2.Bölüm: Kısmet Ayarlama Operasyonu

224 43 7
                                    

Yukarıdaki şarkıyı açmayı ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın, keyifli okumalar:)

Yukarıdaki şarkıyı açmayı ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın, keyifli okumalar:)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2.Bölüm: Kısmet Ayarlama Operasyonu:

"Senin burada ne işin var?" diye sordum, onu aniden karşımda görünce kaşlarım çatılmıştı.

"Burası benim evim, asıl senin burada ne işin var?" Onun bu sözleriyle beraber, sanki zihnimdeki birkaç parça birleşmeye başlamıştı. Özgür Ali gözlerimin içine bakıyor ve benden bir cevap bekliyordu. Bundan birkaç saat öncesini hatırladım. Özgür Ali uçakta, tam yanımda otururken bana askerliğini bitirdiğini ve baba ocağına döndüğünü söylemişti. "Yoksa..." diye mırıldandım. "Yoksa sen, Devrim'in askerden gelen kardeşi misin?" Vereceği cevabı beklerken şaşkınca ona bakıyordum. Gerçekten böyle bir tesadüf olabilir miydi?

"Evet..." dedi gülerek. Sonra kaşlarını çattı; "İyi de sen ağabeyimi nereden tanıyorsun?" Tam cevap vermek için ağzımı aralıyordum ki, kalın mı kalın bir erkek sesi girdi araya. "Özgür Ali, bizim çaylar nerede kaldı? Çayı yeniden mi demliyorsun, anlamıyorum ki..." İşittiğim bu sesle beraber, elimdeki tepsinin ağırlığını duymaya başladım. Doğru ya, ben bu tepsileri balkondakilere götürecektim!

"Allahhh..." Özgür Ali bakışlarını benim gözlerimden çekip çay tepsisine sabitlemişti. "Ben çayları almaya gelmiştim, nasıl da unuttum." Sesindeki endişeli tınıyı işitmişti kulaklarım. Elini tepsiye doğru uzattı. "Ben alayım onu." Tepsiyi ona verdiğimde eli hafifçe elime sürtünmüştü. Gözlerimin içine baktı tekrar, o an kendimi oldukça garip hissettim. Bugün uçakta yanımda oturan ve korkudan bağıran o çocuk şimdi tam karşımdaydı.

O, elinde çay tepsisiyle beraber ilerlerken gözlerim onu takip ediyordu. Daha birkaç adım atmıştı ki ayağı takıldı ve kelimenin tam anlamıyla yüzüstü yere yapıştı. Elindeki tepsi de kendisinden birkaç metre ileriye uçmuştu tabii. Telaşla Özgür Ali'nin yanına gittim. Kollarını ileriye uzatıp gözlerini kapatmıştı ve yerde ölü gibi yatıyordu. Onu bu halde görünce endişelendim, bir şey mi olmuştu acaba?

"Özgür Ali, iyi misin?" diye sordum, onun hemen yanına dizlerimi kırıp oturmuştum.

"Offf..." diye mırıldandı. "Ben niye böyleyim ya? Yaptığım hiçbir iş düzgün olmuyor."

"Hadi kalk." Ellimi uzattım tutup kalkması için ama o, hiç oralı gözükmüyordu.

"Çaylar da döküldü, dışarıdaki garibanlar da çay bekliyor hâlâ." dedi, yere kapaklandığını falan unutup gülerek.

"Hadi kalksana artık." Bu sefer uzattığım elimi tuttu ve yerden kalktı.

"İyi misin?"

"Evet, teşekkür ederim." Eliyle saçlarını karıştırdı ve yere saçılan bardakları tepsiye doldurdu.

Yıldızlara DokunalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin