Geçen bir kaç günde ancak kendine gelmişti. Yaptığı şey onu korkutmuştu. Ama Aromun sözleri Lamranın toparlamasını kolaylaştırmıştı. Ne demişti 'itiraz etmeye hakkın varmı sanıyorsun?'. Düşündükçe belkide hak ettiklerini düşünüyordu. Onu ve her şeyden habersizleri buraya getirmek, onları bir hayvan gibi, bir köle gibi görmek bir cezayı hak ediyordu. Belki de bir intikam gerekiyordu.
Durakladı bu fikiri başından atmalıydı. Çünkü farkındaydı önemli olan intikam değildi. Önemli olan eve dönmekti. Bu yüzden pes etmeden devam edecekti. Rozanın iğreti tepkisinden sonra onunla hiç karşılaşmamıştı. Ama artık zamanı gelmişti. Bir şekilde Roza ile irtibata geçmeliydi. Yapılacak olan belliydi.
Ve bir an önce icraata geçmeliydi. Bu sabah yemekhaneye inerken yolunu bilerek uzattı. Başka bir koridorda ki merdivenden indi. Burası Rozanın odasının olduğu taraftı. Bu saatlerde herkes iş için hazırlanmaya başlardı. Bir umut Rozayı görür diye bu tarafa kadar yürüyüp bu merdiveni kullandı.İstediği de oldu. Roza ardında bir adamla koridorun diğer ucundan merdivene doğru yürüyordu. Rozayı farkedince merdivenin başında durdu. Roza ise Lamradaki bu hareketi fark etmişti. Tek kaşını kaldırdı. Hoşnutluğunu belli ederce önünden geçti. Merdivenlerden inmeye başladı. Lamra, Roza daha fazla uzaklaşmadan atıldı.
-Roza teşekkür ederim
Roza kafasını çevirip baktı.
-abartmana gerek yok
dedi ve tekrar önüne döndü. Lamra merdivenden hızla inip Rozanın ve yanında duran adamın önüne geçti.
-benim için çok önemli ama sen bana yardım ettin bunu unutamam
Roza kafasını sağa sola çevirip gerildi.
-ben unuttum ama teşekkürünü kabul edecek vaktim yok. Anladın mı?
-bu sadece teşekkür değil bu minnet borcu. Kimse beni korumadı o zaman. Hatta daha önce de olmadı böyle bir şey yaptığın yardımı unutamam. Sana sadakatimi sunuyorum.
Roza onaylarcasına kafa sallıyordu. Ama daha çok dalga geçiyor gibi bir hali vardı. Zaten konuşunca rengini belli etmişti.
-onu da kabul edecek vaktim yok üzgünüm
Roza merdivenlerden inmeye devam etti. Lamra öylece ortada kalmıştı. İlk seferinde kabul edilmeyi beklemiyordu ama bu ukala kadın tarafından böylece bırakılmakta bekledikleri arasında değildi.' Zamanla olcak' dedi içinden.
Yemekhaneye geçti. O olaydan sonra insanlar Lamrayı dikkatle süzüyordu. Ama bu artık Lamranın umrunda değildi. Çünkü bu insanları önemsemiyordu artık. Burası gözünde kaçması gereken yerden başkası değildi. Arkadaşlarının yanına oturdu. Geçenlerde Nora sayesinde kavradığı şeyi iyiden iyiye farkediyordu. O olaydan sonra kimse neden oldu diye sormadı. Hatta çoğu sen iyi misin diye bile sormadı. Bazıları korkarak bakıyordu hatta. Yemeğini yiyip afiyet olsun diyerek masadan kalktı. Sarı tulumunu giymişti. Beyaz ayakkabıları ayağındaydı. Tepsisini boşaltıp madene indi. Madende önünden geçen taşlar artık daha fazla dikkatini çekiyordu. İçlerinden birini aldı. Yamuk yumuk şekli ile pek bir şeye benzemiyordu. Ama renkliydi. Kim bilir neydi? Zümrüt, yakut,elmas...
