Bölüm 3-"Gitme."

676 51 7
                                    

Vücudumdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissediyordum. Ellerim titriyor ve kendilerine bir yuva arıyordu. Tüm bu arayışın sonunda bir gömlek yakasına tutunmaya karar vermişlerdi. Elimin altında aşağı yukarı inen göğüs kafesi şu an yaşamaya devam etmem için birebir bir sebepti. Ve aynı zamanda korkularımı bastırıp çığlık atmamam için de.

"On... Dokuz...Sekiz..." Kulağıma fısıltıyla sayılan bu sözler beni daha çok baygınlığa itiyordu. Ama kulağımda yankılanan bu ses aynı zamanda beni karanlıktan çekip aydınlık bahçelere çekiyor gibi hissediyordum. Elimle gömleğini daha çok kavradım. Uçurumdan düşerken bir dal parçası bulup ona tutunmuş gibi hissediyordum. Bu dalın kırılıp kırılmayacağından emin değildim. "Dört... Üç... İki... Bir." 

Işıklar bir anda yandığında karşımda dikilen mavi gözler koyulaşmış haldeydi. Yine bana bakmıyordu. Bu beni daha çok strese sokuyordu. Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Onun çok sevdiğim gözleri bana bakmıyorken benim ne kadar acı çektiğimi, kendimle içimden kavga ettiğimi tahmin edemezdi tabi. Bana ne yaptığının farkında olmasını isterdim. Ama bu zamana kadar farkına varamamıştı. Bundan sonra da bir şeylerin değişeceğine dair inancım yoktu. Ömrümüzün sonuna kadar böyle gidecektik belki de. Ben onu uzaktan izleyecektim. Belki de başkalarıyla olacaktı.

Tüm kötü düşünceler karanlıktan bir anda çıkmış gibi beynime istila etmişti. Ancak ışıkların yanmasıyla da gitmiyorlardı. Ben de hala Yağız'ın gömleğinin yakasında olan elimi ne çekebiliyordum ne de herhangi bir hareket yapabiliyordum. Buna karşın o da hareket edemiyordu. "İyi misin?" dediği an elimi çekmeyi akıl edebildim. Yavaşça elimi çektim. "Evet, sanırım." diyerek kekelediğim anda telefonumdan mesaj sesi geldi. Bunu ondan kaçmak için güzel bir bahane olarak gördüğümden hemen telefonuma baktım. Böylelikle bu konu hakkında birbirimizin yüzüne uzun uzun bakmamıza gerek kalmayacaktı. Mesajı okudum. 'Bir saate oradayım abla.' 

Daha bir saat boyunca burada rezillik yapacağımı kavradığım zaman Yağız'a döndüm. "Bir saate kardeşim gelecekmiş. Anahtarla." Kafasını salladı. Eliyle üstümü gösterdi. "Üstün kirlenmiş." Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Kolumu tutmasıyla ağzımı bile açamaz hale gelmiştim. Birlikte yukarı çıktığımızda beni yatak odasına götürdüğünü fark ettim. Şu an burada olmak bile beni çok garip hissettiriyordu. 

Uyurken onun saçlarını okşadığımı hayal ettiğim oda buna benzer bir şeydi. O iki kişilik yatağında uyurken ben de yanına uzanmış kıvrımlı kirpiklerini izlemeyi düşünüyordum geceler boyu. En az mavi gözleri kadar beni etkileyen ellerini avucumun içine alacaktım. Parmaklarının üzerinde kendi parmaklarımı gezdirecektim. Yanağını okşayacaktım. Uyanmayacaktı, sabaha kadar uyanmasını bekleyecektim. Durumumdan şikayet etmeyecektim. Çünkü o esnada dünyanın en mutlu insanı olacaktım.

Ben tüm bu düşüncelere yatağına odaklanıp bakarken ne ara getirdiğini anlayamadığım kıyafetleri bana doğru uzattı. "Burada giyinebilirsin. Aşağıdayım." Kıyafetleri elime tutuşturdu. Tam arkasını dönüp giderken kolunu tuttum. "Teşekkür ederim ama bunlara gerek yok. Gideceğim zaten bir saate."

Sert bakışlarını üzerime dikti. Bana bu kadar uzun süre boyunca bakması ilk kez yaşanıyormuş gibi hissettim. "Giyeceksin."  Kafamı salladım. Ona karşı gelmek mantıksız geliyordu. Gözlerini bana dikmişken onu reddetmek de benim için imkansız bir olaydı. 

Odadan hızlı adımlarla çıkışını izledim. Giderken kapıyı kapattığında kapıyı kilitleme gereği bile duymadım. Nedensizce ona karşı güvenim vardı. Onu yıllardır tanıyor gibi hissediyordum ve ben bu histen memnundum. Ne kadar garip hissettirse de. 

Bana verdiği kıyafetleri üzerime geçirip odasındaki boy aynasına baktım. Onun kıyafetleri üzerimde biraz bol duruyordu. Bu kıyafetlerimin üzerimden hiç çıkmaması için odada gözlerim yapıştırıcı aramıştı. Ve tabiki bulamadın Hazan. Biraz daha aynadaki görüntümü izledikten sonra odadan çıktım. Bana verdiği eşofman ne kadar belime iyi şekilde oturmuş olsa da paçaları uzundu. Sanki uzun bir elbise giymişim gibi paçaları tutuyordum. Dışarıdan ne kadar komik gözüktüğümü tahmin edebiliyordum. Yanaklarımın kızardığını fark edebiliyordum. Bu düşünceyi kafamdan uzaklaştırarak salona indim. 

GİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin