Alison
"Hadi ama William lütfen ağlama yoksa şimdi bizde ağlıycağız." şu an maalesef Andrew'in ahh sanırım evet şimdi ağlıyorum aynı Em , Mel ve buradaki her bir beden gibi bende ağlıyordum işte size muhteşem bir hayat sunan, sizi hayallerinize kavuşturan ve çok kısa sürede çok yakın olduğunuz birini kaybetmek insanı öyle derinden bir yerden vurur ki ağlamaktan başka bir çareniz kalmaz tek yaptığınız... Yapabildiğiniz şey bu olur çünkü ölüm bu nasıl geri getirebiliriz? Keşke bir yolu olsada ona veda edebilseydim onu son görüşümüzde biraz sıkıştığını ama halledeceğini söylemişti ona Ne kadar sorsak da Ne kadar yardım etmek istediğimizi söylesekte hep aynı şeyi söyledi. "Ben hallederim"ama olmadı işte yapamadı halledemedi. Keşke daha çok sorsaydık daha çok araştırsaydık. Her şey bu kadardı işte o gitti ve biz ne yapacağımızı bile bilmiyoruz William yardım etmeye çalışsada o bizden de daha çok yaralandı. Keşke onu vuran adamı bulabilsem onu gebertene kadar döverdim! İşte gidiyor mezarına doğru gidiyor ve ben bunu nasıl kaldıracağım şimdi. Daha fazla devam etmek bile istemiyorum, sanki onsuz her işimiz her konserimiz her şarkımız ona ihanet gibi ama tek tesellim şu olacak Andrew olsa bunu en iyi şekilde yapmamızı isterdi ve biz bunun en iyisini yapacağız.
Andrew'in ölü bedeninin üstüne toprak atmaya başladılar bile kızlara baktığım zaman onlarında benden bir farkı olmadığını gördüm burada ünlü birçok insan vardı ama şu durumda bu hiç de önemli değildi. Artık göz yaşım bile kalmamış olabilir bağıra bağıra ağlamak istiyorum ama bu insanları daha çok üzer ve ben bunu hayatta yapamam.
Ben bunları düşünürken arkamdan bir el omzuma dokundu bende ona dönüp bakınca bana;
"İyi misin?" dedi Hayır hiç değilim!
"Keşke olabilsem" dedim sonra gelip yanıma oturdu ve beklemediğim bir tarzda konuşmaya başladı.
"Andrew'i bende tanırdım çok iyi bir insandı. Ne kadar benim menajerim hiç olmasada bana en önemli işlerimi o bağladı"
"Ahh ben onun sayesinde buradayım o olmasaydı hala küçük evimizde yaşayıp bir yandan okumaya bir yandan çalışmaya çalışırdık." sonra ona tekrar baktım evet onu kesinlikle tanıyorum o Sean O'Pry'dı Taylor Swift'in "Blank Space" klibinde oynayan adam. Ama dediğim gibi şu an buraya Taylor bile gelse bu umrumda olmazdı. Sonra tekrar Sean'a baktım ve bana baktığını fark ettim bu cidden biraz garipti.
Melody
Andrew'in cenazesinden çıkmış arabaya doğru yürüyorduk. Arabaya varmama çok az kalmıştı ki kalabalıktan ayağım takıldı ve neredeyse düşüyordum. Ancak bir el düşmeme engel oldu. Dönüp baktığımda ise karşım da Louis'i gördüm.
O kadar ünlünün arasında beni rezil olmaktan kurtarmıştı. Bu yüzden nazikçe teşekkür edip arabaya yöneldim. Aslında Louis Tomlinson'un büyük hayranı sayılırdım. Ama şu an onu umursayacak durum da değilim. Üzüntüm biraz azalmıştı ama cenazeye gelince en başa dönmüş gibi oldum. Al ve Em'in yanına geldiğimde ikisininde üzüntüden araba kullanacak halleri yoktu ama ben de onlardan farksızdım. Arabayı kim kullanacak diye aramızda konuşurken bizim arabanın yanına park edilmiş limuzine doğru yürüyen One Direction üyeleri bizi duymuş olacaklar ki;
"İsterseniz sizi biz bırakalım. " diye bir teklifte bulundular.
"Çok teşekkür ederiz. Ama sizin de işleriniz vardır. Biz sizi meşgul etmeyelim. " dedim. Louis ise;
"Zaten bir işimiz yok. Bence bırakmalıyız. Lütfen buyrun. " diyerek ısrar etti. Eğer bu durumda araba kullanırsam göz yaşlarımdan dolayı önümü göremeyip kaza yapabileceğimden bizi bırakmalarını kabul etmekten başka çarem olmadığını anladım. Ve limuzine bindik.
