Korkuyordu adım atmaktan, şehirden uzaklaşacaktı o otobüse binince bir daha gelmeyecekti İstanbula. Sahi o otobüs nereye gidiyordu. Bilmiyordu. Ne yapacağını bilmeden aldatılmanın verdiği telaş işe koşar adımlarla uzaklaştı. Gideceği tek yer yoktu. Her yer onunla vardı bi baktı şehir boş. Kaçmak en iyisi dedi.. dokunduğunu düşündü onun bedenine. Sarıldığında vurulmuştu beyninden. Çünkü o yalnız ona sarılmıştı.. dudakları bir kelimelere bir ona kavuşurdu. Başını cama yasladığında kafası bir kaç kez çarptı sandı ki yol bozuk yanıldı. Gözlerini her kapayışında o lanet sahne geliyordu aklına sevgilisinin dudaklarına karışan dudaklar, kahkahalarla birbirinin bedenlerini keşfe sürüyorlardı. Önceleri hareket edemedi. İzledi onlar bir film sahnesi gibi adam kadının kirpiklerini yaklaşıp öpmeye koyuldu. Bir filmde bıçaklanan birini izliyor gibiydi yalnız bıçaklanan kendisiydi. Devam ediyordu izlemeye bağırmak istedi ortalığı yakıp yıkmak cesareti kalmamış eli ayağı kesilmiiti sanki odaya sessizce gidip bir kaç kitabını ve ceketini alıp kapıyı hafifçe çekti gülüşmelerden duymamışlardı belli ki. Bir kaç dakika ardından çıkan olur diye bekledi ve bir kadın kahkası duydu evine ilişti gözleri onların evine.. iyi şeyler düşünmenin vakti değildi şimdi. On iki saat süren yolculukta bütün saatler bu anı düşünerek geçti. Telefonu çalsın diye bekledi belki belki arar ve giderdi. Elbette giderdi.. aptal aşık olmak bunu gerektirirdi o başka bedenleri keşfederken onsuzluktan yalnızca başka şehri seçmekti tek yolu..