"Hepsi benim yüzümden." O lanet telefon çalmasaydı, çalmış olsa bile ben onun yanındayken telefonuma sarılmayı bir kaçış yolu olarak görmeseydim, o telefonu sıkı tuttuğum için elimden düşmeseydi ve en kötüsü ben o telefonu almak için eğilmeseydim ona bunlar olmayacaktı. "Ben sana zarar vereceğimi düşünerek ne kadar kendimi senden uzaklaştırmaya çalışsam, daha fazla zarar veriyorum sana." Ellerine baktım. İki parmağını sargıya almışlardı. Elinin açıkta kalan kısımlarında parmaklarımı gezdirdim. "Ben özür dilerim, yine." Sesim titremişti. Beni duymuyor olmasına bu noktada sevinecek halde bile değildim. İki gündür karşımda kıpırdamadan uyuyordu. Gözlerini açsın, bana kızsın bağırsın istiyordum. Ama o sadece uyuyordu. Yüzündeki, vücudundaki bir sürü yara beni kaza anına götürmekten de öteye gidiyor, aynı anları yaşamama neden oluyordu.
"Yağız!" diye bağıran Hazan'ı duyduğumda kafamı hızlıca kaldırdım. Vücuduyla benim önümü kapatmaya çalışan Hazan'ı da o zaman fark edebilmiştim. Sonrası ise havada uçuşan camlar, küçük bir çığlıktı.
Gözlerimi açtığımda ise çığlıklar susmuştu. Artık camlar uçuşmuyordu havada. Kendime baktığımda sadece birkaç küçük sıyrık gördüm. Üzerimde Hazan'ın bana doğru yığılmış bedeni vardı. "Hazan." diye acıyla ona seslendim. O dokunmak için ölüp bittiğim saçlarına ilk kez tereddütsüz dokunarak saçlarını çektim. Yüzünün her yerinin kan olduğunu görünce dehşetle geri çekildim. Sesimin titrediğini hissederken defalarca adını söylemekten başka bir şey yapamıyordum. "Yardım edin." diye bağırdım ve kimse duymuyordu. Kazadan önce almayı başardığım telefonu küçük bir uzanışla elime geçeceğini gördüğümde umut kırıntıları içimi doldurmaya başladı. "Dayan güzelim, dayan." Hazan'ı fazla hareket ettirmemeye çalışarak telefona uzandım ve hemen ambulansı aradım.
Yerimizi tarif ettikten sonra beş dakikaya burada olduklarını söyledikleri an telefonu yere fırlattım. Hazan'ın saçlarını yeniden yüzünden çektim. Üstümdeki kazağın yumuşak tarafını ortaya çıkartıp yüzündeki kanları temizlemeye çalıştım. Bu görüntü ona yakışmıyordu. Her şey ona yakışırdı ama bir ölü gibi yüzünde kanlarla üzerimde yatması ona hiç mi hiç yakışmıyordu. "Gidemezsin hiçbir yere. Benimlesin." Paranoyakça "Benimlesin." diyip duruyordum. Elimi kalbine yerleştirdim. Hala kalbi atıyordu atmasına ama bu kadar güçsüz bir şekilde atması beni yerden yere vuruyordu.
Ambulansın sesini duyduğumda saçlarının arasına bir öpücük bıraktım ve kokusunu içime çektim. "Buradayım. Benimlesin. Hep burada olacağım, yeter ki gözlerini aç." Ve sonra onu üzerimden alıp uzaklaştırdılar. Beni de başka bir ambulansa koyduklarında tek istediğim bir an önce ona ulaşmaktı.
Yaralarım Hazan'ınki kadar ciddi olmadığından ambulansla hastahaneye gidene kadar pansumanımı yapmışlardı. Danışmadan Hazan'ı sorup onu aldıkları odaya doğru ilerledim. Asansörün geç geleceğini düşündüğümden koşarak merdivenlerden çıktım. "Sizi içeri alamayız beyefendi." Karşımda, kapının önünde dikilmiş hemşire beni çileden çıkarmaya and içmiş gibiydi. "Ama onun bana ihtiyacı var." Hemşire bana olumsuzca kafasını salladığında kendime bile itiraf edemediğim o cümleyi kısık sesle dışarı vurdum. "Benim ona ihtiyacım var."
Tam o esnada içeriden Hazan'ın kontrollerini yaptığını düşündüğüm doktor çıktı. "Hastanın yakını mısınız beyefendi?" Uzun süre düşündüm. Onun nesiydim? Hiçbir şeyi. Bir şeyler öğrenmem gerekiyordu. "Nişanlısıyım." Ortaya sevgililik yalanı atsam bana bilgi vermeyeceği yüzünden net bir şekilde okunuyordu. Bu yüzden yalanıma devam ettim. "Birlikte gezmeye gidiyorduk. Kaza yaptık. Lütfen beni bilgilendirin." En sonunda kafasını salladı.
"Hazan Hanım kaza anında kendini sizin önünüze atmış diye bir duyum aldım. Hastayı gözlemlediğimde görüyorum ki bu ona çok zarar vermiş. Başta yüzü olmak üzere tüm vücudu kesiklerle dolu ve zarar görmüş halde. Hasta bu durumlar geçene kadar ağır bir travmayı görüntüsel olarak yaşayabilir. Bu süreç içinde onun yanında olmanız ona çok iyi gelecektir. İki parmağında da kırık var."
![](https://img.wattpad.com/cover/135850718-288-k356314.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİT
Teen Fiction"Senden başkası umrumda değil. Senden başkası yok. Senden öncesi ve senden sonrası var. Ben senden öncesini umursamıyorum. Senden sonrası da ancak seninle olur. Anla bunu." Karşımda duran adama inanmak istiyordum. Ama inanamıyordum. Nasıl bu ha...