15 じ7

207 22 7
                                    




Jiyong bir kez daha nefes aldıktan sonra sağ elini kaldırarak zili çaldı. Biraz bekledikten sonra açılan kapı ile bakışlarını yerden kaldırdığında karşısındaki yarı çıplak, kaslı, adamla göz göze geldi. Jiyong emin olmak için kapının üzerindeki numaraya tekrar baktı. sekiz numara... Evet bura olmalıydı. Yoksa yanlış yeri mi söylemiştiler? Karşısında onu hiçbir şey söylemeden izleyen adama bakarak

-Seungri'ye bakmıştım ama yanlış geldim galiba...

-Siz kimsiniz?

-Yanlış geldim galiba. Üzgünüm.

-Yanlış gelmedin. Ve soruma cevap ver sen kimsin?

-Doğru yerdeysem bu soruyu ilk önce sen cevaplamalısın.

-Anlamadım?

-Çok zeki birine benzemiyorsun zaten anlatsam da anlamazsın. Şimdi... Çekil önümden.

Mino adamın önüne dikilerek geçmesine engel olurken Jiyong başını hafifçe kaldırarak önüne dikilen çocuğa sert sert bakmaya başladı. Çocuk Jiyong'un içeri girmesine engel olurken Jiyong sinirinden çıldırmak üzereydi. Bu herif kimdi ve burada ne arıyordu? Her şeyden önemlisi neden yarı çıplaktı? Seungri neredeydi?

-Sen kimsin?

-Ben Jiyong, Kwon Jiyong! Şimdi Seungri'ye benim geldiğimi söyle hemen gelecektir! Git ve söyle.

-Bekle burada

Karşısındaki çocuk kapıyı kapatırken Jiyong'un ağzı şaşkınlıktan aralanmıştı. Bu çocuk kimse sinirlerini bozuyordu. Çıldırtacak kadar sinirlerini bozuyordu. Biraz sonra kapı hızla açıldığında Bu kez Seungri yarı çıplaktı ve altında sadece kısa bir şort vardı. Bunlar evde ne yapıyordu Tanrı aşkına.

-Oh hyung... Gelsene içeri

-Emin misin Seungri? Geleyim mi cidden? Müsait misiniz? Buradan bakınca hiç müsaitmişsiniz gibi durmuyor ama...

Seungri başını eğerek kendine baktı sonra arkasında elinde ki kahvesi ile duvara dayanmış onları izleyen yarı çıplak -fazla iyi görünen- Mino'ya baktı. Cidden hiç iyi bir profilde değildiler... Ama Seungri Jiyong'un sesindeki sitemi almıştı... Yarım gülümseme ile kapıyı açarken Jiyong'un önğnden çekilerek içeri geçmesi için yol açtı.

-Şu an müsaitiz hyung... Bu Mino... Arkadaşım.

-Hımm sadece arkadaş gibi duruyor cidden.

Jiyong Mino'nun yanından geçerken ona tip tip bakmayı ihmal etmemişti. Mino ona karşılık olarak sadece sırıtırken. Jiyong ağzına bir tane vurmamak için kendini zor tutuyordu.

-Mino bize de kahve getirir misin?

Mino elindeki kahveyi Seungri'ye uzatırken mutfağa doğru yürümeye başladı. Jiyong hala ona tip tip bakarken Seungri'nin kahveyi içişine şaşırıyordu. Eskiden kimsenin bardağını kullanmayan insan. Şimdi birinin bardağından kahve içiyordu.

-Sadece arkadaş olduğunuza emin misin Seungri?

-Evet eminim hyung...Ee sen neden gelmiştin?

-Gideyim istersen Ri... Hem bir şeyleri böldüm galiba...

Jiyong Seungri'nin  bir ara tebessüm ettiğini görür gibi oldu  ama emin olamadığı için duruşunu bozmadı. Gelmeden önce hiç böyle hayal etmemişti.

-Hyung yok bir şey dedim ya.

-Sen öyle diyorsan... Hem ne zamandır görüşmüyoruz bir kez sarılmadın bile Ri... Hiç özlemedin sen beni... Mezuniyetime bile gelmedin. Ne ara bu kadar kötü oldu aramız? Bilmeden seni kıracak bir şey mi yaptım?

Lucifer | Akuma | Nyongtory Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin