırım hem heyecanlıyım hemde berbat hissediyorum"dedi Al ve çok haklıydı ama sanırım ben sadece berbat hissediyorum umarım yarın yemek boyunca somurtmam.

"Kızlar biliyorum hepimiz çok kötüyüz ama yarınki yemeğin iyi geçmesi lazım ve lütfen yemek boyunca somurtmayın." sanırım Mel aklımı okumuştu.

"Ne zamandan beri akıl okuyorsun Mel ?"

"Ne yani sende mi aynısını düşündün Al?" sonra hep birlikte gülmeye başlamıştık. Uzun zaman sonra tekrar gülmüştük ve ne yalan söyleyeyim iyi gelmişti.

serendipitousWhere stories live. Discover now