Bunları böyle ayırmayı anlamlandırıyordu artık. Dünyaya taşıyorlardı bu taşları. Bunlar değerli taşlardı. Okuduğu kitaplarda ki gibi çok kıymetli olmalıydı. İşini bitirir bitirmez madenden çıktı. Rozayı aramaya koyuldu. Onunla iletişime geçmeliydi. Bir şekilde onunla bağ kurmalıydı. Roza kimbilir neredeydi? Aramaya devam etti. Ama bulamadı. Son çare Rozanın odasının önüne gidip bekledi. Yemek saati geçiyordu. İmza atamayacaktı belki başı derde girecekti ama burada bekleyecekti. Zaten olan olmuştu. Sorunlu bir birey olarak kabul edilmişti bile. Artık bir şey olsun istiyordu. Ne kadar beklediğini bilmiyordu. Ama zaman geçmişti o ise uyuyakalmıştı. Uyandığında madene inme vakti çoktan gelmişti. Yemek sırasına girmeden imza atıp çıktı. Aç bir halde madene indi. Madenin loş ışığında aç bir halde çalışmaya başladı. Öylesine tiksiniyordu ki buradan dayanmakta zorlanıyordu. Çünkü artık herşeyin farkındaydı. Burası onun hapisanesiydi. Burası onun cehennemiydi. Madenden çıkar çıkmaz yemek yedi. Sonra yine Rozanın odasının önüne çömelip beklemeye başladı. Dün olanların aynısı olmuştu. Yine uyuyakalmıştı. Ya Roza odasına gelmemişti ya da geç gelip Lamranın varlığını umursamamıştı.
Lamra pes etmemekte kararlıydı. Diğer günlerde birbirinin aynısı gibi geçti. Arada odasına gidip kıyafetini değiştirmiş duş almıştı. Onun dışında madende olmadığı zamanlarda Rozanın kapısının önünde bekliyordu. Koridordan geçenlerin bakışını umursamadan orada bekledi. Orada uyudu. Bir haftadan fazladır aynı döngü devam ediyordu. Artık güçsüzleşmişti. Ayakta duracak mecali yoktu. Gidip kapının yanına çömeldi. Sırtını duvara yasladı. Dayanamıyordu gözleri iyice kapanmaya başladı. Sonunda fazla geçmeden uykuya daldı.
Bir elin onu dürtmesi ile uyandı. Gözlerini aralayıp baktığında. Roza çömelmiş tam karşısında duruyordu. Rozayı idrak edince toparlandı sırtını dikleştirdi.-Roza
-daha ne kadar burada bekleyeceksin?
-Ben seni bekliyordum Roza. Seninle konuşmam gerek.
-konuş bakalım buradayım.
-Roza ben teşekkür ederim. Sen bana yardım eden tek kişisin. İnsanlar artık benimle konuşmuyor bile oysa sen bana yardım ettin. Borcumu ödemem gerek senin için herşeyi yaparım.Roza derin nefes aldı. Sonra sordu
-Kasıra neden saldırdın?
Lamra yine taciz edildiğini söyleyecekti. Ama bu Alsam Mikele buluşacağını ya da madende hasta olduğunu söylemek gibi değildi. Çok daha tehlikeliydi.
-beni taciz etti. Sen olmasaydın kurtulamazdım. Aromun bana dedikleri...
Lamra duraklayınca Roza sordu.
-ne dedi?
-itiraz etmeye hakkım olmadığını.Roza kaşlarını çattı. Elini anlına götürüp ovaladı.
-Pekala sana bir şans veriyorum. Eğer başarırsan bundan sonra benimlesin. Borcunu ödemek için fırsatın olur ama yapamazsan tek başınasın anladın mı?
Lamra sevinçle kafasını salladı.
-adın Lamraydı değil mi? Dinle beni lamra sana bu şansı itiraz etmeye hakkın olduğu için veriyorum. Sana bu şansı onlara günlerini ödetmen için veriyorum. Şimdi yapmanı istediğim şey başladığın işi bitirmen Kasır başımıza bela olmamalı anladın mı?
Lamra duyduğu şeyle şok olmuştu. Nasıl yapardı? Kasırı nasıl öldürürdü...
Bölüm sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan da öte
Science FictionÖZGÜRLÜĞÜN hikayesi... Lamra her anlamda iyilik dolu,yardımsever, kendi halinde biraz da naif bir genç kızdır. Onun zamanında dünya mahvolmuş, radyasyonla her yeri sarılmış,yıkık dökük gökdelenlerle dolu bir yerdir. Tüm bu felaketten kurtulmak i...