Hasta edersin {2}

314 24 58
                                    


2.BÖLÜM


Doğduğumdan beri hiçbir insanla bu kadar yakınlaşmadığımın şerefine gönderilmiş gibiydi gizemli kahve. Birinin bana dokunmasına korktuğum, inciteceğinden adım gibi emin olduğum için yıllarca uzak kalmıştım insanlardan. Hep bir mesafe vardı, konuştuğum kişilerle çok yakın olmamak için pek fazla görüşmezdim bile. Çünkü ne kadar bağlanırsan o kadar kırılırdın.


Duvarlarımın ardından bana seslenen iki kişi vardı. Hamdi ve Ezgi. İkisi de arkadaşım olsada hiçbir zaman güvenmemiştim hiçbir insana. Bırakıp giderlerdi, kırar ya da umursamazlardı.

Şimdi anın etkisiyle hapsolduğum kahveler beni derinine çekmeden ondan kurtulmam gerekiyordu.


Ellerimi göğsüne koyup itekledim. Yerinden kıpırdamazken sert çıkarmaya özen verdiğim ama hiçbir zaman başaramadığım sesimle kelimeleri vurgulayarak "Ne saçmalıyorsun sen? İltifatlar falan?" dediğimde mantığımı devreye sokmaya çalışıyordum.Ellerini duvardan çekip ceplerine soktuğunda keskin bakışlarını bana dikti. "Sadece merak ettim. Sabah çöp karıştıran, akşam burada çalışan bir kız. İlgimi çekti." Dilini dudaklarının üzerinde gezdirerek ıslattığında beyaz dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Benimle alay ediyordu!


Kaşlarımı çatarak "Bak, manyak mısın nesin? Senle uğraşamam ben. Yürü git işine." diyerek arkamı döndüğümde tuvaletin kapısını açtım. İçeri girmeden koridorda dikilen adama bakarken "Bir daha da duvara falan yaslama, o ne öyle kaçacakmışım gibi." dediğimde yüzündeki gülümseme yerini alaylı sırıtışına bıraktı. Net çıkan sesiyle "Kaçmayacak mıydın?" dediğinde bende ona "Arkamdan gelip birden duvara yaslarsan tabii ki tepki veririm. Tacize girer bu! Ne zannediyorsun sen? Gel beni duvara yasla, öp beni, ye beni dememi falan mı? Kusura bakma." dediğimde hızlı konuştuğum için derin bir nefes çektim içime. Sanırım yıllardır bu kadar uzun konuşmamıştım.Sabır diler gibi kafasını yukarı kaldırdığında pürüzsüz boğazındaki adem elmasını gözlerimin önüne serdi.


Kaşlarımı çatıp ne yapacağını beklerken ellerini ceplerinden çıkarmadan yanıma geldiğinde yavaşça hareket etmesine sinir olmaya başlamıştım. Kızlar tuvaletinin kapısında durduğumuz için içerideki birkaç kızın ilgisi dibimde biten çocuğa kaydı. Onlar gözleriyle bir bana bir de çocuğa bakarken umursamadan çocuğa döndüm. Kollarımı bedenime sarıp aramıza bariyer kurdum. Nefesi yüzüme vururken tenimde sıcaklığını hissediyordum. Bu çocuğun nefesi benim nefesimin zıttı gibiydi. İçime titreme yayıldığında dik durmaya özen göstererek gözlerimi gözlerine diktim. Boğazımda kocaman bir yumru oluşmuştu. Bu kadar yakın olması normal değildi!


"Sen ne kadar da çok konuşuyorsun böyle."Alaylı sesiyle kaşlarımı çatarken yıllar sonra ilk defa birinin bana çok konuşuyorsun dediğini duymuştum. Yüzüm şaşkınlığa bürünürken kafamı yana doğru eğip yapmacık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Sende ne kadar da sinir ediyorsun öyle?"Hızlı hareketlerle dibinden sıyrılıp tuvaletten içeri girip ona ters bir bakış atarak kapıyı yüzüne kapattım. Arkamdaki kızlar bizi seyrettiği için onlara da sinirle bakarak kabinlerden birine girip kapıyı kapattım. Sırtımı yasladığımda çocuğun yüzüne kapıyı kapattığım an gözlerimin önüne geliyordu. Yüzüme sırıtış eklenirken alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. İçimden kahkahalar atmak eliyordu. Çok havalıydı! Kendime içimden bir beşlik çaktım.

Ruhuna Hapset |18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin