YAŞIYORUM DİYEBİLMEK

158 4 3
                                    


Geçmişin öğrettikleriyle yaşar insan.

Bundan iki üç yıl öncesinde balık tutmaya gittiğimde balıkçı bir abiden öğrendiğim gerçek varmış da yeni, yeni hatırlar oldum. Olta ya takılan bir balığın denize salındık tan sonra yirmi saniye içinde unutup, tekrar aynı oltaya yakalandığını. Balık hafızalı olmak deyimi buradan geliyor herhalde. Düşündüm de yirmi saniye içinde tüm her şeyi unutabilmek için bir balık olmayı isterdim aslında. Doğa da ki her şeyin bir örneği, bir benzeri insan.

Bir bulut büyüklüğündeyim içimde milyonlarca yağmur damlasını, doluyu ve kar tanelerini taşıyorum da sözcükler onlara dönüşmüş bulutlar gibi yeryüzüne değil de şu an önümde duran kağıda kusuyorum sevgimi, nefretimi, acılarımı ve mutluluğumu. Hep bir acıdan hep bir nefretten bahsettim. Neden diye hiç sormaya bile gerek yok. Örnekler her zaman hayatın her saat diliminde karşımızda zaten. Mutluluğun hep bir sonu var onu keşfettim. Sonu olmayan izi geçmeyen tek şey acılar. Gerçekler çoğu zaman hep yalnızdır ya zaten o misal.

Dünyanın bir sığınak olduğunu bir gün her canlı gibi göçüp gideceğimi biliyorum. Ölümün bir nefes kadar yakın, sonsuzluğu düşünemeyecek kadar küçük bir bahçenin, solmaya yüz tutmuş bir dalıyım da tek bir yağmur damlasıyla hayat bulacakmış gibiyim, bekliyorum. Seçenekler hep aynı, gelen her şey gideni aratırcasına yüzüme gülüp geçiyor. İstemekle yetiniyorum. Zamanında konuştuklarımı şimdi susarak istiyorum. Bir şeyleri anlamaya başladığım zamanlardayım. Mutlu olmak istediğimde anı yaşamam gerektiğini, zaten hüznün beni bulacağını geçmeyeceğini ama ne olursa olsun iyi bir insan olarak büyüyeceğimi, beynimde olan her hücreye kazıdım.

Sonumun ne olacağı önemsiz, nasılsın diyen insanlara iyi veya kötüyüm demeyi değil, yaşıyorum demeyi öğrendim.

SERZENİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin