O gece eve gitmedim. Gitsem de bir şey değişmeyecekti zaten. Yine yatak batacak, yine uyuyamayacak, yine aylak aylak dolaşacaktım.
O gece eve gitmedim... Çünkü tıpkı diğer geceler gibi uykuya dalamayacaktım.
O gece eve gitmedim. Sokaklar yalnızlığımı, yollar hıçkırıklarımı dinledi.
Bir sarhoş sesi göz yaşlarıma arkadaş oldu. Karaca olan kedi sessizce acımı onayladı.
Ve ben tüm gece kaldırımlarda süründüm...
Güneş yavaşça doğarken gülümsedim. Altları mosmor olmuş gözlerim ışığa hemen alışamamıştı. Uykusuz geçirdiğim yeni bir gün daha eklenecekti birazdan maziye.
Hava ısınmaya başladıkça tüm gece derimi yalnızca ince bir bluzun koruduğu geldi aklıma. Sıcakla yeni tanışmış gibi olan vücudum titredi.
Elimdeki topukluları yeniden ayağıma geçirdim. Saçlarımı ellerimle hafifçe taradım ve hızla bugünkü imza gününün olduğu yere doğru hareket etmeye başladım.
Hayat bu kadar zalimdi işte. Gece ciğerlerin sökülürcesine ağladığında sabah sana verilen tek tepki makyözün daha fazla kapatıcı kullanmak zorunda kalmasından bahsetmesiydi. Hayat bu kadar zalimdi işte.
Az sonra aldatılmış, tacize uğramış Chaeyoung gidecek ve yerine sürekli olarak gülümseyen, her daim mutlu sevimli bir Rose gelicekti. Hayat bu kadar da adiydi işte.
Kafamdaki düşünceleri bir kenara bırakıp hayranlarımla mutlu bir gün geçirmeyi diledim. Yanımda bana güç vermek için bekleyen dostlarıma baktım. Bazen onlar bile yetemiyordu boşluklarıma. Sessizce iç çektim.
*
İmza günü bittiğinde hızla arabamıza ulaşmıştık. Menejer sevinçle dibimde bittiğinde ona döndüm.
-Rose efsane bir program bizi bekliyor.
Koşmuş olduğu şişko adamın koltuk altlarındaki terden belliydi.
-Ne programı? dedim sakince.
Grupta program faaliyetlerine ben ve Jisoo giderdi genelde, bu yüzden şaşırmamıştım.
-WE GOT MARRIED.
-NE!
Bunu tüm kızlar aynı anda demiştik. Aslına bakarsanız bağırmıştık.
Meneje güldüğünde açıklama yapmak için durdu.
-Aynen bende çok şaşırdım ilk başta. Ama bu oldukça kısa sürecekmiş, sadece iki ay ve en önemlisi sen olmazsan yapmayız diyorlar, bölüm başı on yedi bin dolar teklif ettiler. Öyle olunca Yang başkan da kabul etti tabi. Biliyorsunuz bu ara çok fazla masraf yapıyor size. Karşılığını almalı.
Kızlar heyecanla bana döndüklerinde 'ooo' lamışlardı. Onları biliyordum, benim kafa dağıtabileceğimi umuyor olmalıydılar. Sanırım kendimi dinleyip durmamalıydım. Belki bu program toparlanabilmemde yardımcı olurdu.
-Öyleyse, sanırım kabul edebilirim. Paranın kimseye zararı olmaz.
Kızlar bana pis pis sırıtırken menejerde yanımızda ayrılmıştı.
Lisa sessizce konuştu.
-Lan düşünsenize Suho oppa falan oluyormuş eşi.
-OBA. Doğru lan, bu programa en çok sanatçı gönderen şirket SM.
Jisoo tuhaf bir şekilde konuştuğunda Jennie kıkırdamıştı.
-SM'deki her idol iyi. Tanrım düşüncesi bile güzel. Çok şanslısın Rose.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAST GOAL(Rosékook)
Fanfiction[Tamamlandı] O Premier Lig'te top sürmekte olan ARSENAL takımının forveti, 11 numara JEON JUNGKOOK.! Kendi ülkesi için büyük bir gurur, Kore Milli Takımının kaptanı. Zirveyi yaşayan bir futbolcu. Kadın fanatikleri daha fazla olan nadirlerden. Diğeri...