"Arabanızı alması için birini göndeririz. " dedi Liam.
"Teşekkürler." dedim.
Yolculuk boyunca başka bir şey konuşulmamıştı. Ta ki arbanın camına yaslanmış bir şekilde hafif gözüm yaşlı dışarıyı izlerken omzuma dokunan o ele kadar.
"Üzülme lütfen." dönüp ona baktım ve göz yaşlarımı silerek;
"Bizim için o kadar çok şey yaptı ki..." devam edecekken göz yaşlarım akmaya başladı.
"Neyiniz olurdu? " dedi ama hala gözümden yaşlar aktığı için biraz çekinerek sordu.
"Menajerimiz." dedim. Sonra;
"Eğer istersen bir yerde oturup konuşalım. "
"Bilmiyorum olabilir aslında ama zaten yarın görüşücez. "
"Demek o grup sizsiniz. William sizden söz etmişti. "Biz Louis ile bunları konuşurken tabi herkes dönmüş bizi dinlemiyordu. Bizim kızlarda diğerleriyle bir şeyler konuşuyordu.
"Artık gitsem iyi olacak. Eve geldik. " dedim Louis'e bakarak. Bu sıra da Naill ;
"Bir şeyler içmeye ne dersiniz?"
"Olabilir. "
"Olur aslında. " Dedi kızlar. Ben ne diyeceğimi bilemediğim için sözü onlara bırakmıştım.Yola koyulduğumuz sırada Louis arkadaşlarına bakarak;
"Beyler yarın bir müzik grubuyla görüşmemiz vardı ya... İşte o grup bu grupmuş. " diyince Harry;
"Aaa buna çok sevindim. " dedi. Diğerleri de onun bu söylediğine katıldı.Bizim her zamanki klübe gelmiştik. Bir masaya oturup içki istedik. Ben bu sefer viski aldım. Şu olanlardan dolayı kafamı dağıtmam gerekiyordu. Benim gibi Harry ve Liam'da viski almıştı. Louis ve Niall bira, Al alkollü meyve kokteyl aldı. Bir dakika neredeyse unutuyordum. Emily. Tabiki alkolsüz meyve kokteyl istedi.
İçkim bittiği zaman garsondan istemek yerine bara gittim. Bu sıra da Liam ve Niall'da dans etmek için (!) piste gitti. Kızlar da Harry'yle sohbet ediyordu. Sanırım çok eğleniyorlardı çünkü onlara uzak olmama rağmen kahkaha seslerini duyabiliyordum.
Tam da 5. bardağı kafama dikecekken birden yanıma Louis geldi.
"Hey yavaş ol biraz. 5. bardağı içtiğinin farkında mısın?" dedi.
"5. bardak olduğunu sen nerden bildin. "
"Hiç iyi görünmüyorsun. Anlatmak istersen dinlerim. "
"Aslında anlatacak o kadar çok şey var ki..." hayatımda son iki yıldır ne yaşadıysam anlattım. Bazen boşver ya takma diyerek teselli ediyor bazen de gülmekten kendini alamıyordu.
"Peki ya sen. Neler yapıyorsun? "
"Benimkiler klasik işte yoğun bir albüm çalışması içerisindeyim. "
"Ya... Öyle olmaz ama... Hep ben anlatıyorum. " göz göze geldik ve tekrar
"Hadi." diye ısrar ettim. Sonunda kabul edip anlatmaya başladı.Her zamanki gibi zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Klüpten ayrıldığımızda gece saat ikiye geliyordu.
Kaç bardak içtiğimi hatırlamıyorum. Ama baya fazla olduğu kesindi. Çünkü yürüyecek halim yoktu.
Burdan sonrasını hatırlamıyorum. Sabah uyandığımda kızlar Louis'in beni kucağına alarak yatağıma kadar getirdiğini söylediler.
YOU ARE READING
serendipitous
FanfictionHiç hayal kuruyor musunuz? Peki ya kurduğunuz o hayaller gerçek olsaydı. Hiç beklemedikleri bir anda büyük bir şöhrete kavuşan bu 3 kızın hikayesine göz atmalısın. NOT:Ana karakter olan 3 kız; Melody, Alison ve Emily'den birini seçerek hikayeyi ok...