♠️BÖLÜM -12- ♠️

153 31 10
                                    

Oy yorum yapmayı unutmuyoruz. Sizleri en derinden seviyorum.
İyi okumalar :)

Elimi kapının kulbuna koymamla Rüzgâr'ın yanındaki makinelerden ses gelmeye başladı. Ne oluyordu? Ben daha olayı kavrayamamışken doktor odaya girdi. "Arsu çık!" Diyip Rüzgâr'ın yanına koştu. Ayaklarımın bağı kopmuştu o an. Sanki dünya durmuş dönmüyor, insanlar boş boş dolaşıyordu. "Lütfen dışarıya" diyip kolumdan çeken hemşireye itaat etti bacaklarım.

Yine benim yüzümden olmuştu herşey! Belki de acı veriyorum ben ona?
Ama seviyorum ben!
Alaz yanıma gelip sarmalamıştı gene beni. "O çok güçlü Arsu. Kötü birşey yok inan bana." Diye teselli vermeye çalışıyordu. Bir süre sonra doktor odadan çıktı. O esnada Alaz'ın kollarından nasıl çıkıp doktorun yanına gittiğini hatırlamıyorum bile. "Ne? Ne oldu ona? İyi mi o?" Doktor şaşkın şaşkın yüzüme bakarken.

"Ben cidden çok, çok şaşkınım. Böyle birşey olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi."

"Ne? İyi mi o!" Diye bağırdım

"Rüzgâr bey...."

O an dünya başıma yıkılmıştı da, ayaklarım varlığını unutturmuştu sanki beynime. "Hayır! Hayır hayır, o ölmedi de bana!" Ellerim yerde yumruk olmuş, dişlerimin arasından konuşuyordum. "Ölmedi..." Bunu diyen ses yabancıydı. Bu ses bana ait değildi. "Rüzgâr.." bırakmamıştı beni. Ruhum sesimi yutmuş gibi soluk ve bezgin çıkan sesimi kendim bile zor işittim. Ağzımı açamadım. Yumruk olan ellerimi gevşetemedim. Korkuyla yumduğum gözlerimi açamadım. Neden mi? Çünkü rüya olmasından ve doktorun 'o öldü' demesinden o kadar korkuyorum, ölesiye korku...

Gözlerim ne kadar kapalı olsa da başımın döndüğünü hissettim o an. Gözlerimi inat etmişcesine açmadan, kafamı iki yana sallarken bir zonklama hissettim. Daha gözlerimi açmaya fırsat bulamadan, kapalı olan gözlerimden içeriye giren ışık yerini karanlığa bıraktı.

Merhaba karanlık ..

Rüzgâr'dan..

Neredeyim ben? Bu karanlık yol neresi? Adımlarımı gördüğüm ışığa doğru hızlandırmak isterken, bir sarmaşık dolandı ayaklarıma. Ben ne kadar gitmeye çalışıyorsam, sarmaşık beni geri çekiyordu. "Rüzgâr beni bırakma!" Kulağımda yankılanan haykırışlarla yere çivilendim sanki. Rüzgâr kimdi? Bu tapılası ses kime aitti? Ve beni neden burada tutup, gitmeme izin vermiyordu? Tekrar gitmeye yeltendiğimde, bileğime dolanan eller irkilmeme neden oldu. "Bırakma beni." Yine o ses. Arkama dönmeye o kadar korkuyordum ki, karşıma kimin çıkacağını bilmediğim için.

Derin bir nefes alıp sesin sahibine döndüm. Bu... Bu kız, sanki ölmüşüm de cennete gitmişim hissi veriyordu. "Sende kimsin?" Kız aramızdaki mesafeyi sıfıra indirip iyice dibime girdi. "Ne demek sen kimsin? Arsu, ben Arsu yum Rüzgâr!" Şaka gibi. Bu kız... Bu kız çok tuhaf. Sanki yıllarım onunla geçmiş gibi hissediyorum. "Defol buradan." Karşımdaki kızı ne kırmaktan çekinmiştim ne de üzmekten. Ellerinin arasındaki kolumu çekmeye çalışırken "bırak beni dedim sana!" Karşımdaki kız gözlerime öyle bir bakıyordu ki; bir sürü his gizliydi bakışlarında. Ama kırgınlık ve nefret daha ağır basıyordu. Kimdi bu kız? Ben kimim en önemlisi? Kolumu hırsla kızın ellerinin arasından çekerek kızı umursamadan yoluma devam ettim.

Işık... İşte burada. O ışık tam önümdeydi. Arkama dönüp tekrardan kıza baktığımda, benim ayağıma bağlı olan sarmaşıklar kızın etrafını dolamaya başladı. Acı çığlıkları kulağımda yankılanırken, kız sarmaşınların arasında tamamen kayboldu. "Ah neyse." Bu kadar umursamaz birisimiydim? Gözlerim bir yıkıma şahit oldu ve ben bu yıkım karşısında sesimi çıkarmayacak kadar mı vicdan yoksunuydum?

AURA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin