9じ5

200 31 19
                                    

-Sadece hyungum... Neyse sana sonra anlatırım. Benimle gelecek misin?


Jiyong içinden dua etmeye çoktan başlamıştı. Seungri bunu kabul etmezdi bunun farkındaydı ama içindeki o kuşku bir türlü geçmiyordu...

-Gelirim.

Jiyong dua etmek için kapattığı gözlerini hızla açtı Seungri'nin yüzünde tek damla kuşku yoktu. Böyle bir şeyi nasıl kabul ederdi? Jiyong ondan ayrılmamak için sayısız plan yaparken...
Ama önce bir şey denemeliyiz...
Herkes merakla Seungri'nin diyeceği şeyi beklerken Seungri derin bir nefes aldı. Onun her hareketini mükemmel bir sanat eseri gibi izleyen Jungsuk yerinden kıpırdanarak sordu
-Neyi?

-Benimle uyur musun? Babam gittiğinden beri kabuslarım yüzünden uyuyamıyorum ve... Babam onunla uyuduğunda da kabus görmeyeceksin demişti ve...

-Tamam. Tamam küçüğüm, tabi ki birlikte uyuyabiliriz.

Jiyong oturduğu yerden hırsla kalktı ve büyük salonu gerisinde bırakarak merdivenleri hızla çıktı. Seungri'nin kabus gördüğü için kendisine gelmek yerine hiç tanımadığı bir adamla uyumak istemesi o kadar çok canını yakmıştı ki. Odasına girdiğinde yerinde duramıyordu. Bir yandan ağlıyordu bir yandan Seungri'nin hareketlerini ölçüp tartmaya çalışıyordu. Neden böyle yaptığını anlayamıyordu. Babası öldüğünden beri doğru düzgün görüşemiyorlardı bile sadece geceleri Seungri'nin odasına gidip kontrol ediyordu ama çoğu zaman Seungri'yi yatağında otururken görüyordu. Uyuyamadığının farkındaydı. Ama ona soramamıştı işte... Bir keresinde Seungri ona sadece babasıyla uyuduğumda kabuslarından kurtulduğunu söylemişti bu yüzden Jiyong çok istese Seungri'ye bunu soramamıştı. Kimseyi babasının yerine koyamaz diye... Ama görüyordu ki Seungri birilerini babasının yerine koymaya çoktan hazırdı.
Jiyong odasında gözyaşlarını özgürce bırakırken odaya girenin kapıyı çalmamasından Seungri olduğunu anlamıştı.

-Hyung?

Seungri cevap alamayınca hyungunun yanına gitti ama Jiyong hala Seungri'ye arkasını dönüktü. Bu kadar kızacağı ne yapmıştı ki Seungri...

-Şu an konuşmak istemiyorum Ri...

-Hyung neden ağlıyorsun?

Jiyong bu soruyla Seungri'ye önünü dönmüştü. Saklayacak bir şey kalmamıştı zaten.

-Neden mi ağlıyorum?! Cidden anlamayacak kadar aptal mısın Ri?

-Hyung.

-Beni bırakıp gidiyorsun! Ben seninle kalabilmek için üniversiteyi ertelemeye çalışırken hemde! Ve senin iki haftadır gram uyku uyumadığını biliyorum! İki haftadır yanıma gelmeni bekliyorum Ri! Ama gelmedin! Ve... Az önce tanımadığın bir adama...

-Hyung...

-Onunla uyumak istediğini söyledin Ri!

-Amcam o benim...

-Nereden biliyorsun! Kan bağınız bile yok! Ne amcası? Kimseye güvenip yanında uyuyamayan çocuk tanımadığı bir adamla uyuyabileceğini söylüyor! Ne komedi ama değil mi? Ben seni sen bu eve geldiğinden beri kiliseye sokmaya çalışıyorum! Benim için bile sadece kapının önünde dikildin! İçeri girmedin! Söylesene Ri... En son kendi vaftiz töreninde kilisenin içine giren biri nasıl oldu da yeni tanıdığı adam istedi diye kiliseye girdi? Anlayamıyorum Ri... Yoksa

-Yoksa?

Jiyong cevap vermek yerine gözlerini silerek bakışlarını kaçırdı. Bu görüntü Seungri'nin alışkın olduğu bir şey değildi. Hemde hiç değildi. Ama cümlenin devamını çok merak ediyordu. Jiyong bakışlarını kaçırıyordu çünkü cümlenin devamı hiç iyi yerlere gitmiyordu. Belki Seungri'nin bile fark etmediği şeylere...

Lucifer | Akuma | Nyongtory Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin