Boğazına sarılan elden kurtulmaya çalışıyordu. Debeleniyor, çırpınıyordu. Arkasında ki kişi konuşunca kasır olduğunu anladı.
-nasıl buraya gelmeyi denedin? Sen nasıl bir aptalsın.
Asıl aptal olan sensin diye bağırdı boğuk boğuk. Boğazında ki el konuşmasına yetecek kadar gevşemişti. Yine de kurtulamayacağı kadar güçlüydü. Lamra hemen konuşup açıklamaya başladı.
-seni kurtarmaya geldim. Şu an yaşıyorsan benim sayemde. Bilerek yaptım her şeyi.
Kasır kadının boynunu bıraktı. Koluna sertçe yapıştı. Onu kendine çevirdi. Elleri ile kollarını iyice tutup sıkıyordu. Belli ki son olaydan sonra biraz çekiniyordu.
-ne saçmalıyorsun sen?
-ölüm emrin verildi diyorum. İpini çekmişler.
-nasıl yani? Sen nereden biliyorsun ki böyle bir şeyi.
-yolladığın silahlar eksikmiş.Kasırın kolları yavaşca yanına düştü. 'Ne?' dedi kısık bir sesle 'bu imkansız'
Mike bir çok bilgiye ulaşmıştı. Mike göre dışarıdan-harap olan dünyadan- toplanan silahlar buraya getiriliyordu. Ve bunların ilk kontrolünü sayımını ve dağıtımını kasır ve adamları yapıyordu. Son gelen miktar belliydi. Ama kasırın dağıtımlarında sorunlar vardı. Bu durumda kasır silahları çalmış gibi gözüküyordu. Ama mike kasırın bir kaç adamına ulaşmıştı. Onlar ise dağıtımı tam yaptıklarını söyleyince bu işin Kasıra atılan bir iftira olduğunu Lamra anladı. Belli ki dağıtım aşamasında biri silahların bir kısmını alıyordu. Ve üstüne üstlük suçta Kasıra kalacaktı. Bildiklerini olması gerektiği gibi anlattınca kasır yatağa çöküp kaldı.-nasıl bir saçmalık böyle olamaz. Ben hiç bir şey yapmadım. Sayıp dağıttık sadece. Hastaneye gideni hastaneye, güvenlik görevlilerine gideni güvenlik görevlilerine...
-inanmıyorsan araştır kasır. Ama bir şekilde bu işten sıyrılmayız.Kasır kaşlarını çattı.
-peki sen neden buradasın neden yardım ediyorsun?
-çünkü suçsuzsun ve ben ölmeni istemiyorum.
- roza ölmemi istiyorken senin istememen bir şeye yaramaz.Kasırın hemen Rozayı söylemesi tuhaftı. Lamra öyle bir şey anlamamıştı. Sadece suçlu gözüktüğünü ve öldürüleceğini anlatmıştı. Zamanla anlarım deyip olaya döndü.
-saçmalama bu işin içinden kurtulmak zorundasın. Önce silahları bulmalıyız. Hepsini toplayıp geri vermelisin sonrasına bakarız.
-nasıl bulayım kim bilir neredeler?
-bak sen hepsini tam sayıp yollamıyor musun?
-evet
-o zaman ne oluyorsa yolda oluyor. Kimse senin durumdan haberdar olduğunu bilmiyor kasır. Bir sevkiyat daha yap. Yem olacak ama bakalım yolda ne olacak.
-öyle kolay değil sevkiyat yapmak. Şuan yapamam.
-başka şansın varmı?Kasır elini çenesine götürüp ovaladı. Düşünüyordu ama Lamra gerçekten haklıydı. Başka şansı yoktu. Az önce araştırması için yolladığı adamlar lamranın dediklerini doğrulamaştı.
-tamam yapacağım.
-hadi hazırlan çıkalım.
-hastanedeyim sen bunun farkında mısın? Çıkarsam ölürüm.
-kalırsan da ölürsün kasır. Seçimini yap.Kasır kafasını salladı. Toparlanmaya başladı. Onlar hastaneden çıkmadan sevkiyat hazırlanmıştı bile. Zamansız olması sorun çıkaracaktı ama başka şansı yoktu. Sevkiyatın peşine en güvendiği adamları taktı. Sevkiyat mantığı basitti. Bu iş için açılmış yollar vardı. O koridorlarda ray sistemi bulunuyordu. Küçük kapalı vagonlar bir kaç kişi tarafından taşınıp gitmesi gereken bölümün deposunda duruyordu. Boşaltıktan sonra geri dönülüyordu. Arka vagonların gizli kısımlarına birkaç adamı gizlenmişti. Sevkiyat normal ilerliyordu durması gereken yerlerde durup boşaltım yapılmıştı. Sıkıntı sevkiyat durakları bitince başlamıştı. Çünkü araç geri dönmememiş aksine güzergah değiştirip yola devam ediyordu. Bir süre sonra durdu. Bir kapı açıldı ufak bir depoydu burası. Her vagondan birkaç silah çıkarılıp bu depoya yerleştirdiler. Aslında boşaltılması gereken tüm vagonlar boşaltılmamıştı. Her vagonun içinde biraz bırakılıyor. Sonra da buraya boşaltılıyordu. Aracı kullanan hainler çıkıp boşaltmaya başlayınca arkada saklanan adamlar dışarı çıktı onları yakalayıp hemen Kasıra haber verdiler. Kasır kendi deposuna taşıttı. Yakalanan hainleri de oraya gönderdi. Kasırın odasında beraber duruyorlardı. Lamra haberi alınca rahatladı.
-şimdi kasır Rozayı ara ve uzun süredir bu işin peşinde olduğunu söyle. Önceden biliyormuş gibi davran. Kesinlikle sana söylediğimi bilmesin. Üzerini kapattığını sanar.
Kasır kaşı çattı. Sesi sertti.
-öyle yapacağım herhalde. Bana emir verip durma.
Lamra ise gözlerini devirmekten başka bir tepki vermedi. Kasır Rozayı arayıp çağırdı. Arama cihazları sadece belli kişilerde vardı. Ve sadece bina içinde aktifti. Telefonu kapattıktan sonra lamraya dönüp gitmesini söyleyecekti ki Lamrayı göremedi. Çünkü lamra arkasına geçmişti ve elindeki sert cismi hızla kasırın kafasına geçirmişti. Tam da kitapta okuduğu gibi doğru yere doğru sertlikte vurmuştu. Kasır yere yığılıp kalmıştı.
Bölük sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan da öte
Ciencia FicciónÖZGÜRLÜĞÜN hikayesi... Lamra her anlamda iyilik dolu,yardımsever, kendi halinde biraz da naif bir genç kızdır. Onun zamanında dünya mahvolmuş, radyasyonla her yeri sarılmış,yıkık dökük gökdelenlerle dolu bir yerdir. Tüm bu felaketten kurtulmak i...