*Açıklama*
Karakterlerin isimlerini yeniliyorum, Deniz ve Irmak. Eski bölümlerde düzeltmeler yaparım iyi okumalar.***
Güzel bir sabaha uyandık. O gözlerini açana kadar onu izledim. Açtığında hızlıca gözlerimi kapattım. Ama uyuyor numarası yaptığımı anladı.
"Cidden kedi gibisin ya."
"Senin kediciğinim."
"Kediciğimi bugün denize götüreceğim."
"Birlikte mi ?"
"Birlikte tabi."
Gülümsedim. İtalya'ya geldiğimizden beri çok mutluydum. Deniz de öyleydi. Sevgilisi veya sevdiği kız onu üzemiyordu çünkü benimle eğlenirken kafası dağılıyordu. Biraz benim sayemde mutluydu ama o bunun farkında değildi.***
Kahvaltı yapıp odaya geri geldik. Ben üzerimi değiştirdim daha sonra o da değiştirdi. Birlikte dişlerimizi fırçaladık. Utanmıştım biraz. Çünkü o tişörtünü giymeden dişlerini fırçaladı. Tişörtünü de giydikten sonra odadan ayrıldık. Otelden çıkmadan önce bağcıklarımı bağlamak için otelin bekleme yerindeki koltuklarda oturduk. Yan koltukta tatlı bir kız oturuyordu. Saçlarını okşadım. Sonra Deniz kızın yanına oturup kulağına bir şey fısıldadı. Küçük kız yarım yamalak türkçeyle kedicik dedi. Gülümseyip balığa baktım.
"Çok güzel bir kalbin var."
"İkimizin de güzel bir kalbi var Irmak."Otelden çıktık. Dediği gibi büyük bir deniz görünüyordu ve oraya gidiyorduk. Kayalıklar da vardı.
"Bu deniz mi oluyor yoksa okyanus mu ?"
"Balığın okyanusu oluyor."
"Kim ?"
"Sen."
"Kalbin çok güzel Deniz."
"Biliyorum."Kayalıkların hemen ardında geniş bir okyanus vardı. Mavinin huzuru yoğundu. Ama onun yanımda olması daha da huzur veriyordu.
Kayalıkların birine oturdum. Rüzgar saçlarımın aradından geçip gitti. Balık şarkı mırıldanıyordu. Gözlerimi kapatıp kendimi derin hayallere bıraktım. Farketmeden o da yanıma oturmuştu. Birkaç dakika sonra gözlerimi açınca farkettim. Sağımda duran güzel yüzüne baktım. Yüz hatlarını inceledim bir süre. Uzun süre göz gözeydik. Gözbebekleri daha da büyüdü.
Gözleri güzeldi,bana göre. Klasik kahverengi gözlerdendi ama kısık bakıyordu. Ya da bana bakıyorken güldüğünde kısılıyordu. Elimi yanağında gezdirdim.
Yüzünü sevmek bile çok güzeldi. Yanımda olması... Bugün güzel bir gün olacaktı. Başımı okyanusa çevirip biraz uzaktaki adalara baktım. Beni kollarıyla sarıp göğsüne yasladı. Beni sevdiğini söylemesi değil,böyle hissettirmesi güzeldi. Kalp atışları güzeldi,manzara güzeldi,gözleri güzeldi,zaman ve mekan güzeldi. Daha da isteyeceğim bir şey yoktu.
"Seni seviyorum Deniz" ah,işte uzun zaman sonra söyleyebildim.
"Ben de seni seviyorum kediciğim."
"Güzel."
"Elini ver."
Elimi tuttu. Tüm vucüdumu bir soğukluk sardı. Garip hissettim. Gözlerimi kapattım. Ne güzel şey seni sevmek balık.
Elimi çekip çeneme koydum.
"Elimi çeneme koyup seni saatlerce izlemek istiyorum. Ama utanırım biliyorsun. Denize bakmak da sana bakmak gibi olduğu için birlikte denizi izleyelim."
"Kabul."
"Seni çok seviyorum ya."
"Ben de."Okyanus diye bildiğim sonsuz maviliğin kayalıklarında birlikte bir buçuk saat oturduk. Ben huzurun sözlük anlamını o bir buçuk saatte tatmıştım.
"Deniz."
"Efendim ?"
"Burada kalalım."
"Ne ?" dedi şaşkınca.
"Burada kalalım. Ne istersen yaparım, burada yaşayalım. Sadece ikimiz. Herkesten uzakta her şeyden uzakta. Yeni bir sayfa misali. Burada yaşamaya başlayalım."
Uzaklara daldı. Aklına yatmamıştı bu fikir. Adım gibi emindim,benimle neden burada kalacaktı yaşyacaktı ki.
"Tamam."
"Tamam mı ?"
"Duydun işte tamam dedim."
Şaşkınca gözlerim büyüdü.
"Bakmasana öyle." deyip güldü.
"Çok mu güzel ?"
"Kedi gibi." Birkaç saniye bakıştık.
Gözlerinde kendimi görebiliyordum.
"Hep böyle bakarım sana."
"Söz mü ?"
"Söz Deniz."
Sımsıkı sarıldık. Saçlarımı öptü.
"Hiç aklıma gelmezdi kabul edeceğin."
"Seviyorum seni."
"Ben daha çok balık."
"Biliyorum." O saçlarımı koklarken gözlerimi kapattım. Güneşin batışını izledik kayalıklarda. Denize yansıyan turuncu renk,aynı balığın kalbimi boyadığı gibi çok güzeldi.
"Denizde bir balık varmış martıya aşıkmış."
"Senin gibi imkansızı oynuyor o da kedicik." Güldük ama tuhaftı...
"Şu turuncu renge bak. Sanki deniz benim kalbim,sen gelip güneş yansıması gibi turuncuya boyamışsın."
"İstersen güneş de olurum,balık da,deniz de..."
"Ben de..."
"Kediciğimsin."
"Balığımsın."
Hava kararana kadar ben omzuna yaslandım,denizi seyrettik.
"Hava soğudu balık." daha sıkı sarıldı. Bir süre sonra yağmur atıştırmaya başladı. Kapüşonlarımızı örtüp otele doğru yürümeye başladık. Koluna girdim. Kapüşonum düştü. Eliyle yeniden kapattı.
"Üşüteceksin."
Kokusuna bıraktım kendimi. Kapüşonum düştükçe o kapattı. Ben de bilerek açmaya başladım.
"Hasta olacaksın Irmak."
"Olayım,bana bakmaz mısın ?"
"Bakarım." göz göze geldik. Güzel tesadüftü.
"Ama yine de... Üşümeni istemiyorum kediciğim."
Yağmurda yürürken elini tuttum. O da elimi sıktı. Otele vardık. Geç saate kadar otelin havuz kenarında oturduk.
Kalp atışlarını dinledim bir süre.
"Bu nasıl bir his ya ?"
"Ya derken kedi gibiydin."
"Seni çok seviyorum. Çok."
"Biliyorum çok."
Havuzu izledik.
"Deniz manzaramız şuanlık havuz manzarası oldu kusura bakma kedicik." deyip güldü. Ben de güldüm.
"Deniz manzarasını görmüyor musun ?"
"Nerede ?"
"Sensin."
Anladıktan sonra masum bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
Havuzun kenarında oturmaktan sıkılınca odaya girdik. Aklımda hâlâ İtalya'da yaşamayı kabul etmesi vardı. Nasıl olabilirdi ? Nasıl kabul edebilirdi ?
O sırada balık televizyonu açtı. Yeni başlayan bir film vardı.
"Birlikte televizyon seyredelim."
"Kabul."
Işıkları kapatıp yatağa,onun yanına oturdum. Omzuna yatıp filmi izlemeye başladım. Filmdeki karakterler bizim gibilerdi. Senaryo farklıydı ama karakterleri kendimize benzeterek hareket ettik. Mesela dans edeceklerse Deniz bana filmdeki erkeğin taklidini yaptı. El ele tutuşuyorlarsa elimi tuttu. Sarılıyorlarsa da sımsıkı sarıldı. Saçlarımı öpmeyi de unutmadı. Filmin sonu kötü bitmişti. Aynı anda ağlamaya başladık.
"Ağlama ya." dedi.
"Sen de ağlıyorsun." ağlamam ve gülmem birbirine karıştı.
"Ağlamayı bırakalım da sarılıp uyuyalım."
"Sen bana sarııp uyumak ister miydin ya ?"
"İsterim tabi."
Birbirimizin gözyaşlarını silip gülümsedik. Onun elini tutup öptüm. Birlikte sarılıp uyumaya çalıştık. Tam uyuyordum ki,camdan sesler gelmeye başladı. Arkamı dönüp baktım. Balık da aynı anda baktı. Yağmur başlamıştı gece gece.
"Biriktirdiğim gözyaşlarım bunlar." dedim. Ciddi bir ifadeyle ona baktım. Sanki gözlerimle nefret kustum o an.
O da bana hüzünle baktı.
"Gel bu gece omzumda ağla."
"Bunu yapmayacağım balık."
"Bal gibi de yaparsın."
"Sen gibi..."
Doğrulup kollarıyla beni sardı. Omzuna yasladı
"Ağla."
"Ağlayamam."
"Neden?"
"Üzülürsün."
"Sadece bu gecelik beni düşünmeden için rahatlasın istiyorum."
"Boşver balık,varsın içime aksın gözyaşları."
"Seni ağlama diye kısıtladığım için özür dilerim."
"Önemli değil."
Bu soğuk konuşmayı bozan o oldu.
"Gel benimle." elimi tutup yattığımız yerden ayağa kalktık. O elimi hiç bırakmadan balkona doğrü yürüdük.
"Islanırız." dedim.
"Islanmak için çıkıyoruz zaten."
"Delirdin mi ?"
"Delirdim ha,delirdim."
"Birlikte delirelim,lütfen."
Elimi hâlâ bırakmamıştı ve balkona çıktık.
"Burda ağlasan da görmem."
"Tamam."
Ellerini gökyüzüne doğru açıp gözlerini kapattı. Ben de bir süre
ona baktım. Açtığı kollarının arasına girip ona sarıldım. Gözlerini açıp beni farkedince ıslak saçlarımı okşayıp öptü. Ben de onun ıslak kirpiklerine dokundum.
"Güzel gözlerin var."
"Senin de öyle."
Yağmurun altında sarılıp ıslandık. Uzun süre sarıldık. Havanın soğukluğunu ve yağmuru umursamadan sarıldık.
"Hasta olma sen,gir içeri hadi." dedi.
"Sen ?"
"Biraz duracağım."
"Sen olmadan girmem içeri."
"Hasta olacak kadar durmam merak etme."
"Hadi hadi." bileğini tutup çekiştirdim. Birlikte içeri girdik. Islandığımız için kuru şeyler giyip kurulandık. Neden bunu yaptık anlamadım ama onunla yağmurun altında,ne bileyim güzeldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL'IK-2
De TodoBAL'IK kitabının 2. kitabıdır. Ayağa kalktık. Uzun zamandır söylemek istediğim şeyi söylemek için bu günü bekliyordum. Söyleyecektim artık. "Balık."dedim. "Efendim ?" "Galiba sana aşık oluyorum." Şaşırdı. Sonra yine gülümsedi,gamzesi ortaya çıktı...