Special episode 3

2.9K 178 68
                                    

Arkadaşlar bir şey diyeceğim. Bizimkilerin Romaya ilk gittiği zaman uçakta bir instagram muhabbeti olmuştu. Jungkook Rose'yi takip etmişti falan hatırlarsanız. Birinizde çıkıp demedinizki uçakTa şebekiyi nerde buldu mq? Uçakta internet mi var amk bende yeni fark ettim. jkgnvafdbşkD NEYSE YENİ BÖLÜM UZUN BİR ARADAN SONRA SİZLERLE...

#

Havalimanının önünde duran taksiden indiğimde derin bir nefes çekmiştim. Junhoe ile çıkardığımız şarkının bir buçuk ay süren promosyonları bitmiş ve grupla yeni bir dönüş yapana kadar da tatil iznine ayrılmıştık. Lisa ve Jennie bu süreci Japonya'da Jisoo ise ailesi ile Jeju adasında geçirecekti. Bense Yang Başkan'dan yalvar yakar izin almış ve ligin başlaması sebebiyle üç haftadır görmediğim Jungkook'un yanına İtalya'ya gitmeye karar vermiştim. İkimizinde işleri çok yoğun olduğundan ilişkimize bir türlü vakit ayıramıyor ancak ayda bir iki kere görüşebiliyorduk.

Yüzümü kapatan ince şalı düzelterek güvenlikten geçtiğimde tanınmadığıma şükretmiştim. Tatilimin ziyan olmasını istemiyordum. Etrafta paparazzi görmek nişanlım ve benim için artık bıkkınlık veren bir eylem haline gelmişti. Hiçbir sıkıntı yaşamadan Yang başkanın bizzat kendi ödediği limitsiz kartlar ile aldığım business koltuğuma iyice yerleşip yolculuğun tadını çıkarmaya başladığımda bir yandan da Jungkook'un beni gördüğünde oluşacak tepkisini merak ediyordum. Zihnimde canlandırdıklarıma kıkırdayıp çantamdan okumak için getirdiğim kitabımı ararken bir yandan da sonbaharın ortalarında olmamız neticesiyle iyice soğuyan hava yüzünden hostesten kalınca bir battaniye istemiştim.

Sıkıcı yolculuğum bitip Roma'ya ulaştığımda hafiften başımın dönmesi bütün günümü jetlak yüzünden heba edeceğimin de habercisiydi. Roma sokaklarında esen hafif rüzgar titrememe sebep olduğunda hızla bir taksi çevirip gitmem gerektiğinin farkına vardım. Jungkook İtalya'da programdan kalan evi satın almış orada yaşamaya devam ediyordu. Eve ulaştığımda o ikimiz içinde çok özel olan tarihi şifre kısmına tuşlayıp kapıyı açmıştım. Jungkook'un antrenmanının bitmesine iki saat vardı. Bu sürede valizimi bir köşeye bırakıp dinlenme kararı aldım. Başımın ağrısının geçmesi umuduyla uykuya daldığımda Jungkook'un antrenmandan sonra hemen eve gelmesini diledim.

Bir saat kadar sonra çalan alarmla beraber uyanıp mutfağa geçtiğimde Jungkook için bir şeyler pişirmeye koyulmuştum. Üstelik bende bütün gün bir şey yememiş oldukça acıkmıştım. Birkaç sebzeli yemekten sonra biftek kızartmak için Kore'den getirdiğim vakumlanmış eti çıkardığımda o çok sevdiğim şeyden artık haz etmediğimi fark ettim. Evet yaklaşık on gündür kesinlikle et yiyemiyordum. Aksi halde bütün gün öğürüyordum. Sanırım bir sebepten dolayı iğrenmiş olmalıydım. Burnumu tuta tuta Jungkook için pişirdiğim ette hazır olunca derin bir nefes aldım ve Jungkook'u beklemeye başladım. Her an burada olabilirdi.

Bu sıralar elimden düşürmediğim kitabımın sonlarına yaklaşırken garaj kapısının açılma sesi ile irkildim. Gelmişti işte. Çabucak kitabımı bırakıp hızla yatak odasındaki aynanın önüne geçip saçlarımı düzelttim. Heyecandan ellerim titriyordu. O kapının şifresini girerken bende koridora geçmiştim. Elindeki telefona odaklanmış bir şekilde kapıyı ittirerek açıp çantasını bir kenara fırlattığında hala kafasını kaldırıp beni görmemişti. Elindeki telefonla işi bitip kitlediğinde sonunda başını kaldırmış ve gözlerimiz buluşmuştu.

-ROSE! dedi heyecanla. Aman Tanrım bu sensin!

Hızla bana doğru adımladığında açtığı kollarının arasına yerleşerek ona sarıldım. Hafifçe geri çekilip yeniden bana baktığında güldüm.

-Serap falan görmüyorum değil mi? dedi yanağıma dokunurken. Hayal falan değilsin yani? Baya bildiğin benim Chaeyoung'um. Biricik sincabım.

Yeniden gülümsediğimde hala yüzümü okşuyor ve beni inceliyordu.

LAST GOAL(Rosékook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin