Sana Küsüyorum 💜💜#31

2.9K 278 464
                                    

Selen çayından bir yudum daha aldı. Hafif ılık esinti sonbaharın habercisi olmalıydı.
Gelen mesajı birçok kez okudu. Ama sadece okudu. Cevap yazmak için harcadığı yoğun çaba hüsranla son buldu. Her defasında yazdı, bekledi...
Elindeki küçük telefonun kare ekranında yanan yeşil ışık söndü ve mesajı sildi. Tekrar, tekrar, tekrar..............
Bu sönen ışıkla birlikte umutlarda karanlığa gömüldü.

Johan'ın ondan gelecek haberi bekliyor olduğunu bile bile yazamadı. Yazmak istediği tek şeyin seninle dünyanın en mutlu kadını olurum. Tabi ki evlenirim olduğunu bilmesine rağmen susmak ne kadarda ağırdı..

Gözlerini pencerenin dışındaki yeşillikten çekmek istese de duyguları buna müsaade etmedi. Gözleri dalıp gitti. Sonrasında kafasını çevirip ciğerlerini hava ile doldurdu. Oturduğu sandalyeden hızlıca kalktı. Annesine bu konuyu açmalıydı. Johan'la evlenmek istediğini mutlaka söylemeliydi. Bu hasrete demir atan yalnızlığına, sinsice yüreğini kemiren acıya son vermeliydi.
Mutluluğu, aşkı, hasreti, sevgiyi hepsini harmanlayıp kalbine nazikçe sunan bu adama nasıl bizim evliliğimiz senin bir kelimene bağlı diyebilirdi?
İstediğin için değil benimle evlenmen için Müslüman olman gerek diye nasıl söylenirdi?

Aldığı her nefes yüreğinde bir yerlere taş olup oturuyordu. Kalbi sertleşiyor nefes almak bu durumda daha ızdırab oluyordu. Hayır bunu söyleyemezdi.
Ne demeliydi şimdi?

Selen odasına girdi. İsteksizlik elini kolunu bağlasada evden çıkması gerektiğini biliyordu. Nereye gideceğini, ne yapacağını, kiminle konuşacağını bilmeden sadece uzaklaşmaktı isteği.
Hangi kız, sevdiği hatta sevgi sözcüğünün bile basit kaldığı hislere sahip olduğu bir erkekten aldığı teklifle bu denli sarsılırdı?
Her gün bir önceki günden daha merhametsiz gelmeye başlamıştı.

Zeynep Hanım açık olan kapının önünde durmuş kızını sessizce izlerken, Selen dolabının önünde kıyafetlerine boş gözlerle bakıyordu. Kapağın arkasında kaybolduktan sonra eline geçen iki parça kıyafeti yatağın üstüne fırlattığı sırada annesiyle göz göze geldi. Selen eğildi ve yatak yerine yere düşen tişörtünü eline aldı.

Kızı hiçbir şey anlatmasa da Zeynep Hanım onun acı çektiğini anlamıştı. Kadının çakır yeşil gözleri dolu doluydu. Selen eğildiği yerden kalkarken; "Biraz dışarı çıkacağım, nereye gideceğimi bilmiyorum anne," dedi.

Zeynep Hanım hiçbir şey demedi. Belli belirsiz bir baş sallayışla yetindi. Normal şartlarda nereye gidiyorsun? Sakın geç kalma demesi gerekiyordu. Bu kez sadece sustu. Biliyordu ki Selen evde durdukça daha da solacaktı. Günden güne susuzluktan kuruyan renkli narin yapraklarını döken, en nadide çiçeğinin yüzünü tekrar güneşe dönmesi gerekiyordu. Bunun içinde zamana ihtiyacı vardı. Belki yalnız kalması onun için iyi olurdu.

Selen iki saat sonra Johan'la gittiği sinema salonun önündeydi. Filmin hâlâ gösterimde olduğunu gördüğünde gülümsedi. Gülümsemek denile bilinirse bu harekete.. Telefonundan gelen bildirim sesiyle kalbi deli çırpınışlarından birini yaşadı. Önüne çapraz şekilde astığı çantasını biraz kurcaladıktan sonra cüzdanın ardına saklanan telefonunu çıkardı. Mesaj Johan'dandı.

" Susma Aşkım.../ J"

Gözünde donan yaşlar dağın zirvesinde eriyen kar misali oluk oluk aktı. Zihni o kadar yorgundu ki artık düşünmeyi bile bırakmıştı. Annesi geldi gözlerinin önüne bunca zaman onu el bebek gül bebek büyüten bir dediğini iki etmeyen, her hüznünde kendinden önce göz yaşı döken, en zor zamanında göğsünde tüm dünyanın huzurunu barındıran annesi.

"Anneeeee!" dedi boğazında düğümlenen hıçkırıklarının musade ettiği kadarıyla, " Neden Allah'ım neden ben?" diye mırıldandı.

Makyajsız solgun yüzünü yıkamak istercesine akan yaşları avuç içiyle sildi, burnunu çekti. Alışveriş merkezinin arka tarafına, nehir manzarasına açılan kapıya yöneldi.

CEVİZ AĞACI  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin