Portakal Çiçeği 💜💜#29

2.9K 284 530
                                    

Serin bir sonbahar sabahı güneş yakmasada yüzünü göstermeye başlamıştı. Sarı, duman rengi ve mavi birbirini kucaklıyordu.

Johan, Malmö'deki oturma odasının büyük gri koltuğuna bağdaş kurarak oturmuş gözlerini yerden tavana kadar uzanan pencerenin ötesindeki solgun yeşil çimlere dikmişti. Saçakları döven yağmurun sesine şöminede yanan odunun çıtırtıları karıştığında Johan gözlerini sıkıca kapattı. Allah biliyor ya Selen'i aklından saniye bile çıkaramıyordu. Çıkması içinde çaba harcamıyordu.

Gözleri kapalı olduğunda güzel yüzü daha net beliriyordu göz kapaklarının ardındaki karanlıkta. Bozuk bir plağın plak çalarda sürekli aynı sesi çıkarması gibi çocuğun zihni hep aynı sahneyi tekrarlıyordu.
Var gücüyle anılarla baş edebilmeyi istiyordu.

Selen'i öpüyordu... kokusu portakal çiçeğini anımsatan kokusu tüm evreni ele geçiriyordu.

"Johan?"
Gözlerini araladığında Lisa'nın tiz sesini duydu.

Johan olduğu yerde biraz dikleşip kıza baktı. Buğday sarısı saçları, uzun boyu, süt beyazı teni, kahverengi gözleri vardı ve ince tişörtünün açık yakasından göğüsleri taşacak gibi duruyordu. Salaş, uzun ceketinin altına giydiği kısa şortu düz bacaklarını sergiliyor, şortun kalın kumaşının bittiği noktada başlayan dantel detaylar dikkatleri kızın bacaklarında topluyordu.

Johan buğulu gözlerini kızdan çekerek " Gelsene" dedi.

Kız damarlarından geçen kanın iç gıdıklayıcı hissine aldırmadan çocuğun yanına oturdu..
"Kurabiyeleri senin gelişini öğrendiğim için yaptım" koltuğa biraz daha yerleşip elindeki tabağı Johan'a uzattı "Bunları sevdiğini biliyorum" diye fısıldadı.

"Teşekkür ederim Lisa, harika görünüyorlar."

Lisa umutla parlayan kahverengi gözlerini pencere camına vuran yağmur damlalarına kaydırdı.
"Nasıl geçti Türkiye tatili?" diyerek tıkır tıkır sesler çıkaran damlaların soğuk camdan aşağı doğru süzülüşünü izledi.

Johan'ın ilk hissettiği duygu aşktı.
"İstanbul, tarihi eser evler, gecekondular, deniz ve köy çok güzellerdi" parmakları saçlarının arasında gezinirken "Ama bunlardan daha da güzeli...," dedi.

Kurabiyelerin olduğu tabağa ikisi birden elini daldırdığında kızın soğuk tenini Johan parmaklarında buldu. Çocuk geri çekilince kız kendini bir pislikmiş gibi hissetti.
Bilinçli yaptığı bu hareket Lisa'nın suçluluk duymasına sebep oldu.

Suçluluğun acı ve kekremsi tadı dilinde dolaştı. Kibirli bir tebessüm takınmaya çalıştı.
"Evet, onlardan daha güzeli?"

"Önemli degil" dedi Johan en sonunda.
"Masal gibiydi her şey"

"Demek o kadar bağlandın."

Johan omuz silkti.
"Tekrar gitmeyi planlıyorum"

"Yaa! Neden ki?"

"Yarım kalan şeyler için."
Yüzüne yayılan tebessüm hiçte öyle basit bir gitme isteği gibi görünmüyordu.

Johan, kıza doğru döndüğünde yeşil gözlerindeki hüzün Lisa'yı rahatsız etmişti. Johan her zaman iyimser ve iyi yürekli bir insan olmuştu. Bu hüznü geçecekti mutlaka ama onu oraya bağlayan şey kızın beynini kemirmeye başlamıştı.

"Sen ne yaptın Lisa, burada mıydın tatilde?"

Lisa gülümsedi.
"Hiç sormaman gereken bir soru. Ne demeliyim Johan? Bir kreşte staja başladım. Bugün tatil günüm ve seninleyim."

"Yaaa! Demek çocuklarlasın,  öğretmenlik yapıyorsun. Çok sevindim."

"Evet öyle, biliyorsun çocukları seviyorum." Lisa Johandan yaşça büyük olmasına rağmen ona olan aşkına engel olamıyordu. Ve bu çocuğunda kendisini sevmesi için her şeyi yapmaya razıydı.

CEVİZ AĞACI  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin