-B- ben...
Ne diyeceğimi ve ya diyebileceğimi bilmiyordum. Şok olmuş olmalıydım böyle dilim tutulduğuna göre.
-CHAEYOUNG! diye bağırarak yanımıza gelen Lisa'nın sesi ile kendime gelmiştim.
-Nerelerdesin? Gideceğiz ve dakikalardır seni arıyoruz.
-Ahh, tu-tuvalete gitmiştim.
Yalan konuşamıyordum işte. Anında sesim titriyordu. Bu sırada Jungkook da duvara yaslanmış kollarını birleştirerek bana bakıyordu. Gözleri benim üzerimdeyken kıpırdayamıyordum.
-Hadi gitmeliyiz. (Kolumdan tutup sürüklerken Lisa'nın sabır damarlarının şiştiğini fark edebiliyordum.)
Sürüklenirken arkama dönüp bize bakan çocukla son kez göz göze geldim.
-Teşekkürler, dedim.
El sallarken bağırdı.
-Umarım bu son görüşmemiz olmaz. Çünkü ben bulduğum şeyleri kaybetmeyi sevmem.
Söyledikleri ile Lisa yüzüme tuhaf bir bakış atarak kaşlarını çattığında bunun bir açıklama istediği anlamında olduğunu çakmıştım. Karavanımıza ulaştığımızda anlatacağıma dair söz verdim.
Uzun yolculuk boyunca tüm gözler üzerimdeydi. Beni şaşkınlıkla dinleyen üç kıza tüm yaşananları anlattığımdan beri böyle bakıyorlardı.
-İşte öyle oldu. Sizce bir şans vermeli miyim? En azından Taehyung'u unutabilirim.
İçimizde sevgili geçmişi kabarık tek kişi olan Jennie hemen konuştu.
-ASLA. dedi. Gözlerini pörtlektikten sonra devam etti. Çocuğun da duyguları ile oynama o zaten büyük acılar çekmiş. Ayrıca daha yeni transfer olmuş bir oyuncu o, üstelik şampiyonlar liginde. Bu ne demek biliyor musun?
Aniden sorduğu soru kafamdaki tüm "acaba?" ların cevabını yüzüme çarpar nitelikteydi.
Sorusunun cevabını benim daldığımı gören Jisoo verdi.
-Görüşemeyeceğiniz, hatta telefonla dahi çok nadir görüşebileceğiniz anlamına gelir.
Konuşmaya Lisa'da katıldı.
-O bir forvet Rose, onun hepsinden daha fazla idman yapması daha çok çalışması gerek. Sana zaman ayırabileceğine inanıyor musun? Hele ki şampiyonlar liginde son çeyreğe kalmış bir takıma transfer olmuşken.
Jisoo tekrar devam etti.
-Ne kadar yakışıklı olsada ona aşık olmadan böyle bir şeye kalkışma.
Jisoo'nun söyledikleriyle aklına bir şey gelmiş gibi aniden söze atladı Jennie.
-O Taehyung değil. Sevgilisi olduğunda saklamak istemeyebilir. Ve açıklarsa bu kariyerin için iyi olmaz.
-Tamam beee. dedim sinirle. Ne abarttınız ya? Altı üstü fanı olduğum adamın ideal tipi olmak hoşuma gittiğinden böyle bir şey düşünmüştüm.
Aynı anda bağırdıklarında gerildim.
-O ZAMAN DÜŞÜNME.
Ardından bu koroya gülmeye başladığımda onlarda bana katıldılar. Onları gerçekten seviyordum. Her zaman yanımda olmuşlardı. Benimle gülmüş, benimle ağlamışlardı. Benimle sinirlenmiş benden daha çok sövmüşlerdi Taehyung şerefsizine.
-İyiki varsınız, dedim önemdeki 3 güzel kıza içimden gelen karmaşık duygularla. Gülerek yanıma daha çok sokuldular ve sıkıca sarıldılar. Kulağıma 'sende' diye fısıldadıklarında yeniden göz altlarımın ıslandığını fark ediyordum.
.
(4 gün sonra)
Instagramda keşfette takılıyordum. Aşağılara doğru inerken gördüğüm şeyle şok oldum. Aslında şok olmam saçmaydı çünkü her gün her saat BTS üyelerinin hepsi ile shipleniyordum. Tıpkı grubumun diğer üyeleri gibi. Ne zaman bir Taehyung ile ikimizin shopunu görsem hemen ona atardım ve beraber gülerdik. O hayranın bir falcı olduğunu falan düşünüp eğlenirdik. Şu an ise tam karşımda bir shop durmuyordu. Yanına gittiğimiz sırada Jungkook'u bana bakarken fotoğraflamışlardı. Ama çok eşsiz bakıyordu. O kadar derin bakmıştı ki fotoğraf gerçek hissiyatı veriyordu. Beğenisine baktığımda ise daha çok şaşırmıştım kocaman bir beş milyon rakamı ile elim ayağıma karışmıştı. Hızla geri çıkarak arama kısmına Jungkook Rose yazdım. Önüme çıkan ilk etiketin etkileşimi kırk milyona yakındı. Herkes aynı şeyleri paylaşmıştı. Yaklaşık yarım saliselik aralarla o anın ikiyüz kadar fotoğrafı çevrilip efektlenip atılmıştı. Nasıl bu kadar kısa sürede bu kadar çok shippercı üretebilmiştik? Bu yeni bir rekor olmalıydı...
JUNGKOOK
Yanıma koşarak gelen menejere döndüm.
- Twitter Dünya gündemindesiniz efendim. Diye bağırıyordu.
Hafifçe gülümsedim. Her zaman gündemdeydim zaten. Gollerim, asistlerim, transfer haberlerim, imza günlerim, yakışıklılığım,kaslarım, her şey...
-Bu sefer neden hyung? dedim.
-Bu sefer çok güzel bakmışsınız Jungkook bey. Herkes ideal tipinizi paylaştığınız röportajla bu fotoğrafı atıp duruyor.
Elindeki telefonla Rose'ya baktığım daha doğrusu ona aşıkmış gibi baktığım fotoğrafı gösteriyordu.
Bu sırada elindeki telefon gürültüyle çaldı. Kocaman puntolarla görünen Woong PD yazısını okuduğumda kaşlarımı çatarak baktım. Bu en ünlü show programı olan adını bilmediğim saçma şeyin yapımcısı değil miydi? Benle ne işi olurdu ki?
Hoparlöre almasını istediğim telefondaki yapımcı şöyle diyordu, programımıza Jungkook Beyi davet etmek istiyoruz. İstediği kadar para verebiliriz.
Kafamla onaylamasını işaret ettiğimde gülümseyerek detayları öğrendi.
-Çok doğru bir karar efendim. Yarın akşam için bekliyorlar, canlı olacak.
-Bana efendim deyip durma hyung, dedim. Boynumdaki havluyla antremanın tüm terini taşıyan saçlarımı kurularken. Sonra devam ettim.
-Ben banyoya gireceğim, şu fotoğraf işini hallet.
Kafasını yerden kaldırdı ve gözlerini bana dikti. Böyle yaptığında genelde nasihat verirdi.
-Ondan cidden hoşlandın değil mi Jungkook?
Beni benden iyi tanıyan menejerime baktım.
-O BENİM HAYALLERİMDEKİ KADIN. durdum. Tüm vücudumla ona dönerek devam ettim.
-Eğer beni kabul ederse onun için şu an oldukça önemli olan Juventus'tan bile vaz geçebilirim.
Söylediklerimle sırıttı. Kafasında başka bir şey vardı ve bana söylemiyordu. Aldatıldığımı öğrendiğimde bana destek çıkan tek insanın söylemediği neyse o kızla ilgili olmalıydı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAST GOAL(Rosékook)
Fanfiction[Tamamlandı] O Premier Lig'te top sürmekte olan ARSENAL takımının forveti, 11 numara JEON JUNGKOOK.! Kendi ülkesi için büyük bir gurur, Kore Milli Takımının kaptanı. Zirveyi yaşayan bir futbolcu. Kadın fanatikleri daha fazla olan nadirlerden. Diğeri...