Bir şeyleri gizlemek ne denli doğru bilmem ama kendimle atışmaktan yoruluyordum bazı zamanlar. Ona mesaj yazıp yazıp silme huyum beni körüklüyordu belki de ona çekiyordu. Nerden başladıysam bu aşk işine hiç hoş olmadı.
Salı günü olduğunca sıcak bir havada kahvenin sırrını verecekmiş gibi bir izlenim yaratmıştı Firuze. Evinin kapısını rahatlıkla açtı bana içeriye buyur etmedi ben de beklemedim ayakkabılarımı kenara çıkartıp halısında yürüdüm. Ayaklarını sürüdüğü adımlarına şahit halıda. Halı deyip geçmeyin.Birkaç kahkahalı sohbet-ah gülüşü-, danslar, filmler derken saat hayli geç olmuş, gözlerimi araladığımda gördüğüm sahne nabzımı titretmeye yetmiş bulunuyordu. Dizlerime uzanmış, ellerim saçlarına sarılmış, nefesini duyuyordum kulaklarımla değil ama bildiğin içimde duyuyordum. Onun yerine de nefes almaya durmuşum farkında olmadan. Bilgisayar hala açık bir şeyler mırıldanıyordu şiir severler duymuyordum inanın.. nefesinden gayrısı o an yoktu benim için. Hafifçe doğrulup gitmem gerektiğini fısıldadım ona. Ve o an tarihsel bir süreç gibiydi ' uykusundan sıçradı ve elime dokundu' tanrım kalbim yerinde mi ?
Bu duyguyu ilk kez yaşamıyordum elbet ama tanrım kalbim yerinde mi sahi ?
' gözlerini aralayıp elimi daha sıkı tuttu'
Cennetteyim varsaydım.. Eli elimde dünyada olmam büyük yalan olurdu. Bayılmadım üstelik. Konuşamıyordum, ikimizin yerine de nefes almıyordum bu kez. ' dizlerimden usulca kalkıp saçlarını topladı' parmaklarım sarılıyordu..
İlk kez mi yaşıyordum yoksa, cennet avuçların mı?
Ceketimi uzatıp kapıyı açtı ve kapıları açıldı gönlümün. Asla sevmeyeceğim diyordun Adil ne oldu şimdi?
Bir kadın eline ilk kez değmiyorsun? Beynimi kenara koyup yüzümdeki aptal gülümsemeyle avuçlarımı kokladım. Saçların kokuyordu öyle ki o an inandım cennetteydim. Şarabımı alıp eve doğru yol aldım. Cennetteydim günahı olmazdı elbet. Ellerimi dudaklarıma götürdüm öptüm kokusundan, gözlerimi yumdum dizime uzandı. Aşkı sunturlu ormanlara vurdum, bir menekşe kokusuna aldandım. Şarabıma baktım. Tanrım cennette miyim?