Gözlerimin kapalı olmasına rağmen pencereden gelen yoğun ışık hüzmesiyle istemeyerek uyandım. Üstümdeki örtüyü kendime daha da çekerek biraz daha uyumayı planladım. Ama pencereden gelen o ışık hüzmesinin buna gerçekten niyeti yoktu. Odamda olmama şaşırdım. Nasıl buraya geldiğim hakkında bir fikrim vardı ama bunları düşünmemeye karar verdim. Düşündükçe işin içinden çıkamayacaktım.Komidinin üstünde duran telefona baktım. Tüm cevapsız arama ve mesajları es geçerek saate baktım. Ne kadar işe gitmeyi bugün hiç istemesem de gitmeliydim. Tek iyi taraf hazırlanmak için gerekenden fazla zamanım olmasıydı. Erken kalkmanın ödülü olarak kendime kahve yapmayı düşündüm. Kendimde nereden bulduğumu bilmediğim gücü kullanarak hızlıca yataktan kalktım. Mutfağa doğru ilerledim. Salona girmek bile istemediğimden göz ucuyla bir bakış dahi atmamıştım. Hızlıca kahvemi yaptıktan sonra sıcacık yatağımın kollarına geri döndüm.
Düşünceler etrafımı sararken Ece'yi arayarak kafamı rahatlatmayı düşündüm. Ancak saat onun uyanması için erkendi. Hamile birini sabahın köründe arayıp da rahatsız etmek hiç hoş bir hareket değildi. Bu kişi her ne kadar sizin kardeşiniz olsa da. Ardından aklıma annem geldi. Eğer onu uzun süredir aramadığım için bir şeyler olduğunu sezip bana hesap sormayacak olsa onu arayabilirdim. Annemi tanıyordum. Kesinlikle bunu yapacaktı ve benim tüm sorgularını kaldırabilecek gücüm henüz yoktu. Daha kendim tüm olanları sindiremiyorken bir de bahane bulamazdım.
Ece'nin varlığından dolayı şu ana kadar çok bir arkadaşım yoktu. Olanlarla da her olanı konuşabilecek kadar samimi değildim. Derince bir nefes aldım. Kendi kendime kalmış olmanın ağırlığı yüzüme tam anlamıyla vurmuştu. Düşüncelerimden sıyrıldığım anın kahvenin bitişine denk gelmesi ise sevindirici bir haberdi. Biraz da duş alırken düşünmem gerekiyordu. Belki kısa süreli bir duş üstümdeki yükleri atmamda yeterli olabilirdi.
Suyu açıp ısınmasını beklerken hızlıca soyundum. Akıllı ev olduğundan su da hızlı ısınıyordu doğal olarak. Ve evet su tasarrufu konuşmama giriş yapmadan bunu düşünmeyi bırakmalıydım. Sonuçta su konusundan daha büyük dertlerim vardı ve kafamı dağıtma girişimlerim sonrasında hiçbir işime yaramayacaktı.
Uzun uzun saçlarımı yıkadım ve hala ne yapacağımı bilemez haldeydim. Ölü taklidi yapsam beni fark ederler miydi acaba? Hazan saçmalama. Sen modelsin.
Bu fark ederler demek oluyordu. Doğal olarak her gün fotoğrafını çektiğiniz bir şeyin yokluğunu fark ederdiniz. İşten de kaçamazdım. Zaten Yağız Bey bizi eksiksiz bekliyordu bugün çekimlere, değil mi? Emredersiniz patron. Duştan çıkıp dolabımın önünde durdum. Elime ilk gelen şeyi giymeye karar vererek gözlerimi kapattım. Elimi dolabın derinliklerine uzatıp bir kumaş parçasını çekip çıkardıktan sonra gözlerimi açtığımda bunun bir etek olduğunun farkına vardım. Harika! Dün olanlar yetmezmiş gibi şimdi süsleniyor imajı verecektim.
Kendime verdiğim sözü tutmak adına eteği giyindim ve üstüne yakışacak bir gömlek buldum. Çekim için başka bir şey giyecek olmama rağmen bu kadar süsleniyor olmam akıl sağlığımın yerinde olmadığını açıkça ortaya koyuyordu. "Kaç gündür Yağız Bey beni delirtti millet. Bunu siz de öğrenin. " diye haykıran bir surat ifademin yanına bir de aynı şeyleri haykıran kombinim vardı artık. Saçlarımı kurutup sade bir makyaj yaptıktan sonra dairemden çıktım.
Birkaç gün önce olan olaylar yüzünden artık her çıkışımda öncelikle anahtarımı kontrol ediyordum. Anahtar önemli bir şeydi sonuçta. Tüm saçmalamalarımla beraber asansöre yürürken onu asansörün orada gördüm. Bana dönüp etkisi altında kalmaktan kurtulamadığım gözlerini üzerime dikince aklıma dün yaşananlar bir anda akın etti.
"Öp beni." Ne söylediğime inanamıyordum. Beni yanlış anlayıp çok farklı şeyler düşünmesinden korkuyordum. Beni öpmesini deli gibi istiyordum evet. Bunda da yanlış anlaşılacak bir şey yoktu. Çünkü her şeyi bağıra bağıra söylemiştim. Dudakları dudaklarımın üzerine daha da yaklaşırken kalbim sanki elimde atıyormuş gibi hissediyordum. Gittikçe birbirine yaslanan bedenlerimiz de olayın ayrı bir boyutuydu. Belimdeki elini daha da bastırarak beni olabildiğince kendine çektiğini hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİT
Teen Fiction"Senden başkası umrumda değil. Senden başkası yok. Senden öncesi ve senden sonrası var. Ben senden öncesini umursamıyorum. Senden sonrası da ancak seninle olur. Anla bunu." Karşımda duran adama inanmak istiyordum. Ama inanamıyordum. Nasıl bu ha...